HAKSÖZ HABER

Çeşitli nedenlerden dolayı Türkiye’ye iltica eden sığınmacı veya mültecilere yönelik karalama kampanyası tam gaz sürerken Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşanan kavgada 17 yaşındaki bir gencin bıçaklanarak hayatını kaybetmesiyle gerginlik tırmanışa geçmiş durumda.

Hayatını kaybeden Türkiye vatandaşının Suriyeli bir genç tarafından öldürülmesini bahane eden bir grup, Önder Mahallesinde yaşayan Suriyeli sığınmacılara ait ev ve işyerlerine saldırılarda bulundu.

Sosyal medyada Suriyelilerin kaldığı mahallelere baskın görüntüleri sık sık yayımlanırken günlerdir halkı mülteciler aleyhinde kışkırtan ırkçı siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve ekran silahşörlerin kışkırtmaları hız kesmiyor.

Mültecilere yönelik karalama yapan Fatih Altaylı, Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve İlay Aksoy gibi ırkçıların ektiği kin tohumları maalesef acı meyveleri vermeye başladı. Altındağ’da Suriyelilerin yaşadığı yerlere yapılan saldırılar bunun en net kanıtı.

Neden dün yaşanan bıçaklama hadisesi sadece adli bir vakıa olarak görülmüyor? Katil hangi ırktan olursa olsun katil olmuyor mu? Bir kişinin işlediği suçtan dolayı bir toplumu toptan suçlu ilan etmek doğru mu?

Ancak, mülteci düşmanı güruhun bu sorulara mantıklı bir cevap verme gibi bir dertleri yok. Ölen Türk genci dert ettikleri için de bu yaygarayı koparmıyorlar. Tek dertleri düşman veya öteki olarak gördükleri herkesi “milli sınırlar”ın dışına çıkarmak. Bunun için her türlü pisliği yapmaya hazırlar.

Gerçek şu ki genel tabloda mağdur edilen Suriyeli göçmenler. Emekleri sömürülen, her fırsatta rencide edilen, dövülen, öldürülen hatta tecavüze uğrayan. Fakat bunlarla ilgili birilerinin ayağa kalktığını görmedik. Olmadık fotoğraf ve videoları Suriyeliler diye pazarlayıp fitne çıkaranlar, suçlu “yerli” olunca tamamen kör sağırlar. Bunun tam olarak adı ırkçılıktır. 

Rabbimiz kendi ihtiyacınız olsa dahi muhaciri önceleyin, onlara yardım edin buyuruyor. Hal bu iken sürekli “evde yangın varken komşuya yardım edilmez” kıvamında sözlerle kardeşliğe savaş açanlar çekilen her bir acının müsebbidirler. 

Bu vesileyle yetkili mercileri, sivil toplum kuruluşlarını, kanaat önderlerini ve özelikle diyanet personelini toplumu bilinçlendirme ve kardeşlik iklimini kaim kılma konusunda daha şevkle çalışmaya davet ediyor, kolluk kuvvetlerinden de linçe varan münferit olayları ivedilikle bastırmasını bekliyoruz.