Irkçı Yüzünü Teşhir Ettiği İçin Özgür-Der’e Düşman Olmakta Haklısın, Sinan Oğan!
Hiç kuşkusuz Sinan Oğan ismi artık Türkiye’nin tescilli markaları arasında sayılmayı hak ediyor. Nasıl ki göçmen kuşağında yer alan her ülkede yabancı düşmanlığının, ırkçılık ve göçmen karşıtlığının sembol isimleri varsa Türkiye’de de Sinan Oğan bu alanda marka olma yolunda!
Her cümlesinde Suriyeli muhacirlere nefret saçan bu zat-ı gayr-ı muhterem kendisine hatırı sayılır miktarda ırkçı ve bağnaz bir taban da bulmuş halde. Sosyal medyada insanlık adına utanç duyulması gereken kışkırtma ve iftira cümlelerinin her biri çok sayıda fanatik takipçisi tarafından paylaşılmakta, normal bir hukuk devletinde açık ayrımcılık ve nefret suçu sayılması gereken ifadelerinin altında taraftarlarının yorum adı altında sarfettikleri galiz küfürler sergilenmekte. Doğrusu bu da garip sayılmamalı çünkü küfür ve hakaretin ırkçı ideolojinin mütemmim cüzü olduğu gayet iyi bilinmekte. Yeryüzündeki tüm ırkçılar gibi Oğan’ın takipçileri de bilhassa açık kimliklerini gizleme fırsatı bulduklarında nefret ve küfürde sınır tanımıyorlar.
Katliam ile Duvar Arasında Sıkışmak
Burada Sinan Oğan ve ekibinin dünden beri fazla mesai yapmalarına neden olan olayların mahiyetine kısaca değinelim. İdlib ve çevresinde aylardır bomba sağanağı altında hayata tutunmaya çalışan halk Cilvegözü sınır kapısına doğru yürüyerek Türkiye’nin kendilerini korumakta aciz kalmasını protesto edip, sınırın açılmasını talep ettiler. Hiç kuşkusuz canı yanan, çoluk çocuklarının ceset parçalarını her gün enkaz altından toplamak zorunda kalan insanların kendilerine sahip çıkılmadığından yakınmaları anlaşılabilir bir durumdur. Sonuçta bu insanlar otel rezervasyonun iptal edilmesini ya da elektrik kesintisini protesto etmiyorlar; katliam ve açlık ile duvar arasında sıkışmışlıklarına isyan ediyorlar.
Binlerce insanın katıldığı bu eylemlerde maalesef birtakım taşkınlıklar da meydana geldi. Türkiye sınır kapısında görev yapan askeri, polisi taşlayanlar yanında Tayyip Erdoğan’ın posterini yakanlar da oldu. Sonuçta haksızlık olarak görsek ve ne kadar rahatsız edici de bulsak korkunç şartlarda yaşayan insanların marazi eylemleri olarak bu yaşananların nasıl bir ruh halinin neticesi olduğunu tahmin etmekte pek zorlanmıyoruz. Üstelik de bu tür eylemlere her zaman Muhaberat’ın elinin dahil olma ihtimalini de hesaba katmak şarttır.
Sinan Oğan ve Taraftarları Erdoğan’ı Ne de Çok Severlermiş!
Ne var ki, acaba bu insanları hangi şartlar bu tür tepkilere sevk etmiş olabilir diye düşünmek ve katliam sağanağı altında yaşanan hadiseler karşısında bu çaresiz insanlarla empati kurmak yerine ırkçılık ve yabancı düşmanlığını iş edinmiş çevreler bu hadiseleri anında Suriyeli nefretini büyütmenin aracı haline getirdiler.
Sinan Oğan ise her zamanki gibi yine başroldeydi. Tayyip Erdoğan’dan nefret ettiği iyi bilinen Sinan Oğan’ın Erdoğan’ın posterinin yakılmasına ne çok üzüldüğünü tahmin etmek zor değildi! Aynı şekilde daha dün Tayyip Erdoğan’ı teröristleri desteklemekle, teröristlere arka çıkmakla suçlayan bu şahsın bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin başındaki kişi olarak Erdoğan’a yapılan hakaret karşısında ne kadar büyük bir infiale kapıldığını da rahatlıkla kestirebilirdik!
Irkçı Kafanın Mantık Sefaleti
Anlaşılan son süreçte Özgür-Der Sinan Oğan’ın çok canını sıkmış olmalı ki, bu protestolar üzerinden Özgür-Der’e karşı iftiralarını sıralamakta gecikmedi. Bir yandan “Özgür-Der engel olmasaydı, Türkiye’deki muhacirler ülkelerine gönderilir ve orada savaşırlar, dolayısıyla çocuklar ölmezdi” şeklinde son derece absürt cümleler kurarken, bir başka tweetinde ise Özgür-Der’in Türkiye’den para toplayıp ‘selefi cihatçı teröristler’e yolladığı iddiasını dillendirmekten çekinmedi. Irkçılığın insan zihnini nasıl dumura uğrattığının açık bir göstergesi olarak ileri sürdüğü bu 2 tezin birbiriyle taban tabana çeliştiğini ise elbette idrak edecek hali yoktu!
Zaten bu şahıs içine düştüğü bu mantık sefaletini her fırsatta tekrarlamakta. Mesela Özgür-Der ırkçı yüzünü teşhir edince “biz kadınlar, çocuklar gitsin demiyoruz, eli silah tutanlar gönderilsin diyoruz” diye güya vicdanlı siyasetçi rollerine soyunurken, bir yandan da “ülkemizin kaynakları kısıtlı, bu kadar göçmene bakamayız” tezini tekrarlayabilecek kadar şaşkınlık içinde. Bu ülkede en zor, en ağır işlerde çalıştırılmalarına rağmen Suriyelileri istemeyen, onları göndermeye çalışan senin gibiler mi muhtaç durumdaki Suriyelilerin bakımını üstlenecekler? Bu ne kadar büyük bir saptırma!
Her cümlesinde insanlık düşmanı ırkçı, şoven kirliliğin mebzul miktarda izleri bulunan Sinan Oğan boşuna kendisini gizlemeye, ırkçı yüzünü “kadınlara çocuklara bir şey demiyoruz” maskesiyle kapatmaya kalkışmasın! Maskesi düşmüştür ve en az Wilders kadar, Le Pen kadar bir ırkçı olduğu ortaya çıkmıştır. Irkçılık ise bir insanlık suçudur ve er geç cezasını bulur!
YAZIYA YORUM KAT