1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Irkçı Ümit Özdağ gerçekten de “Sessiz İstila” görmek istiyorsa işin bu kısmına eğilsin!
Irkçı Ümit Özdağ gerçekten de “Sessiz İstila” görmek istiyorsa işin bu kısmına eğilsin!

Irkçı Ümit Özdağ gerçekten de “Sessiz İstila” görmek istiyorsa işin bu kısmına eğilsin!

Ali Karahasanoğlu, Suriyeli muhacirlerin Türkiye’deki varlığını “sessiz istila” olarak tanımlayan ırkçı Ümit Özdağ’a asıl “sessiz istila”nın ne olduğunu anlatmış!

18 Mayıs 2022 Çarşamba 10:12A+A-

Ali Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’te yayımlanan yazısı (17 Mayıs 2022) şöyle:


SESSİZ İSTİLA: AHMET’LER, MEHMET’LER; SOLOMON, LEON.. AYŞE’LER NASIL LORA OLDU?

Ümit Özdağ canı yanmış bir milliyetçi edası ile bağırıyor, çağırıyor..

 Meral Akşener ülkesinin geleceğini düşünen bir Asena edası ile, “2053 yılında, Türkiye’de 35 milyon Suriyeli olacak” uyarısı(!) yapıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu Suriyelilerden şikayetini “İktidara gelince yollayacağız” diyerek ifade ediyor..

Ama bakıyorum misafir ettiğimiz Suriyelilere..

Ahmet, Mehmet, Mustafa dolu..

Ayşe, Fatma, Sümeyye dolu..

Çanakkale Şehitliği’ne bakıyorum..

M. Dibban oğlu Kasım..

Y. Murat oğlu Mehmet..

Mehmet oğlu Mehmet..

Ali Paşa oğlu Mehmet..

M. Beşir oğlu Mehmet.. 

Hepsi İdlib’den gelmiş, Çanakkale için şehit olmuş din kardeşlerimiz..

Sonra..

Ümit Özdağ’ın “Sessiz istila altındayız.. Ülke elden gidiyor.. Böyle giderse, hiç farkında bile olmadan, bir gün gelecek, kendi ülkemizde misafir olacağız” diyerek Çanakkale için şehit olan din kardeşlerimizin torunlarına karşı uyanık olmamızı istediği bir atmosferde..

“Türkiye Türklerindir” logosu ile yayın yapan Hürriyet gazetesine yıllarca patronluk yapan Erol Simavi’nin eşi Belma Simavi’nin vefat haberi geliyor..

 Taziye ilanlarına bakıyorum..

“Donanma Cemiyeti Kurucusu Merhum Yağcı Şefik Bey” ile başlıyor taziye ilanı..

“Merhume Zekiye Hanım, merhum Sami Yagcıgil” diye devam edip, Belma Hanım’ın, bu isimlerin torunu olduğu belirtiliyor.

Baba adı Muhittin, anne adı Mediha..

Kimlerin gelini?

Sedat ile Melek’in..

Ailedeki isimler Mehmet ile, Şehime ile, Ahmet Şefik, Mürvet ve İbrahim ile devam ediyor.

Ali, Rezzan, Kadir.. Esra, Serra der iken..

“Bir şeyler” oluyor..

Vanda’lar geliyor..

Sonra sonra..

Takami..

Stephanie.. Ben Baron..

Sonra sonra..

İp hepten kopuyor:

Leon, Eliah, Lora, Eyla, Solomon Vincent Baron!

Merak etmişsinizdir, kim bu “Leon, Eliah, Lora, Eyla, Solomon Vincent Baron!”

En başta Şefik Bey diye başlayıp, Zekiye Hanım ve Sami diye devam ettik ya..

Onların son kuşağı..

Belma Simavi’nin de torunları..

Ne diyordu Ümit Özdağ?

“Sessiz istila..”

Suriye’den gelen din kardeşimiz Ahmet’in, aynı inançtan Fatma bacımızın.. 

Türkiye’de ne etkinliği olabilir ki?

Sözü ne derece geçer ki?

Ama Belma Simavi’nin torunları..

Türkiye’yi yöneten, Boğaz’ın çevresinde konumlanmış yalı sahipleri arasında yerlerini aldılar bile..

“Sessiz istila” öyle mi?

“Sessiz istila” Esed’in kimyasal silahlarından can tehlikesi sebebi ile kaçan, Çanakkale şehidi İdlib sakinlerinin torunları ile olmaz..

Olsa olsa.. Yalılara gelen örfü başka, inancı başka, ismi başka damatlar, gelinler aracılığı ile olabilir..

Suriye’deki Esed zulmünden kaçıp, Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, haydi bir anlığına milliyetçilik de yapalım..

Türkiye’ye ne zarar verebilirler?

Kaç tanesi neyin sahibi, nerede sözü geçer ki..

Türkiye için bu ülkede yaşayan insanlar için tehdit oluştursunlar..

Ama bakın Stephanie’lere..

Bakın Takami’lere..

Bakın Leon’lara.. 

Bakın onların ailelerine..

Hürriyet gazetesine sahiplik yaparak, bu ülkenin siyasetini dizayn ediyorlardı..

Beğenmedikleri siyasetçileri alaşağı ettiriyorlar, başbakanları atamaya kalkıyorlardı..

Bir dönüşümden, bir değişimden, bir kopuştan korkuyorsanız..

Köklerinizden uzaklaşmaktan çekiniyorsanız..

Kendinize yabancılaşma tehlikesine dikkat çekmek istiyorsanız..

Size el uzatan, muhtaç durumdaki Aylan bebeklerden korkmayın..

Evinize sahiplik yapmak üzere gelenlerden..

Ülkenizi yönetmeye kalkışanlardan..

“Biz gazetecilik yapıyoruz” diyerek, ülke siyasetine hükmetmeye kalkışanlardan korkun..

3,5 milyon Suriyeli için, Esed’in zulüm ihtimali kalktığında, “Lütfen ülkenize döner misiniz” der, gerekirse garantörlüğü de üstlenerek misafirlerin sayısını makul sayılara indirir, kontrolü elinizde tuttuğunuzu gösterirsiniz..

Ama..

Medyanızı ele geçiren..

Siyasetinizi ele geçirmeye çalışan..

Sizi, kendi kardeşlerinizle düşmanlığa tahrik eden..

Ülkeniz için can verenleri, topraklarınızı istila etmek isteyenler gibi gösteren.

Sizi, insanlığınızdan utanacağınız tepkiler vermeye iten..

Ama bunun tam karşısında..

Size zarar verebilecekleri ise gizleyen..

Sizin düşmanlarınızı sizin dostunuz gibi göstermeye kalkan..

Ülkenizi işgal edenlerin sizi kalkındırmak istediklerini iddia edecek kadar gerçekleri tahrif eden riyakarlar, ülkenin kilit noktalarını ele geçirmişler ise..

Onlara ne yapabilirsiniz?

Buyrun söyleyin..

Bu ülkenin vatandaşı olan insanların başındaki örtüye düşmanlık yapanlar, Suriyeli göçmenler miydi?

Bu ülkenin insanlarını “laik-gerici” ayrıştırması yaparak birbirlerine düşürenler, göçmenler miydi?

Ceplerinde TC kimlik kartı taşıyanlar, bu ihaneti bize yapanlar değil miydi?

Çağdaşlaşma, Batılılaşma adı altında..

İngilize, Almana, Fransıza kollarını açanlar..

Ki, bunların hepsi..

Bizlere efendilik yapma iddiası ile topraklarımızı işgal etme sabıkasını alınlarında taşırlar iken..

İngilize, Almana, Fransız tehlikesine dikkat çekmeyenler..

Onlardan damatlar alan, gelinler alan..

Bu ülkenin generallerinin bile..

Yabancılarla evlenmesi yasak iken..

Bu yasakları kaldırtan..

ABD’den damat almayı, İngiltere’den gelin almayı maharet gibi göstermeye kalkan...

Torunlarının isimlerini, kendi köklerinden kopartıp bambaşka kültürden isimlerle milleti belli olmayacak şekilde değiştirmeyi medeniyet zannedenler..

“Sessiz istila” arıyorlarsa..

Kendi beyinlerinde “sessiz istila”yı görebilirler..

 

  

HABERE YORUM KAT

6 Yorum