İran’daki Dönüşümün Resmileşmesi
“İran’ın uluslararası sisteme tekrar dönüşü” olarak nitelenen bu anlaşma aslında 11 Eylül’den bu yana fiilen işleyen ve giderek yükselen kimi örtük kimi açık işbirliğinin resmiyet kazanmasıdır.
KENAN ALPAY, İran ile P5+1 ülkeleri arasında varılan nükleer anlaşmayı değerlendirdi:
İslam dünyası için değil ama P5+1 ve İran için çifte bayram sevinci yaşanıyor. Nükleer müzakerelerde İran’ı temsil eden Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in P5+1 heyetinin ortasında kahkahalar atarak poz verişi epeyce manidar sayılır. Her iki taraf da 14 Temmuz’da Viyana’da varılan anlaşmayı hem ‘tarihi’ hem de kendileri açısından ‘zafer’ olarak nitelemekteler. Ancak zaman içerisinde ortaya çıkacak gelişmeler kimin ne kadar kazanç ne kadar kayıp sahibi olduğunu gözler önüne serecek.
İran, nükleer programda kendisine dayatılan kısıtlamaları kabul ederek kendisine yönelik uluslararası ambargonun kademeli olarak kaldırılmasının yolunu açmış oldu. P5+1’e “ölümü gösterip sıtmaya razı etti” demek yanlış sayılmaz. İsrail tarafından en baştan itibaren yükseltilen tepkilere bakarak İran’a yakıştırılan mutlak zafer havası yanıltıcı olur. Başta Netanyahu olmak üzere İsrailli siyasetçiler anlaşmayı ‘çok vahim’ olarak nitelediler. Üstelik anlaşmanın onaylanmasını engellemek için tüm diplomatik çabaları göstereceklerini de beyan ettiler. Ama esas mevzu şu ki; İsrail’in değiştirebileceği (pek fazla) bir şey gözükmüyor.
Eski Düşmanlar-Yeni Dostlar
“İran’ın uluslararası sisteme tekrar dönüşü” olarak nitelenen bu anlaşma aslında 11 Eylül’den bu yana fiilen işleyen ve giderek yükselen kimi örtük kimi açık işbirliğinin resmiyet kazanmasıdır. İran’ın Afganistan, Irak ve Suriye’de fiilen hem de askeri, diplomatik ve lojistik başta olmak üzere AB ve ABD ile neredeyse ortak bir strateji yürüttüğünü nasıl olur da görmezden geliriz!? Hassaten 11 Eylül sonrasında İran’ın ‘devrim ihracı’ siyaseti Batı’nın işini zorlaştıran değil kolaylaştıran yönüyle tezahür etti. El Kaide ama daha fazlasıyla IŞİD tarzı silahlı-askeri örgütlenme mantığı kadar toplumsal tabanı güçlü İhvan-ı Müslimin gibi hareketlerin Batı siyasal aklında İran’a yönelik antipatiyi kırıp önce sempatiye sonra ittifaka dönüştürdü. (...)
HABERE YORUM KAT