İran’da ‘kemik kıran’ kampanya
İran seçimlerinin eli kulağında. Lakin seçimlere yaklaştıkça hararet de ona göre artıyor.
Tavan yaptı. Neredeyse adaylar ve adaylara destek veren güçlü isimler seçimlerden sonra soluğu topluca mahkemede alacaklar gibi. Seçimleri kim kazanırsa kazansın seçim sonuçlarından ziyade seçim kampanyası daha çok konuşulacak. İran’da hiçbir seçimde adaylar birbirlerini bu kadar hırpalamamış ve özel sırlarını ifşa etmemişlerdi. Araplar bu tür kampanyalar için ‘kesrü’l azm’ yani kemik kırmaca kampanyalar diyorlar. Hakikaten de öyle. Televizyondaki tartışma programları ses getirdiği oranda kriz de getirdi. Bu bağlamda, Nejad-Musavi ve Nejad-Kerrubi tartışmaları şimdiden mahkemelik oldu. Özellikle Nejad, Musavi ve arkasındaki ıslahçılar için telafisi ve hazmı zor suçlamalarda bulundu. Bu geniş bir yelpazede seyretti. Sözgelimi, Nejad 2003’te durdurulan nükleer programı yeniden kendisinin faaliyete soktuğunu söyledi. Bu doğru, lakin bu, seleflerinin başarısızlığından ziyade 2003’ün özel şartlarının mahsûlü. Yetkililer haklı olarak, 2003 yılında programın durdurulmasının ABD’nin Afganistan ve Irak’tan sonra İran’ın ensesinde olduğu için bir devlet kararı olduğunu ve dolayısıyla bu kararda bizzat Hamaney’in de katkısı ve dahli olduğunu olduğunu ima ediyorlardı. Nejad’ın demogoji ile üstün çıkmaya çalıştığını söylemeye çalışıyorlardı. Hatemi’nin adaylığını ilan ettiği günlerde ‘Bahreyn İran toprağıdır’ diyen Keyhan’ın Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, Hatemi’nin bir suikasta uğrayabileceğini yazmış veya böyle bir haberi yayınlamıştı. Bu herhalde ‘ayaklarını denk al’ uyarısından başka bir şey olmasa gerek. Zaten, Hatemi de bilahare adaylıktan çekildi. Nejad her tartışmada tansiyonu biraz daha yükseltti. Hatemi’nin diplomasında sahtecilik yapıldığını söyledi. Bununla kalmadı Musavi’ye ‘eşin doktorasını nasıl aldı?’ sorusuyla yüklendi ve iltimas isnadını gündeme taşıdı. Bunun üzerine Zehra Rahnavard, Nejad’ın aleni olarak özür dilememesi halinde mahkemeye başvuracağını açıkladı.
Nejad anlaşılan, Musavi’yi destekledikleri için ıslahçı liderlere diş biliyor. Hatemi ve Rafsancani bunlar arasındaydı. Hoş seçim kampanyalarından önce de birkaç defa onların dönemlerini kötülemişti. Rafsancani ailesini yolsuzluk suçlamalarının hedefine oturttu. Onunla da kalmadı Hamaney’in danışmanlarından ve muhafazakar kanadın eski cumhurbaşkanı adayı Natık Nuri ve çocuklarını da keza yolsuzlukla suçladı. Bardağın taştığını gören Rafsancani ailesi meselenin peşine düştü. İki koldan karşı atağa geçtiler. Haşimi Rafsancani’nin kardeşi Muhammed Rafsancani konunun mahkemeye intikal edeceğini duyurdu. Haşimi Rafsancani ise iki şeyi birden yaptı. Birincisi, İran Televizyon Kurumu’ndan cevap hakkı istedi. Bununla da kalmadı karşı atağa geçti. Bu bağlamda, Hamaney’e açık mektup yazdı ve kendisine isnat edilen suçlamaların haksız ve sıhhatten ari olduğunu savundu. Bununla da yetinmedi, Nejad’ı devrimden sonra devrilen Cumhurbaşkanı Beni Sadr’a benzetti. Batı ve Arap basını da meselenin üzerine düştü ve allayıp pullayıp karşılıklı suçlamaları haliyle İran’ın genel tablosu olarak yansıttılar. Nejad’ın Rafsancani ve ailesi hakkındaki sözleri: “Nejad, Rafsancani ve ailesini kırk haramilere benzetti” türünden verildi ve yansıtıldı.
Elbette rakipler arasında bu nahoş tablolar yaşanırken tarafları itidal ve sükûnete davet edenler de çoktu. Özellikle Hamaney isim vermeden ve dolaylı olarak rakip adaylardan dillerine sahip olmalarını ve nezih bir kampanya yürütmelerini istedi. Rakipleri itidale davet etti. Yine adaylardan ‘ağızlarını toplasınlar’ diyen çok sayıda kenarda duran din adamı vardı. Bunlardan birisi olan Ayetullah Mekarim Şirazi idi. İran’ın bölgesel düzeyde ve evrensel çapta hatırlı ve büyük bir ülke olduğunu ve bu düşük üslupla mevkiini sarsmamalarını ve imajını lekelememelerini istedi. Bu itidal ve sükûnete çağıran hatırlı kişilere rağmen bir kere ok yaydan çıkmış ve kılıçlar çekilmişti. Bu bağlamda, Nejad, Haşimi Rafsancani’nin kendisini hiç hazmedemediğini ve 2005 seçimlerinden sonra göreve gelir gelmez İran’a komşu Körfez ülkelerinden birisinin Arap liderine yazdığı mektupta kendisinin 6 aydan fazla iktidarda kalamayacağını ve çökeceğini öngördüğünü açıkladı (Wednesday, June 10, 2009, Rafsanjani reacts to allegations, Tehran Times Political Desk). Hamaney’e mektubunda bu iddiaları yalanlayan Rafsancani, Nejad’ın sorumsuzca ve aslı astarı olmayan iddiaları gündeme getirdiğini ileri sürdü. Kim haklı kim haksız bilmiyoruz ama İran tarihinde böyle bir kampanya daha görülmedi. Seçimi kim kazanırsa kazansın tarihe geçecek olan kampanyanın kendisi olacaktır. Suçlamaların bu kadar ayyuka çıkması da İran’da kutuplaşma ve keskinleşmenin daha da artacağının işareti olsa gerek. Tartışmanın keskinliği taraflar üzerinde hakem olması gereken otoritenin de aşındığını göstermektedir.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT