1. HABERLER

  2. HABER

  3. EKONOMİ

  4. İran Yaptırımlarının Petrol Piyasalarına Olası Etkileri
İran Yaptırımlarının Petrol Piyasalarına Olası Etkileri

İran Yaptırımlarının Petrol Piyasalarına Olası Etkileri

ABD'nin İran’a yönelik yaptırımlarının piyasa koşulları düşünüldüğünde petrol fiyatlarını uzun vadeli etkilemesi beklenmiyor.

03 Kasım 2018 Cumartesi 19:01A+A-

Ebru Şengül / Anadolu Ajansı

ABD'nin İran’a yönelik yaptırımlarının 5 Kasım’da devreye girecek ikinci ayağının, var olan piyasa koşulları düşünüldüğünde petrol fiyatlarını uzun vadeli etkilemesi beklenmiyor.

Tek taraflı olarak 8 Mayıs'ta İran'la nükleer anlaşmadan ayrıldığını açıklayan ABD’nin bu ülkeye yönelik ilk aşama yaptırımlarının 7 Ağustos'ta yürürlüğe girmesinin ardından, İran'ın petrol ticaretini hedef alan ikinci dalga yaptırımlar da pazartesi günü itibarıyla devreye girecek. Bu tarihten itibaren İran Ulusal Petrol Şirketi, İran Petrol Ticaret Şirketi ve Ulusal Tanker Şirketi'ne uluslararası kısıtlamalar getirilirken, ekonomisi büyük ölçüde petrole dayalı İran'ın petrol ve ürünlerinin ihracatına yaptırımlar uygulanacak. 

Petrol üreticisi ülkelerin İran yaptırımlarının piyasalardaki etkilerini en aza indirmek için üretim artışına gitmeleri ve bu üretim artışını sürdürmeye kararlı olduklarını vurgulamaları, küresel piyasalarda İran'a uygulanacak petrol ihracı ambargosunun oluşturacağı arz daralmasını dengeleyeceği öngörüsüne güç kazandırıyor. Bu da piyasaların mevcut koşullarda, küresel petrol fiyatlarında oluşacak kısa dönemli bir artışın ardından, yeniden dengeleneceği görüşünün kuvvetlenmesine neden oluyor. Tüm bu nedenlerle önümüzdeki dönemde fiyatların 75-85 dolar seviyelerindeki seyrine devam edeceği belirtiliyor.

BP 2017 Dünya Enerji İstatistik Görünümü Raporuna göre, 33,5 trilyon metreküple 2016'da dünyada kanıtlanmış en fazla doğal gaz rezervine sahip ülke olarak belirlenen İran'ın ikinci en önemli dış gelir kaynağı olan doğal gaz ihracatının ise söz konusu yaptırımlardan petrol kadar etkilenmeyeceği öngörülüyor. Ağustosta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de Türkiye'nin İran'dan yılda yaklaşık 9,5 milyar metreküp civarında doğal gaz tedarik ettiğini ve kontrat hükümlerine dayalı olarak Türkiye'nin arz güvenliği nedeniyle bu ticaretin süreceğini belirtmişti.

İkinci dalga yaptırımlar öncesi yaşananlar

ABD tarafından yapılan açıklamalarda, söz konusu yaptırımlarla İran’a güçlü bir baskı yapılmasının hedeflendiği kaydedilmişti. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, 31 Ekim’de yaptığı bir konuşmada, ABD’nin İran’a “en sert düzeyde” baskı yapmak istediğini fakat dost ve müttefiklerin bu yaptırımlar yüzünden zarar görmesini istemediklerini ifade etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Robert Palladino ise 30 Ekim’de İran rejimine karşı azami baskı kurmaya ve petrol satışlarını sıfıra indirmeye kararlı olduklarını belirtmişti. Buna karşılık İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD yönetiminin tek taraflı yaptırımları nedeniyle halkın birkaç ay daha zor ekonomik şartlarla karşı karşıya kalacağını ancak yaptırımların etkisinin geçici olacağını söylemişti.

İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri’ye göre, ABD’nin ikinci yaptırım paketinin devreye girmesi sonrasında ülkesinin günlük petrol ihracatı 1 milyon varile düşse bile artan fiyatlar sebebiyle petrol gelirlerinde geçen yıllara göre herhangi bir azalma yaşanmayacak.

Fakat petrol piyasasındaki beklentiler, ikinci dalga yaptırımların İran'ın petrol ihracatını sekteye uğratarak ülke ekonomisini zor duruma sokacak olmasıyla birlikte küresel petrol piyasalarına da etkileri olacağına odaklanıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) verilerine göre, İran günlük 3,8 milyon varil petrol üretiyor ve 2,3 milyon varil ihracat yapıyor.

Uluslararası piyasalardan bu miktardaki ihracatın çekilmesinin oluşturacağı arz dengesizlikleri, piyasa oyuncularında endişe oluştursa da diğer üretici ülkelerden yapılan açıklamalar ve bu ülkelerin artan üretimleri etkilerin kısa vadeli olup, mevcut piyasa koşullarında orta vadede dengenin korunacağı görüşünü yaygınlaştırıyor.

Küresel petrol arzında artış

Veriler petrol piyasasında arzın yükselmekte olduğunu teyit ediyor. Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) aylık petrol piyasası raporuna göre, OPEC'in ham petrol üretimi günlük 100 bin varil artışla 32 milyon 780 bin varile ulaşarak, son bir yıldaki en yüksek seviyeyi gördü. Eylülde OPEC içinde günlük bazda en fazla üretim artışı Suudi Arabistan'da yaşandı. Bu ülkede günlük petrol üretimi 100 bin varil artışla 10 milyon 520 bin varili buldu.

Suudi Arabistan'dan sonra en fazla günlük üretim artışı sağlayanlar sırasıyla Libya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Nijerya oldu. Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanı ve OPEC Dönem Başkanı Suheyl el-Mezrui'nin 2018 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla ham petrol üretimini artırmaya başladıklarını açıklaması da söz konusu verileri teyit etti. El-Mezrui, açıklamasının devamında 2018 yılı sonuna kadar günlük üretimin 3,5 milyon varile çıkacağı tahmininde bulundu.

Yaptırımların devreye girmesinden önce Libya ve Nijerya'nın da üretimlerini artırması, petrol fiyatlarının mevcut seviyelerde dengeleneceği görüşünü daha da kuvvetlendirdi. Bir başka petrol üreticisi Rusya'nın Enerji Bakanı Aleksandr Novak, Rusya’nın petrol üretiminin ekimde bir önceki yılın aynı ayına göre günlük 150 bin varil artırdığını duyurdu.

ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerine göre, ABD'nin ham petrol üretimi 2017'de günlük ortalama 9,4 milyon varil seviyesinde gerçekleşmişti. EIA, 2018'de ise bu rakamın günlük ortalama 10,7 milyon varile, 2019'da ise 11,8 milyon varile yükseleceğini öngörüyor.

ABD yaptırımlarda bazı ülkelere muafiyet sağlanması konusunda karar alır veya petrol ihracatının sıfıra indirilmesi konusunda daha yumuşak bir yaklaşım sergilerse, Suudi Arabistan ve birkaç OPEC ülkesi ile Rusya’nın ihracatını arttırmasıyla petrol fiyatlarının yılın dördüncü çeyreğinde ve 2019’da varil başına 75-85 dolar seviyesinde seyretmesi bekleniyor. Bunun istisnası olarak, mevcut koşulların değişmesi ile Libya ve Nijerya’nın ihracatında ciddi bir azalma gerçekleşmesi veya Irak’ın güneyinden yapılan ihracatta bir aksama olması koşullarında, petrol fiyatlarının 100 dolar ve üzerine çıkabileceği yönünde de uyarılar yapılıyor.

Facts Global Energy verilerine göre, İran'ın petrol ihracatı Nisan ayından bu yana düşüş trendine girdi. Şirkete göre, yaptırımların devreye girmesinin ardından İran’ın yaklaşık günlük 3 milyon varil olan günlük petrol ihracatının, 2 milyon varillik bir düşüş göstererek, 1 milyon varile gerilemesi öngörülüyor. Kasım ve Aralık aylarında ise İran'ın günlük petrol ihracatının 1,3 ile 1,4 milyon varil arasında seyretmesi ve 2019'un ortalarında da günlük 1 milyon varilin altına düşmesi bekleniyor.

Denge arayışları

Petrol fiyatlarındaki kısmi dengelenmenin bozulmasından endişe eden ve İran’dan petrol ithal eden bazı ülkeler de kendilerine imtiyazlar tanınması isteğini dile getiriyor. Zira, ABD tarafından geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamada, İran’a coğrafi olarak yakın bazı ülkelerin “İran’dan alımları bir anda sıfırlamayacağının” anlaşıldığı ve dost ve müttefik ülkelerin zarar görmesinin istenmediği ifade edilmişti.

Fransa, Almanya, Rusya, Çin, İngiltere ve AB üst düzey temsilcileri, eylülde yaptıkları açıklamada, İran ile doğal gaz dahil genel ticareti kolaylaştırmak için özel ödeme kanallarını da içeren yeni bir mekanizma kurulması konusunda anlaşma sağlandığını ve 4 Kasım'da hayata geçirilmesinin planlandığını açıklamıştı. Toplantı sonrası yayımlanan bildiride söz konusu mekanizmanın, İran ile meşru ticaret yapan ekonomik aktörlere güvence sağlayacağı ve tarafların bu çerçevede bölgesel ve uluslararası ortaklarla iş birliğini sürdüreceği duyurulmuştu.

Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye de İran ile mevcut petrol ticareti olan ülkeler arasında yer alıyor. Yaptırımların ardından, İran'ın petrol ihracatının büyük bir çoğunluğunun Çin'e yapılacağı ve İran'dan petrol alan ülkelerin kendilerine imtiyaz tanınmaması durumunda ticareti durdurmak zorunda kalacağı kaydediliyor.

Fakat, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye gibi ülkelerin ise söz konusu ticarete öncesine oranla kısmi miktarlarda da olsa devam edeceğine inanılıyor. İran ile coğrafi yakınlığından dolayı petrol ticareti bulunan Türkiye son dönemde, bu konudaki kaygılarını dile getirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun İran'a yaptırımlarda 8 ülkeye petrol ticaretinde geçici olarak muafiyet tanınacağını açıklamasının anımsatılmasına, "Şu anda bize gelen bilgiler Türkiye'nin muafiyet içerisinde olduğu şeklinde ama detayları henüz bize ulaşmadı." karşılığını verdi.

ABD'nin petrol ihtiyacının büyük çoğunluğunu İran'dan karşılayan Güney Kore, Japonya, Hindistan'ı yaptırımlardan muaf tutacağı iddia edilirken, muafiyetten yararlanabilecek tüm ülkelerin listesi pazartesi günü resmi olarak açıklanacak. Petrol piyasalarını rahatlatan tüm diğer gelişmelerle birlikte muafiyet beklentileri arz kaynaklı endişelerin azalmasına katkıda bulunuyor.

İran'dan ABD'ye karşı iş birliği çağrısı

Güney Pars doğal gaz sahasında İran hükümetiyle 4 milyar 200 milyon avroluk yatırım anlaşmasına imza atan Total, Avrupalı otomobil üreticileri Peugeot, Renault ve Citroen, Almanya'nın Siemens, Rusya'nın demir çelik üreticileri MMK ile Severstal, dünyanın en büyük üçüncü konteyner işletmecisi CMA CGM şirketi, ABD'li uçak üreticisi Boeing ile Airbus gibi şirketler yaptırımlar nedeniyle bu ülkedeki faaliyetlerini sonlandırmış ve anlaşmaları iptal etmişlerdi.

Buna karşılık İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İngiliz The Financial Times gazetesine bir makale yazarak Rusya, Çin ve AB ülkelerine ABD'ye karşı iş birliği çağrısı yaptı. Ruhani, "Rusya, Çin ve AB ülkelerinin nükleer anlaşmayı savunmaları değerli. Ancak önemli olan ABD'nin tek taraflı yeni yaptırımları devreye girmeden, nihai çözüm paketlerini sunmaları ve uygulamaya geçirmeleridir. Bu ülkeler yaptırımların hafifletilmesi ve telafisi için önerilerini pratiğe dökmeli." ifadelerini kullandı.

Ancak İran'la en çok ticaret yapan ülkelerden biri olan Çin'in İran için ABD'yi karşısına almayacağı görüşü de hakim. ABD ve Çin arasında "ticaret savaşları" sürerken, bir yandan da iki ülkenin liderinin geçtiğimiz günlerde telefonda yaptığı görüşme sonrası ortaya çıkan olumlu hava, bu savaşın yumuşaması yönünde yorumlar yapılmasına neden oluyor. 

 

HABERE YORUM KAT