Bülent Şahin Erdeğer'in haberi:

İranlı yetkililerin muhaliflerle müzakerelere başlaması, Esed rejimine yönelik daralan çemberin dramatik bir işareti.

DIŞ MÜDAHALEYE KARŞI BİR “DEĞİŞİM” MÜMKÜN MÜ?

Birkaç ayrı muhalefet kaynağı, İran'ın, yaklaşık bir ay önce bir "ılımlı" muhalefet grubu ile görüşmelere başladığını bildiriyor. The Daily Telegraph'ın haberleştirdiği müzakereler  "Suriye'de Demokratik Milli Değişim Koordinasyonu" adına Heysem Mennâ ve grubun diğer üyeleriyle görüşüldü.

İran'la görüşme yapan muhalifler arasında  Heysem Mennâ'nın yanısıra Mişel Kilo, Semir Ayta, Hazim Nehhar, Batras Hallag, Muhammed Mahluf, Fayz Sara, Riyad Rabi, İlyas Verda, Zekeriya Sakkal, Munzir Esbar, Sarkis Sarkis, Habib Haddad ve Munzir Bedr Hallum gibi İslamcı, liberal demokrat ve sosyalist aydınların yer aldığı iddialar arasında. "Suriye'de Demokratik Milli Değişim Koordinasyonu" NATO karşıtı tutumuyla biliniyor.

Grup,  “Suriye Ulusal Konseyi gibi yabancı müdahaleye şiddetle karşı çıkıyor Suriye ve siviller için "uluslararası koruma"yı kabul etmiyor. Uluslararası camiada muhatap kabul edilen ve Suriyeli en büyük muhalif grup olan “Suriye Ulusal Konseyi”ne göre "Suriye'de Demokratik Değişim Koordinasyonu" İran açısından daha daha kabul edilebilir bir grup.

İRAN’DAN MUHALİF KONFERANSA RED

Heysem Mennâ'nın İran'ın bir muhalefet konferansına ev sahipliği teklifi ise İran tarafından reddedildi. İran yönetiminin NATO karşıtı muhaliflerle müzakerelerinin yansıması olarak Ahmedinejad hükümeti, Suriye rejimine yönelik reform çağrılarını daha yüksek sesle ifade etmeye başlamış, İran ilk defa Ağustos ayında Suriye rejimi ile muhaliflerin masaya oturması gerektiğini açıklamıştı. Geçen ay ise İran açıkça Reform çağrısını dillendirmişti.

İRAN’IN STRATEJİSİ: SURİYE KRİZİNDEN EN AZ ZARARLA KURTULMAK

İran'ın kadim müttefiği Suriye rejimine yönelik desteğinin yanı sıra rejimin etrafındaki, çemberin daralmasından dolayı rahatsız olduğu ve bu krizin aşılması için dış müdahele karşıtı muhaliflerle rejimi uzlaştırma çabası içinde olduğu gözlemleniyor.  

İran'ın kadim müttefiği Esed rejiminin elini güçlendirmek için muhalifler arasında derin çatlaklar oluşturmasına da yarıyor. Muhaliflerin ise amaca giden yolda nasıl bir yöntem izlenmesine yönelik fikir ayrılıkları Suriye rejiminin ömrünü uzatıyor...

ÇEMBER DARALIYOR TÜRKİYE VE İRAN ÇÖZÜM ARIYOR

Şark’ul Evsat gazetesine göre, Türkiye Dışişleri bile, mülteciler için güvenli bir sığınak olarak, ülkeye birkaç mil uzanan, Suriye ile sınırında bir tampon bölge oluşturulması fikrini gündeme getirdi.

Davutoğlu'nun Suriye rejimi ve muhalifler arasında uzlaşının sağlanmasına yönelik yoğun diplomasisinin Esed'in katliam politikasının son bulmaması sebebiyle başarısızlığa uğramasının ardından Türkiye, rejime yönelik tavrını sertleştirdi.

Şam yönetiminin önce "Arap Birliği planını" kabul edip ertesi günü planı çiğnemesi ise bardağı taşıran son damla oldu. Arap Birliği'nin bu tavra cevabı Suriye'nin üyeliğini askıya almak ve 3 gün içinde olumlu ve somut bir cevap gelmezse ekonomik yaptırımlara gitmek oldu.

Bu arada, Avrupa Birliği, Suriye, Avrupa Yatırım Bankası finansmanı bir dondurma da dahil olmak üzere bir çok yaptırım kararı aldı. Arap Birliği’nin Suriye’ye 3 günlük süre tanıması ve ardından ekonomik yaptırımlara gideceğini açıklaması Esed'in gidişinin işaretleri...

İran ise en önemli müttefiğini kaybetme riskine karşı şimdi Davutoğlu'nun ve Arap Birliği'nin çabalarına benzer bir "uzlaştırma çabası" içinde. İran Suriye'de daralan çemberin en büyük zararını yaşayacak ülke. Bu sebeple "Esed'i Kurtar, Krizi Çöz, İran'ı Kurtar" politikası izliyor.

İran'ın B Planının ise Irak ve Afganistan işgalleri sonrası takındığı tavra benzer bir stratejik değişikliğe şimdiden hazılanması olarak yorumlanıyor. İran yeni dönem Suriyesinde tamamen kaybeden taraf olmaktansa kendisine en yakın kesimlerle yeni ilişkiler geliştirerek en zararla krizden çıkmak istiyor. 

(on5yirmi5.com)