İran: İdealler ve Dersler -2
Bismillah...
Birisinin bunları söylemesi gerekiyordu. Bu sebeple sabırla ve umutla İslam Cumhuriyetinin başında bulunan yetkililerden yenilenme ve açılım bekleyen bu satırların yazarı, durumun kangrene gittiğini düşündüğünden özellikle sert bir üslup seçti ki belki birileri sarsılır...
Ancak tarafgirlik duygusu benliklerini kaplamış kimi “ci- cu”lar nasıl ki Tarikat şeyhlerine, parti liderlerine şartsız bağlanıp her türlü eleştiriyi savma telaşındaysalar İran konu olunca da benzer bir telaş sarıyor bazı kişileri...
HER YERDE VE HER ZAMAN: TEVHİD, ADALET, ÖZGÜRLÜK
Bir müslümanın en önemli ahlakı tutarlı ve adaletli olma hassasiyetidir. Şayet bir yerde yapılan haksızlığa karşı çıkıp aynı haksızlık başka bir yerde yapılınca onu savunuyorsak, en azından susuyorsak buarada ilkelilikten, tutarlılıktan, adaletten söz edemeyiz. Teorimizin ve pratiğimizin Tevhid ve Adalet ahlakıyla şekillenmesi için tüm zamanlarda ve mekanlarda aynı haksızlıklara aynı tavrı almalıyız...
Türkiye'deki bid'at ve hurafeleri eleştirme cesareti gösterebiliyorsak, failinin kim olduğuna bakmaksızın dünyanın neresinde olursa olsun zalimlere, facirlere aynı tavrı gösterip kimliği ne olursa olsun mazlumların yanında yer almak gibi bir “şahitlik” görevimiz var.
İran İslam Cumhuriyetinin bekası için dertlenen, kaygı çeken biri olarak eleştirilerim tamamiyle elde edilmiş kazanımların oligarşik bir iktidar hevesine kurban gitmemesi içindir.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir misali Ahmedinejat'ın dış politika söylemlerinin hepimizin duygularını okşadığını itiraf edelim. Ama durumun bundan ibaret olmadığı da malum...
İran'da basın özgürlüğü baskı altında tutuluyor. Kapatılan gazetelerden bazılarının adları şöyle: Devran-i Emruz, Camii Medeni, Payam-i Emruz, Kiyan, Mobin, Bahar, Beyan, Hammihan, Harim, Cephe, Müşarekat (Hatemi'nin Gazetesi), Sobh-e Emruz (g. Yayın Yönetmeni Said Haccariyan) Peyam-i Azadi, Azad, Arya, Eftab-i Emruz, Ahbar-i İktisad, Asr-i Azadegan, Camia, Tous, Neşat, Fatth, Peyam-i Hacar, Goonagoon, Daneşaniha, Aban, İran-i Ferda, Ava, Arzeş, Bamdad-i Nu, Guzareş-i Ruz, Tavana, Selam, Zen, Çeşmi Erdebil, Mihan, Sepideh-i Zendegi, Eftab Gardan, Emin-İ Zencan, Subh-i Ümid, Kornea, Kevir, Nowsazi...
Cumhuri Basın Denetleme Kurulu dün yaptığı toplantının ardındanSon gelişmeler sonrası ise sırf Musevi'nin açıklamasını yayınladı diye rejimin amiral gazetesi “Cumhuri-i İslami”, “Ferheng-i Aşti”, “Arman”, “Karoon”, “Aftab-ı Yezd” ve “İtimad” gazeteleriyle haftalık “Pencere” dergisine “uygun yayınlar yapmamak” gerekçesiyle uyarı gönderdi.
İran'daki fail-i meçhul cinayetler de “İslam Cumhuriyeti”'nde devlet eliyle işlenen suçlar listesinin başında yer alıyor. 1998 yılında ilk iki cinayete sahne oldu. 70 yaşındaki milliyetçi siyasetçi Daryuş Forouhar ve eşi Pervane İskenderi öldürüldü. Ve Evi yağmalandı. Yaklaşık iki hafta sonra, Yazar Muhammed Muhtari ve arkadaşı Muhammed Cafer Puyande öldürüldü. "Ahmed Mir Ali, İbrahim Zalzade, Gaffar Hüseyni, Manuçerh Saneie ve eşi Firuze Kalantari, Ahmed Tafazzoli de fail-i meçhul cinayetlere kurban gittiler... İran'ı sarsan en son silahlı saldırı başarısızlıkla sonuçlanan Hatemi yanlısı Said Haccariyan'a yönelik yapılan suikastti. Haccariyan reformist olmasının yanında işlenen fail-i meçhul cinayetlerin üzerine giden ve Misbah Yezdi'nin yönetimindeki derin devlet'i araştıran yazıların sahibi bir gazeteci...
ANTİEMPERYALİZM VE “ULUSAL ÇIKARLAR” AÇISINDAN İRAN
İran İslam Devrimini tüm coşkusuyla karşılayan Dünya Müslümanları Devrim idealleri ve vaadlerinin uygulanmasını beklemişlerdi. Devrimin temel vaadi Ümmetçi ve Vahdet merkezli bir siyasetti. Şayet söylemin ötesine geçen bir uygulama olsaydı o zaman sözde değil özde ümmetçi olmasını beklemek hakkımız. Şimdi İran'ın önceliklerine bakalım, İran dış politikada Filistin'i öncelemek ve Ortadoğudaki antiemperyalist oluşumlara çıkarı gereği destek vermekle olumlu bir konumda bulunmaktadır. Bu siyaset çizgisi bu sebeple her Müslüman tarafından takdir edilmeli ve desteklenmelidir.
Ancak aynı İran Filistin konusunda gösterdiği ümmetçi tavrı ne yazık ki Müslümanların diğer konularında göstermemektedir. Çünkü İran ulus devletinin çıkarları “İslam Cumhuriyeti”nin ideallerinden daha öncelikli durumdadır. Örnek mi? Buyrun örneklere...
İran, Ermenistan-Azerbaycan savaşında sınırını Ermenistan'a açarak destek sağlamıştır. Çeçenistan mevzuunda da başından beri Rusya ile olan iyi ilişkileri sebebiyle yaşanan insani krize ve katliamlara sessiz kalmıştır. Suriye'de 1982'de yaşanan Hama katliamına sessiz kalmakla kalmamış açıkça Hafız Esed diktatörlüğü ile ittifak kurmuştur. İran, komşusu Pakistan'a karşı açıkça Hindistan'la işbirliğini sürdürmekte. Yaşanan Irak ve Afganistan işgallerinde ise ikili politika izleyerek ABD güdümlü hükümetlere açık destek vermektedir. İran'ın Çin ile geliştirdiği sıkı ilişkiler Doğu Türkistan sorunu hakında da Çin lehine bir sessizliği getirmektedir. İran'a İslam devleti olduğu için hicret eden ailelerin halen bir pasaportu dahi bulunmamaktadır. Antiemperyalizm ve ümmetçilik bazen takınılıp bazen unutulacak bir kimlik değildir. Bunu en iyi şuanki İran elitleri bilmektedir...
“Ne Doğu Ne Batı Tek Yol İslam İnkılabı” sloganının pratikte karşılığı “hem doğu hem batı tek yol ulus devlet çıkarı” olmaktadır. Bu açıdan Filistin sorununu ve direniş hattını destekleyen İran politik çizgisini takdir eden Müslümanların aynı tutarlılıkla Müslümanların diğer sorunları hakkında kendi çıkarını düşünen İran politikalarını da eleştirmeleri gerekir... Adalet bunu gerektirir...
YAZIYA YORUM KAT