İran, Doğu Türkistan Zulmünde de Çin’in Yanında… Şaşırdık mı? Hayır…
İran resmi haber ajanslarından İSNA üzerinden Doğu Türkistan'daki Müslümanlara uygulanan Çin zulmünü meşrulaştırma çabalarına sonsuz katkısını sunuyor.
İran’ın resmi haber ajanslarından İSNA’da Çin’in Doğu Türkistan Müslümanlarına yönelik uyguladığı Nazi Kampı benzeri toplama kamplarıyla ilgili haber yapıldı. İSNA muhabirinin bir hafta kalarak gözlemlerini aktardığı iddia edilen haberde Çin’in zulümleri meşrulaştırılıyor.
İSNA’da yer alan haberi HAKSÖZ HABER çevirdi:
Uygurların Kampında Bir Hafta: Üniversite mi Hapishane mi?
Çin genelinde, Müslümanlar ağırlıklı olarak Sincan bölgesinde yaşıyorlar. Batı ülkeleri uzun zamandır Çin hükümetini bu Müslümanlara kötü muamele etmek ve Pekin'in yaklaşık bir milyon Müslümanı“zorunlu çalışma kampları” veya “gözaltı merkezleri” kurmakla suçluyor. Bununla birlikte, Çin hükümeti ise bu merkezleri aşırılıkçılığın yayılmasını önlemeye yönelik mesleki eğitim ve öğretim merkezleri olduğunu vurguluyor.
ISNA muhabirine göre, Çin hükümeti, 14-22 Temmuz tarihleri arasında "İpek Yolu Ekonomik Kuşak Merkez Bölgesi'ne Giriş" projesine katılmak üzere dünyanın dört bir yanındaki gazetecileri davet etti. Bölgedeki uluslararası haber ajanslarının çalışmalarının olmaması ve kısıtlamaların varlığı bu proje vesilesiyle merkezlerin daha net bir görüntüsünü sağlayacak ve "gerçeği" ortaya çıkaracak.
Bir yandan merkezi hükümetin terör faaliyetlerinin dünya çapında yayılması ve tekfiri fikirlerin El Kaide ve DAEŞ tarafından yayılmasıyla, Sincan bölgesi, son yıllarda birkaç kez huzursuzluklara ve terör saldırılarına tanık oldu. Pekin hükümeti bu saldırıların sorumlularının Uygurlar olduğunu ifade ediyor.Bu doğrultuda Çin hükümeti 2017 yılında Aşırıcılık ve terörizmle mücadele etme amacıyla bu merkezleri kurdu. Batılı devletler ve BM Çin hükümetine yönelik, radikal fikirlerle mücadele bahanesiyle insan hakkı ihlalleri ve Müslümanlara baskı yaptığını suçlamasında bulunuyor.
Çin merkezi hükümeti Uygurları aşırılık yanlısı bulunduğu için bölge genelinde kısa zamanda çok sayıda kurduğu karakollarla bölgeyi güçlü bir askeri üst haline getirdi. Eğitim kampları da Uygurların yaşadığı bölgelerde kuruldu çünkü Çin'in diğer bölgelerindeki insanlar aynı tehditlerle karşı karşıya kalmıyorlar."Çinli yetkililer mevcut durumda bu yaklaşımlarını gerekli görüyorlar.
Bu merkezlerden birine yapılan ziyarette, üst düzey bir Çin merkezi hükümet yetkilisi, ISNA ile Çin'deki din özgürlüğü konusundaki röportajında şunları söyledi: Dini özgürlük hakkında konuştuğumuzda, Çin'de farklı dinler ve tarikatlar yaşıyor. Herkesin eşit olması gerektiğini bilmek zorundasınız. Özgürlük ve eşitlik birbirine bağlıdır. Çin kanunları çerçevesinde dini özgürlüğe sahip olabilirsiniz. Dini faaliyetlerde bulunurken Çin yasalarını ihlal ederseniz, bunun karşılığını görürsünüz. Halka açık yerlerde herhangi bir din için ibadet yapma hakkı yoktur. Çin hukuku diğer ülkelerden farklıdır, başka bir ülkede havalimanında bile dini faaliyetler uygulamanıza izin verilebilir, ancak burada verilmez. Çin, farklı insan gruplarının farklı kültür ve geleneklerle yaşadığı çok büyük bir ülke. Burada cami, kilise ve tapınakları inşa etmemiz mümkün değil. Bu durumun aynısı Uygurlar için de geçerlidir.
Yolculuk sırasında çoğu "Bay Lee" olarak anılan Çinli yetkililer, halkın "aşırı fikirlere sahip olmak, IŞİD videoları da dahil olmak üzere yasadışı filmler izlemek, Çin yasalarının çok küçük ihlali etmek" gibi "küçük suçlar" nedeniyle tutulduğunu söyledi.
Bir kişi bu suçlardan birini işlediğinde, iletişim ve internet ağlarında (Çin’de yalnızca yerli internet vardır) sıkı bir denetime sahip olan polis memurları evlerine gelir ve onlara iki seçenek sunar: Ya mahkemeye ya da “gönüllü” olarak bu kamplara (batı buralara zorunlu çalışma kampları ya da gözaltı merkezleri diyor Çin ise eğitim merkezi) götürülecekleri ibraz edilir.
Bu merkezlere girdikten sonra, insanlar hem teori hem de pratik derslere katılırlar. Teorik derslerde Çin dilini ve hukukunu öğrenirler. Pratik Sınıflarda, insanlar isteğe bağlı olarak teknik ve meslek eğitimi öğrenirler. Bunlar arasında dans, müzik, tarım, otelcilik, yemek pişirme, çocuk bakımı, mekanik, elektrik, veterinerlik, kuaförlük, masaj, cilt temizliği, özel çay yapımı, ev temizliği, çiçekçilik, meyve ve boya sayılabilir. Ayrıca bir kütüphane, bir oyun alanı var, ancak Çin yasalarına göre, kütüphanelerinde hiçbir dini kitap bulunmamaktadır.
ISNA'ya göre, bu kamplarda bulunanların çoğu Müslüman, ancak aralarında başka dinlerden de insanlar var. Bu arada birçoğu, şu an sahip oldukları eğitim ile bilime inandıklarını ve artık aşırıcı düşüncelerin olmadığını söyledi.
Bu merkezlerde kalış süresi farklı insanlar için farklılıklar gösterir. Polisin teorik ve uygulamalı kurslarından geçtikten sonra, sınava tabi olurlar ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar neticesinde zihin okumaları yapılır ve kişinin bu merkezlerden “mezun olup olmayacağına” karar verilir.
Kamplarda yaşayan insanların merkezden sadece hafta sonları ayrılıp ailelerine gitmelerine izin veriliyor. Aile üyelerinin de zaman zaman merkezleri ziyaret etmesine izin verilmektedir. Bu insanların cep telefonları yok, ancak bu merkezlerde çok az halka açık telefon var. Bu merkezlerin içindeki konaklama birimleri; güvenlikli pencereler, çift kişilik yataklar, çalışma masaları, yemek masaları ve ortak banyo bulunan odalardan oluşmaktadır. Bu merkezler çoğunlukla banliyölerde kuruludur. Mezun olduktan sonra, bu kişilerin tamamı veya mesleki eğitim almış
"Öğrenciler" edindikleri becerilere göre mezun olduktan sonra dükkanlarda, fabrikalarda ve hatta yerel devlet kurumlarında çalışabilirler. Elbette Çin hükümeti, bu merkezlerin doğru istatistiklerini sunmuyor.
Bu merkezlerden biri Aksu'daki (Beyaz Dere) Vensu Mesleki Eğitim Merkezidir. Merkez, Nisan 2017'de kuruldu. İçinde 14 Çince sınıfı ve 36 el işi sınıfı bulunuyor.
Merkezde peruk yapımı, terzilik, yerel yemek pişirme, halı dokuma, fırıncılık, meyve ağacı yetiştiriciliği, elektrikli ev aletleri tamiri, araba tamiri ve elektronik üretimi olmak üzere 16 dönem içinde dersler bulunmaktadır.
Bu kurslarda, öğretmenler, alanında uzman kişiler, şirketler ve üniversiteler gözetiminde uygulanıyor. Ayrıca, kültür salonu, resim sınıfı, psikoloji sınıfı, kafe, kütüphane, çay odası, sanat odası ve iki oyun alanının yanı sıra salon, sahne ve eğlence merkezi gibi kültürel etkinlikler için dört sınıf vardır.
Bu sınıflardaki öğrencilerle edilen sohbet sırasında bu kamplara gelmeden önce Müslüman olduklarını söylediklerini ama şimdi söylemediklerini ifade ettiler. Çünkü merkez onlara böyle öğretti. Merkezin yöneticisi Rebi Guli'ye göre, sağlıklı olan insanlar bu merkezlere geliyor. Suçlu, hasta veya yaşlı ise öğretmenler onların evine gönderiliyor.
31 yaşındaki Bai Hetigul, Eskiden radikal bir Müslümanın nasıl olması gerektiğiyle ilgili radyo konuşması dinlerdim. Bu noktada bana “moderniteyi” kabul etmemeyi öğrettiler. Bu merkezde yeni bir öğrenciyim ve neredeyse bir yıldır buradayım. Kocam ve iki çocuğum var onları mezun olduktan sonra onları görebilirim. Ve sonra muhtemelen bir fabrikada iş bulacağım.
Başka bir öğrenci ise 29 yaşındaki Rustam Alaik idi. Aynı şekilde şöyle diyor: Ben bir çiftçiydim. Bir yıldır yasa dışı filmler izlediğim için buradayım. Müslümanım. Sakalım vardı ve bölgedeki gayrimüslimler tarafından hoş karşılanmadık, ama şu an buna inanmıyorum.
Aksu’da 9 bölgede 7 tane Uygur eğitim merkezi bulunuyor.
Bir diğeri Hotan'daki Moyu Mesleki Eğitim Merkezi.
Belediye başkanı Mahmouti, bu merkezlerin normal okullar gibi çalıştığını söylüyor. Sınıflar kişilerin becerilerine göre seçilir. Bu merkezdeki insanlar şu anda mutlular, ancak buraya ilk geldiklerinde yanlış yönlendirildikleri için hayal kırıklığına uğramış ve kafaları karışıktı.
Bu merkezlere katılanlardan öğrenim ücreti alınmazken, ortalama bir kişinin bu kursları merkez dışında görmesi için yüksek bir ücret ödemesi gerekir. Bu merkezlerde hiçbir dini kitap bulunmamaktadır. Bu merkezlerde dini ritüellerini yerine getiremiyorlar hatta oruç bile tutamıyorlar ama ancak evlerine döndüklerinde istediklerini yapabilirler.
Ancak bu merkezlere rağmen, Aksu şehrinde bir cami ve Khatan'da bir cami var.
Urumçi'deki Sincan İslam Enstitüsü'nde iki sınıf ve beş öğrenci var. Bu kurumda lisans derecesi almak için öğrenciler, din, hukuk, edebiyat, tarih, Arap dili, hadis ve Kur'an'ı öğrettikleri beş yıllık bir kursu tamamlamalıdırlar. Kurslar Mandarin, Uygurca ve Arapça dillerinde verilmektedir. Sınıflar ayrıca, terörle mücadele, evlilik yasaları, Çin kültürü ve edebiyatı ve Sincan Özerk Bölgesi'nin tarihi ile de ilgilidir. Öğrencilerin % 5'i aylık 1 yuan bursundan yararlanabilirler. Üstün öğrenciler de Pekin gibi daha gelişmiş Çin şehirlerine seyahat etmek için 5.000 yuan alıyorlar.
Çin hukuku, bu ülke halkının herhangi bir dini uygulamada ya da bir dine hiçbir şekilde inanmamakta özgür olduğunu ancak kamuya göstermemesi gerektiğini belirtiyor. Çin yasalarına göre, tüm inançlardan insanlar barış içinde birlikte yaşayabilmelidir. Çin din ve siyaseti birbirinden ayırıyor, ancak herkes dinlerini ülke yasaları çerçevesinde uygulayabiliyor.
HABERE YORUM KAT