İran Afganistan'da kendi lehine iç savaş çıkarmak mı istiyor?
1980'lerden bu yana İran'ın Afganistan'daki iç savaşlarda büyük bir rolü olduğu bilinen bir gerçek. İran rejimi bölgede istikrarsızlaştırıcı bir rol oynuyor. Mezhepçi stratejisiyle, potansiyel rakiplerini safdışı bırakıyor ve tüm bölgede kök salıyorlar.
Muhammed Enes Öztürk, MepaNews sitesinde yayınlanan makalesinde İran’ın Afganistan’daki rolünü değerlendiriyor:
ABD'nin Afganistan'dan çekileceğini açıklamasından bu yana, ülkedeki etnik fay hatları her geçen gün daha da aktif hale geliyor.
Özellikle Orta Afganistan'daki Hazara bölgelerinde tansiyon yükseliyor.
Son günlerde, bölgedeki Vardak ilinde Şii Hazara milis gruplarla Kabil hükümeti güçleri arasında çatışmalar patlak verdi. Bihsud ilçesinde, milisler hükümete ait bazı merkezleri ele geçirdi ve aynı zamanda bir de helikopter düşürdüler.
İran'ın bu gerilimde önemli bir rol oynadığını tahmin etmek pek de zor değil.
İran etkisi
İran rejimi uzun yıllardır Afganistan üzerinde büyük bir etkiye sahip. Özellikle 1979 devriminden ve aynı yıl Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgal edilmesinden sonra, İran Afganistan'a sızmaya başladı.
Yıllar içerisinde İran rejimi ülkede etkisini artırdı. Afganistan'da potansiyel bir müttefikleri vardı: Şii Hazaralar. Onlara destek vererek ve organize ederek, ayrıca önemli şahıslarla ilişkiler geliştirerek, İran ülkede bir vekil güç inşa etti.
Tüm yatırımlarını aynı tarafa da yapmadılar. Şii Hazaraların yanı sıra, İran diğer milis gruplara da destek verdi. İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin, Ahmed Şah Mesud gibi 'mücahit' liderleriyle bağlantı kurduğu biliniyor. Bu şekilde, İran Afganistan'ı domine etmeyi ve sahada güçlü bir oyuncu olmayı başardı.
1992-2001 arasında devam eden iç savaşlarda, İran destekli grup ve şahıslar önemli roller oynadı.
Aynı zamanda 2001 yılındaki ABD işgalinde, İran birçok defa ABD Koalisyonu ile iş birliği yaptı. 2001 yılında Herat Ayaklanması'nı desteklediler. Ve 1990'lardan beri Kuzey İttifakı güçlerine destek veriyorlardı. Aynı Kuzey İttifakı, ABD'nin Afganistan işgalinin kara gücü olacaktı. Siyasi ve askeri kadroları ise yeni oluşturulan Afgan hükümetinin çekirdeğini teşkil edecekti.
İran destekli isimler işgalin ardından hayati mevkilere getirildi. Kerim Halili, Muhammed Muhakkik ve Server Daniş gibi İran destekli Şii Hazara liderler halen Afgan hükümetinde etkin durumdalar.
Fatımiyyun, Cephe-i Mukavemet ve ötesi
İran'ın Şii Afgan Hazara halkı üzerindeki etkisi, Suriye İç Savaşı'nın ardından gün geçtikçe daha çok görünür hal aldı. 2011-2012 yıllarından beri, İran ülkedeki Hazara mültecileri Suriye'de savaştırmak üzere silah altına alıyor.
Devrim Muhafızları'nın iktisadi, siyasi ve askeri desteğiyle, Liva Fatımiyyun kuruldu. Tahminlere göre şu anda Fatımiyyun saflarında 12 bini aşkın Şii Hazara milis bulunuyor. Bunları çoğu Suriye'de savaşırken az bir kısmı ise Irak'ta. Bir bölümleri ise İran ve Afganistan'a geri dönmüş durumda. Şüphe yok ki İran, Afganistan'daki eski Fatımiyyun mensuplarından bir milis grup kurmayı arzulayacaktır.
Halihazırda, Afganistan'da İran tarafından desteklenen bazı önemli gruplar bulunuyor: Fatımiyyun, Cephe-i Mukavemet, Hizb-i Vahdet, Afgan Hizbullahı ve diğer yerel Hazara milis gruplar. Askeri yönden bunların en etkilileri Cephe-i Mukavemet (Direniş Cephesi).
Grubun logosunda, yapının 1382 yılında kurulduğu iddia ediliyor. Miladi takvime göre bu 2003-2004 yıllarına tekabül ediyor. Vardak, Gazni, Daykundi, Gor ve Bamyan illerinde aktif durumdalar. Hazara halkı ve "Kuçi" isimli Peştun göçebeler arasındaki etnik gerilimler nedeniyle Hazaraların desteğini kazanmış durumdalar. Yıllardır Cephe-i Mukavemet sayı ve askeri kapasite olarak büyüyor. İran rejimi de onlara maddi ve manevi destekte bulunuyor.
Cephe-i Mukavemet, Komutan Şemşir (Kılıç) olarak da bilinen Komutan Alipur tarafından yönetiliyor. Alipur Peştun sivillere yönelik insan hakları ihlalleriyle biliniyor. Alipur 2018 yılının Kasım ayında Kabil hükümeti tarafından tutuklanmış, ancak Hazaraların ayaklanması sonrası serbest bırakılmıştı.
Özellikle 2021 yılında Cephe-i Mukvamet ile Afgan hükümeti arasındaki gerilimler görünür hale geldi. Ocak ayından bu yana Cephe-i Mukavemet milisleri ile hükümet güçleri arasında, Vardak ilinin Bihsud ilçesinde ciddi çatışmalar yaşanıyor. Bu çatışmalarda Hazara sivillerden de yaşamını yitirenler oldu. Cephe-i Mukavemet Bihsud'daki bazı hükümet binalarını ele geçirdi ve Mart 2021'de bir hükümet helikopterini de düşürdüler. Olayların ardından hükümet, Alipur'un milislerine savaş ilan etti. Bu ülkedeki etnik ve siyasi gerginliği artırdı. Mevcut durumda Afganistan'da yeni bir iç savaşın 'eli kulağında'.
Afganistan'da yeni bir iç savaş ve İran
1980'lerden bu yana İran'ın Afganistan'daki iç savaşlarda büyük bir rolü olduğu bilinen bir gerçek. İran rejimi bölgede istikrarsızlaştırıcı bir rol oynuyor. Mezhepçi stratejisiyle, potansiyel rakiplerini safdışı bırakıyor ve tüm bölgede kök salıyorlar. Afganistan bu duruma bir istisna değil.
İran aynı zamanda ülkenin 2001 yılında ABD tarafından işgal edilmesini de destekledi. "Büyük Şeytan" (ABD'yi bölye isimlendiriyorlar) ile olan iş birlikleri Afganistan'ı harap etti. Fakat 20 senelik savaşın ardından ABD ülkeden çekilmek istiyor ve Afganistan için barış ve istikrar ihtimali mevcut. ABD'nin stratejisinin başarısız olmasıyla, İran kendi kartını oynamak istiyor, tıpkı 90'larda olduğu gibi. Sovyet stratejisi başarısız olduktan sonra da, İran Afganistan'da bir iç savaşı kışkırtmak için elinden geleni yapmış ve kısıtlı bir başarı da elde etmişti.
Şayet İran'ın stratejisi üstün gelirse, Afganistan'da gelecek yıllarda bir iç savaş görmemiz mümkün. Bu da İran'ın ülkedeki etkisini artırması ve istikrarsızlığın sürmesi anlamına geliyor. Şii Hazaralara ek olarak, Eşref Gani'nin çevreleri, Cemiyet-i İslami grupları, Raşid Dostum milisleri ve diğerleri arasında da gerginlikler bulunuyor. Eğer bu fay hatları kırılırsa, bu durum büyük bir yıkıma yol açabilir.
İran'ın Cephe-i Mukavemet gibi mezhepçi milis gruplara desteğiyle beraber, bu tehlike her geçen gün büyüyor. Sürdürülebilir bir barış, istikrar ve düzen için, Afganistan'ın kendisini, İran'ın süregelen etkisinden kurtarması gerekiyor.
HABERE YORUM KAT