Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanlığı, ülkenin başkenti Bağdat'ta dün meydana gelen olaylar üzerine resmi internet sitesinde yazılı açıklama yaptı. Haklı taleplerin barışçıl bir şekilde dile getirilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada Irak Başbakanı Haydar İbadi’ye ‘tam destek’ verildiği belirtildi:

“Hak talepleri, devlet kurum ve kuruluşlarına saldırmak, yasaların çiğnenmesi, provokasyon ve karışıklık çıkarılmasının sebebi olarak görülmemelidir. Bu şekilde eylemler hak edilen hakların ortadan kalkmasına yol açar. Irak'ın istikrarı, güvenliği, kamu kurum ve kuruluşlarının korunması adına Kürdistan hükümeti olarak Irak Başbakanı Haydar İbadi'nin hükümetine tam desteğimizi belirtiyoruz."

Halkın ve haklarının provokasyon ve karışıklığın çıkarılması için kullanılmasına şiddetle karşıyız. Irak'ta refahın ve istikrarın temin edilmesi için halk tarafından talep edilen tüm çağrılara destek veriyoruz.”

Cuma günü Irak'ın başkenti Bağdat'ta Şii lider Mukteda Sadr yanlısı binlerce gösterici, hükümet binalarının bulunduğu korunaklı Yeşil Bölge'ye geçerek, Başbakan İbadi'nin ofisi ve parlamento binasını basmıştı. Göstericiler ve güvenlik güçleri arasında çıkan arbedede 21 kişi yaralanmıştı.

Sadr yanlısı göstericiler, hükümetin yolsuzluk karşıtı reformları gerçekleştirememesi ve güvenliği sağlayamamasından şikâyetçi. IŞİD'in başta Şiilerin yoğunluklu olduğu bölgelere düzenlediği saldırılarda son 10 günde 200'e yakın kişi öldü.

Sadr parlamento baskınının ardından İran’a gitmişti

Bağdat'ta Şiilere yönelik saldırıların ardından 30 Nisan’da Sadr yanlısı göstericiler meclisi basmıştı. Hükümet binalarının bulunduğu korunaklı Yeşil Bölge'yi ihlâl eden Sadr yanlıları meclis binasına girmiş; milletvekilleri ve güvenlik görevlileri meclisten ayrılmıştı.

Protestocular çekilmeden önce Parlamento binasında İran aleyhine slogan atmıştı. Mukteda Sadr Mayıs başında Tahran'a gitmişti. Sadr'a yakın kaynaklar, Şii liderin İran'da evi olduğunu ve bir süre politikadan uzak kalıp dinleneceğini söylerken, başka bazı kaynaklar ise, Sadr'ın Tahran yönetimiyle pazarlığa gittiğini savunmuştu.