Irak Kürdistanı'nda Neler Oluyor?
Başbakan Davudoğlu bugünlerde Irak’a gidecek.. Bu ziyaret, 10 yılı bulan Mâlikî Hükûmeti zamanında tahrib olan ilişkilerin tâmir edilmesi açısından, iyi gelişmelere vesile olabilir.
*
Mâlikî, üzerinde bir itîqadî baskı kuranların etkisinden kurtulamamıştı. Ona, yüzde 60 civarında ekseriyette olan bir mezhebî grubu, ‘bütün karar merkezlerinde etkili hâle getirmesi için’ ve ’Irak’ın eline bir daha böyle bir altın fırsat geçmez!’ diye teşvik edip, ona, başka mezhebî kesimleri dışlatanlar, sadece Mâlikî ve Irak’a değil, bütün bölgeye de zarar verdiler.
Çünkü, son yarım asırdır, hem Saddam ve Baas diktatörlüğünü, hem 8 yıl süren, çetin ve her şeyi viraneye çeviren ve milyonları yutan İran-Irak Savaşı’nı, hem de Irak’ın Amerikan emperyalizmi tarafından işgalini ve hele de Ebu Gureyb Zindanı’nda sembolleşen ve bütün ülke çapında yaşanan korkunç cinayetleri, ahlâksızlıkları yaşamak gibi ağır sosyal travmalardan geçen nesiller, sonunda IŞİD/DAEŞ gibi, kendilerini ancak ‘ifrat’la ifade edebilecek grupların eline düştüler. Ve fiilî durum da, ortada..
*
Ancak, Bağdad-Ankara arasındaki temel problemlerden birisi de, Ankara ile Barzanî arasındaki sıcak ilişkiler..
Bağdad, Irak Kürdistanı Bölgesel Hükûmeti ve onun başkanı Barzanî’yi bunalttıkça, Türkiye Barzanî’ye -hattâ, Amerika’yı da karşısına almak pahasına..- destek sağlıyor ve özellikle petrol satışı açısından, hem kendisi faydalar sağlıyor ve hem de onu rahatlatıyor. Nitekim, Bölgesel Hükûmet’in başbakanı Neçirvan Barzanî, yaşadıkları birçok büyük sıkıntıları Türkiye’nin yardımları sâyesinde aştıklarını daha geçen hafta tekrar dile getirmişti.
Bu da, Bağdad Hükûmeti’ni daha bir rahatsız ediyor. Ve, Bağdad Hükûmeti’yle Barzanî Hükûmeti arasında resmen ilan edilmemiş bir psikolojik ve diplomatik savaş sözkonusu..
Bu arada İran da, Barzanî Türkiye’ye yaklaştıkca, kendisinin Akdeniz’e ulaşmak yolunda, önüne bir coğrafî sed olarak çıkan bu durumu aşmanın hesabında..
Türkiye de kendisinin arab dünyasıyla coğrafî irtibatını kesmek gibi bir sonuç ortaya çıkaran -hele de- siyonist İsrail, Amerikan ve İran hamlelerini bertaraf etmeye çalışıyor.
*
Barzanî, müslüman kürd halkının tarihî, kültürel ve itiqadî temeller üzerindeki sosyal dokusuna yabancı olmayan ve çok çetin mücadeleler ve acı tecrübelerden geçmiş bir sembol ailenin bugünkü akl-ı selîm sahibi lideri olarak, dünyaya katı laik ve marksist terminolojiye göre bakmayı şiar edinen PKK’nın nazarında, çağdışı bir feodal, aşiret reisi..
*
Ve amma.. Süleymaniye’de, Nûşirevan Mustafa liderliğinde gelişmekte olan bir GORAN (Değişim) Hareketi, İran’ın örtülü, PKK’nın da açık desteğiyle, Erbil’deki Bölgesel Hükûmet’i ve Barzanî’yi sıkıştırmaya çalışıp, HDP’nin Erdoğan’a karşı kullandığı, ‘Seni Başkan yaptırmayacağız!’ şeklindeki sloganı, onlar da Barzanî’ye karşı yükseltiyor ve onu Başkanlıktan uzaklaştırmak istiyorlar ve o da direniyor, hâliyle..
Ama, Neçirvan Barzanî de, Bölgesel Hükûmet’teki GORAN’lı dört bakanı Hükûmet’ten atmış bulunuyor ve GORAN’lı olan Meclis Başkanı’nı da Erbil'e (Hevler) sokmuyor.
Celâl Talebânî’nin eski bir yardımcısı olup, ondan ayrılarak GORAN Hareketi’ni oluşturan Nûşirevan Mustafa ise, iki aydır Avrupa’da ve de suskun..
*
Talebanî liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin askerî gücü olmasına rağmen, halk tabanı yoktu.. GORAN’ın ise, askerî gücü yok, ama, belli bir halk tabanı var.
Her ikisi de katı laik temellere dayanan Talebanî cenahı ile GORAN arasındaki ayrılık, bizdeki CHP ile DSP arasında var olduğu söylenen uzaklık ne ise, o kadar..
*
20 sene önce, 1995’lerde, Talebânî ‘nin (KYB) güçleri ile, Barzanî’nin (KDP) güçleri arasında iki seneden fazla süren ve 20 binden fazla peşmergenin ölümüyle neticelenen kanlı bir boğuşma yaşanmıştı.
Temennimiz, o facianın, GORAN ile Barzanî tarafları arasında tekrarlanmamasıdır.
*
Star
YAZIYA YORUM KAT