İpin İnceldiği Yer Af mı, And mı Olsun?
Eskiler gelecek vadetmeyen veya anlamsız bir yüke dönüşen ilişkiler için “ip inceldiği yerden kopar/kopsun” derlerdi. Kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği üzere, AK Parti ile MHP arasında Cumhur İttifakı olarak ilan edilen ve hem referandumda hem de genel seçimlerde tahakkuk eden siyasi birlikteliğin önünde epeyce zorlu parkurlar birikmeye başladı. Bu zorlu parkurlar her iki siyasi partinin de ortak nokta olarak altını çizdiği yerli ve milli vurgularına rağmen epeyce ayrışma, gerilim ve çatışma noktasına işaretliyor.
MHP tarafından 16 Nisan referandumu öncesi çok da ısrarla dile getirilmeyen ‘kader mahkûmlarına af’ meselesine ilişkin yapılan beyanların giderek keskinleşmesine bakarak bu ayrışma ve gerilimin varacağı noktayı tahmin etmek zor olmasa gerek. Benzer bir durumu AK Parti ve MHP’nin üst düzey heyetleri arası birkaç haftadır süren ve hali hazırda bir sonuç çıkacak gibi gözükmeyen ‘yerel seçimlerde ittifak’ müzakereleri için de söyleyebiliriz. Ancak hiç şüphesiz Danıştay 8. Dairesi’nin okullarda ‘Andımız’ törenlerini eğitim öğretimin tekrar bir parçası kılma yönündeki kararı karşısında alınan pozisyonlar diğer iki meseleye göre ayrışma ve gerilimin had safhaya erişmesine sebep olmuştur.
Had Bildirip Tehdit Eden Müttefik!
Yaklaşan yerel seçimler tüm partileri hem kendi içlerinde hem de ittifak ve rekabet içinde oldukları partileri gözden geçirme, konjonktüre uygun söylem ve pratikler sergileme, toplumsal taleplere sözcülük ve öncülük etme gibi kapsamlı ödevler yüklüyor. Tabi bu süreçte siyasal dilin ne tarafa ve kimlere doğru sertleşeceğine, hangi tarafa doğru ortak payda vurgusunu çoğaltıp kimleri hırpalamaktan, tehdit etmekten imtina edeceğine dair çok dikkatli de olunması gerekiyor. Ne var ki bu hususta özen gösterildiğini söyleyebilmek hiç de kolay değil. Özellikle MHP açısından.
Andımız törenlerine ilişkin Danıştay’ın aldığı son karar CHP ve İYİ Parti’den daha çok MHP’yi sevindirip yüksek bir coşku ve AK Parti Hükümetini hırpalamak için kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görüldü. MHP’nin Andımız, resmi bayram ve törenler hakkındaki ısrarlı tavrı, talebi zaten biliniyordu. Ne var ki Danıştay kararının ardından gerek Genel Başkan Devlet Bahçeli gerekse MHP temsilcileri tarafından sosyal medyada başlatılan Ata/Türkçülük gurur ve şuurunu kimsenin tartışmaya açamayacağına ilişkin oldukça sert mesajlar siyasal atmosferi zehirlemeye başladı.
MHP’nin Ata/Türk milliyetçiliğine ne düzeyde bağlı olduğunu hemen bütün toplum biliyor zaten. Tuhaf olan Ata/Türkçülüğe kendisi gibi bağlı olmadığı bilinen veya muhalif olan siyasi kişi, parti ve çevrelere had bildirmeye hatta işi düpedüz tehditler savurmaya kadar vardırmaktı. Bürokratik oligarşinin önemli bir parçası olarak Danıştay’ın kararı hem ahlaki ve ideolojik hem de hukuki ve siyasi olarak sonuna tartışmaya açık olduğu halde MHP, başta AK Parti Hükümeti olmak üzere tüm kesimlere “işittik ve itaat ettik” demekten başka hiç bir seçenek bırakmıyordu.
İdeolojisiyle, kadro ve teşkilatlarıyla ortaya koydukları hırçın üslup ve tavırlar Ata/Türk milliyetçiğini bilenler açısından tahmin edilemez şeyler değildi elbette. Bir taraftan af teklifi boşlukta kalmış diğer taraftan and mevzusunda açıkça karşı kamplara düşmüş olduğu AK Parti’yle MHP’nin yerel seçimlere ittifak ederek girebilme şansı giderek zayıflamaktaydı. Yaklaşan yerel seçimlerde sahaya inip muhalefet etmek, eksik ve yanlışların hesabını sormak McKinsey meselesini bile Hükümetten daha çok sahiplenmiş bir parti için kolay izah edilebilir gözükmüyor.
Öğrenci Değil Militan Andı
Bu durumda MHP, Ata/Türkçülük kimliğine en yakın durduğu İYİ Parti ve CHP’yle nasıl rekabet edecek, Ak Parti tabanını nasıl kendine çekecekti? Af teklifi kamuoyunda öncelikle organize suç örgütleri ve uyuşturucu suçundan yargılananlar için tıpkı Rahşan Affı’nda olduğu gibi cezaevlerini boşaltma, toplumu profesyonel suçlularla karşı karşıya getirme girişimi olarak algılanmışken ‘ipin’ başka bir yerden koparılması daha uygun görülmüş olmalı. Hem af hem de and tartışmalarında AK Parti’nin yönetici bütün kadrolarını hedef alıp eleştiren MHP Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hemen hiç olumsuz bir söz söylemezken nihayet bu nokta da aşılmış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “biz uyuşturucuları affeden bir iktidar olarak mı bilinelim?” çıkışına MHP lideri Bahçeli “MHP’yi yüzeysel ve üstünkörü bir şekilde uyuşturucuyla, uyuşturucu suçuyla yan yana getirmek şayet art niyet değilse, kesinlikle isabetsiz ve itibarsız bir isnattır” şeklinde sert bir cevap verdi. Adalet eski Bakanı Bekir Bozdağ’a MHP cephesinden yönelen son derece çirkin ve saldırgan söylemler karşısında sessiz kalan AK Parti nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelen bu ağır tenkitlere karşı sesini yükseltti. Parti sözcüsü Ömer Çelik’in “tekrarlanmaması gerektiğini ifade ediyoruz” ihtarının nasıl karşılık göreceğini de ittifakın nasıl seyredeceğini de az çok tahmin ediyoruz ama hep birlikte izleyip değerlendirmekte daha çok isabet olacaktır.
Son olarak ‘Andımız’ hiç şüphesiz İslami değerleri çiğnemek ve inkâr etmek üzere kurgulanmış ulusalcı bir yemin metindir. Ancak bu bir and metni olmanın ötesinde hassaten militarist bir törendir. Hedefi bütün çocukları makul ve mantıklı bir eğitim öğretimin parçası yapmak değil tümüyle ulusal kimliğin fanatik birer militanına çevirmektir. Son derece kaba ve itici ve bir o kadar sistematik ve kitlesel bir beyin yıkama faaliyetidir. Hiçbir surette kabul edilmesi, öğrencilere okutturulması, dersler öncesi törenlere konu yapılması kabul edilemez. Dileyen kendi çocuğunu bu and törenlerinin parçası kılabilir ama topluma bu tür deli gömlekleri giydirmeye hiçbir kimse ve kurumun hakkı yoktur.
Yeni Akit
YAZIYA YORUM KAT