İntihar bombacısı
Yardım gemisine yapılan kanlı saldırıyı duyduğumda ilk aklıma gelen şey ne oldu biliyor musunuz?
Bu delilerin elinde nükleer bomba var!
Ben şahsen, İsrail'in böyle bir şey yapabileceğine rüyamda görsem inanmazdım.
Hayır, bu ülkeyi yönetenlerin insafına ya da vicdanına güvendiğimden; masum insanları öldüremeyeceklerine inandığımdan değil.
Böyle bir saldırının siyasi sonuçlarını en az benim kadar görebildiklerine göre, böyle bir deliliğe kalkışmamaları gerekirdi.
Düşünün; uluslararası sularda seyretmekte olan, içinde otuz milletten barış aktivistinin bulunduğu bir insani yardım gemisine silahlı baskın düzenleyip katliam yapmak hangi siyasi çıkara hizmet eder? Nasıl bir stratejinin, taktiğin parçası olabilir? Böylesi bir çılgınlık, zaten Gazze katliamından bu yana yalnızlaşma sürecine giren İsrail'i hepten tecrit etmenin daniskası değil midir? Neden bir ülke dünyada yapayalnız kalmak ister?
Eğer politika diye bir şey varsa; politikacı denen kişinin hem kendi hem de yönettiği ülkenin çıkarına hareket etme diye bir yönelim içinde olacağını kabul ediyorsak, bunun olmaması gerekirdi.
Ama oldu!
Ve bu olan biten şey hepimize şunu gösterdi: İsrail artık akıl sağlığı yerinde, rasyonel düşünen, rasyonel davranan insanlar tarafından yönetilen bir ülke değil. Bunlar, dünya kamuoyu nezdinde "haklı zeminde" kalma ihtimali olmadığını anlamış, meşruiyet arayışını bırakmış, ittifak kurma umutlarını tüketmiş, umutsuz ve umutsuz olduğu kadar da tehlikeli, üstelik ellerinde nükleer silah taşıyan bir grup terörist. Bu halleriyle dünyanın en stratejik bölgesine sızmış intihar bombacılarına benziyorlar.
Bu olay en çarpıcı biçimde ortaya koydu ki, eli bombanın piminde bütün dünyaya meydan okuyan çılgın ve umutsuz bir İsrail'le karşı karşıyayız artık. Bir insani yardım gemisine bunu yapabilecek kadar gözü dönmüş bir yönetim her şeyi yapabilir. Yarın dünyanın herhangi bir yerine nükleer saldırı da başlatabilir!
Bana kalırsa dün yaşadığımız trajedinin en önemli sonucu bu; bugün artık dünyanın bütün akil adamları böyle bir çılgın devletin varlığında dünyanın asla tekin bir yer olmayacağını görüyor. Yıllardır İran'ın nükleer silah sahibi olması kâbusuyla yatıp kalkan gelişmiş dünya şimdi ondan çok daha büyük bir tehdidi hissediyor. Mesela o çok korktukları Ahmedinejad'ın asla böyle bir şey yapmayacağını; politik çıkar-hukukilik-meşruiyet-ittifak arayışından asla bu kadar kopmayacağını görüyor.
Aradaki fark, fevri bir liderle bir manyak arasındaki farktır.
Bence dünyanın önde gelen politika kurucuları böyle bir manyaklığın dünyanın başına açacağı sonu belirsiz maceraları göze alamaz. Böyle bir tabloyu tolere edemez. Ne yapacağı kestirilemeyen, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir intihar bombacısı gibi davranan ülkeyle birlikte yaşamayı göze alamaz.
Buna Obama'nın Amerikası da dahil...
İsrail'i bugün bulunduğu delice saldırganlık noktasına getiren baş faktörün yıllar yılı dünyanın en büyük süper gücünü arkasında hissetmesi olduğunu biliyoruz. Ama artık bu güç de "şımarttığı" ve kontrol edemediği bu tehlikeli yaratığı daha fazla sırtında taşıyamayacağını hissedecektir. ABD kamuoyu, ülkenin bütün dış politikasının haydut bir ülkenin çıkarlarına bağımlı hale gelmesi karşısında homurtusunu yükseltecektir. İnsanlar ABD'nin bu kamburu sırtında daha ne kadar taşıyacağını sormaya başlayacaktır. İsrail'e destek yüzünden oluşan "çirkin Amerikalı" imajına daha fazla tahammül edemeyecektir. Amerikan kamuoyunda Gazze katliamı ile başlayan sorgulama süreci hızlanacaktır.
Başbakan haklı. Bu olay bir milat olacak gibi görünüyor.
Saldırgan İsrail için sonun başlangıcı...
ABD ve Avrupa için üç maymun oyununun sonu...
Filistin için yeni bir umut...
Türkiye için onurlu bir yükseliş dönemi...
Ne kadar zaman alacağını bilmiyorum. Ama tarihin seyrinin böyle olacağından neredeyse eminim.
BUGÜN
YAZIYA YORUM KAT