İnsani yardım görevlilerini hedef alacak kadar cüretkar olmak neyin göstergesi?
Ahmet Varol, Siyonist çetenin uluslararası hukukla terbiye edilmesinin mümkün olmadığını ifade ediyor.
Ahmet Varol / Yeni Akit
İnsani yardım görevlilerine saldırı
Siyonist işgal güçleri, Gazze halkına yönelik insanlık dışı “aç bırakma” politikasının etkili olması için çeşitli vahşi uygulamalara başvuruyor. Bu çerçevede, insani yardım almaya gelenlere yönelik olarak düzenlediği muhtelif saldırılarda tam anlamıyla katliamlar gerçekleştirerek, aç çocuklarının karınlarını doyurabilmek için yardım dağıtılan merkezlere koşan onlarca babayı vahşice katletti. Daha sonra işi ileri götürerek yardım dağıtan elemanlara da saldırı düzenledi.
Son olarak 1 Nisan Pazartesi gecesi Amerikan merkezli World Central Kitchen (WCK) isimli bir yardım kuruluşunun elemanlarının bulunduğu araca Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Deyru’l-Belah vilayetinin sınırları içinde işgal rejiminin savaş uçaklarından saldırı düzenlenmesi sonucu 6’sı yabancı, biri Filistinli 7 yardım görevlisi hunharca katledildi.
Söz konusu yardım görevlilerinin Kıbrıs Rum Yönetimi’ne bağlı bir limandan deniz yoluyla Gazze Şeridi’ne ulaştırılan gemideki gıda yardımlarını boşalttıktan sonra güney kesimdeki merkezlerine dönmekte oldukları sırada hedef alındıkları bildirildi.
İşgal rejiminin daha sonra özür dilemesi bu saldırıyla ilgili amaç ve planlarının üstünü kapatmaya yetmez. Saldırının rastgele değil planlı bir şekilde ve kasten gerçekleştirildiği konusunda herhangi bir şüpheye mahal yoktur. WCK yetkilileri saldırıya maruz kalan aracın, “İsrail ordusu” ile koordinasyon sağlanmasında kullanılan “yardım kurumu” amblemini taşıdığına dikkat çektiler. Yani aracın bir insani yardım ekibi tarafından kullanıldığını çok net bir şekilde ortaya koyan işaretler vardı.
Zaten işgal rejiminin aç bırakma politikasıyla ilgili daha önce başvurduğu uygulamalar ve gerçekleştirdiği saldırılar da bu tür saldırıların sistematik bir şekilde gerçekleştirildiğini gözler önüne sermektedir.
WCK elemanlarının araçlarına düzenlenen hava saldırısıyla gerçekleştirilen katliamın ardından bu kuruluş Gazze Şeridi’nde yemek dağıtma faaliyeti dahil muhtelif insani yardım çalışmalarını askıya aldığını, çünkü elemanlarının can güvenliklerinin bulunmadığını açıkladı. Benzer şekilde daha başka muhtelif insani yardım kuruluşları da işgal güçlerinin saldırılarından kaynaklanan tehdit sebebiyle çalışmalarını geçici olarak büyük ölçüde durdurdular.
Böyle bir saldırı aynı zamanda, Kıbrıs üzerinden Gazze’ye gıda yardımı ulaştırılması için açılan deniz koridorunun da tehlikeye girmesine sebep oldu ki böyle bir tehlike söz konusu koridorun güvenli bir şekilde kullanılmasına engel oluşturmaktadır.
Zaten siyonist işgal rejiminin amacı da buydu. Çünkü o, Gazze ahalisine yönelik insanlık dışı “aç bırakma” politikasının son derece etkili olması için tüm insani yardım faaliyetlerine yönelik bir korku ve tehdit oluşturmaya çalışıyor. WCK elemanlarına yönelik saldırıyla gerçekleştirilen katliamın ardından alınan kararlar ve yaşanan gelişmeler işgal rejiminin saldırıyla amaçladığını gerçekleştirdiğini ortaya koyuyor.
Peki, işgalci siyonistlerin bunu ABD ve İngiltere’den bağımsız bir şekilde gerçekleştirmiş olmaları söz konusu olabilir mi? İngiltere ve ABD yönetimlerinin göstermelik tepkileri, işgal rejiminin temsilcilerine yönelik tazir ve tepkileri gerçekte bir anlam ifade ediyor mu?
Siyonist işgal güçleri bu saldırıyı tam da ABD’nin işgal rejimine 18 milyar dolar değerinde yeni takviye silahlar ve askeri uçaklar verme kararı aldığı sırada gerçekleştirdi. Küçük büyük, kadın erkek ayırmadan bir halkı toptan düşman ilan eden ve hepsini hedefe yerleştiren, sağlık görevlilerinden insani yardım elemanlarına kadar bütün herkesi vahşice katleden bir canavara sürekli yeni silahlar ve uçaklar gönderirken onu bir saldırısından dolayı dilinin ucuyla eleştirmek ne kadar gerçekçi, samimi ve inandırıcı olabilir?
Zaten işgalci siyonistlerin bütün bu insani yardım elemanlarını hedef alan saldırıları gerçekleştirme cüreti göstermelerinde perde arkasında gerçekleştirilen görüşme ve anlaşmaların önemli rolü olacağını tahmin etmek zor değildir.
HABERE YORUM KAT