İnönü Üniversitesinde Hasan el Benna konuşuldu
İnönü Üniversitesi Bilgi ve Erdem Topluluğu iki haftada bir yaptığı Müslüman Şahsiyet dersinde Hasan el Benna'nın hayatını anlattılar.
Söze Hasan el Benna'nın çocukluğunu anlatarak başladılar: Hasan el Benna 1906 yılında Mısır’ın Mahmudiye kentinde doğdu. Babası El-Ezher mezunu Ahmet bin Abdurrahman, o dönemlerde Mahmudiye’nin yerel camilerinden birinde imamlık yapıyordu. Aynı zamanda geçimini sağlamak amacıyla saatçilikle uğraşıyordu. Hasan El Benna'nın çocukluğunda ev, cami ve saatçi arasında geçti.
Hadis ilmine büyük katkılar sağlayan babasının kendi yazdığı hadis kitapları da vardı. Babasının hadis kitapları ve verdiği dini eğitimle büyüyen Hasan el Benna, içindeki İslam adına çalışma tohumlarını küçük yaşta ailesi sayesinde atmıştı. İşte böyle ilmi bir yuvada büyüyen Benna ilim, takva ve zühd atmosferinde çok güzel yetişmiştir.
Daha küçük yaşlarda üstün bir zekaya sahip olduğu gözleniyordu.
İlk öğrenimini babasından gören Hasan, sekiz yaşında Mahmûdiye’deki klasik eğitim veren Medresetü’r-reşâdi’d-dîniyye’ye girdi.
Medresenin yöneticisi Şeyh Muhammed Zehrân’ın onun üzerinde derin izler bıraktığı anlaşılmaktadır. Nitekim bu zatın ayrılmasından sonra modern eğitim veren el-Medresetü’l-i‘dâdiyye’ye kaydoldu;
Mısır yönetiminin idâdîlermen‘i’l-muharremât gibi kuruluşlarda görev aldı. Mahmûdiye’de Cem‘iyyetü’l-Hassâfiyye el-Hayriyye ile eş-Şübbânü’l-müslimîn’in kurulmasına ön ayak oldu.
Ve söze şu şekilde devam ettiler; Yüzünün hatlarında devamlı bir elem ve hüzün görünüyordu. Kalbinde müslümanların dertlerine çareler arama aşkı vardı. Onun bu hali zaman zâman bazı kötülükleri bizzat kendi eliyle değiştirmeye götürüyordu.
Lise çağlarında arkadaşlarıyla beraber “Kötülüklere Karşı Mücadele” adında bir topluluk kurdu ve Mısır’daki bazı önemli isimlere mektuplar gönderip, onların dikkatini toplumdaki kötülüklere çekmeye çalışıyorlardı.
Liseden mezun olduğunda Mısır'daki tüm talebeler arasındaki sıralamada beşinciydi. Üniversiteyi ise."Darul Ulum"da okumuştu. Üniversiteyi birincilikle bitirmişti. Üniversiteyi bitiren Hasan el-Benna İsmailiye'deki okullardan birine tayin edilmişti, diyerek sözlerine devam ettiler.
Üniversiteyi bitirdikten sonra yaşadığı durumu şu şekilde anlatıyor; Hasan el-Benna İngilizlerin Mısır halkını ezdiğini ve onu zelil ettiğini görüyordu.
Diğer taraftan Benna batılıların İslami ortadan kaldırmak için yaptığı çalışmaları gördükçe kalbi parçalanıyordu. İşte Benna o dönemleri anlatırken söyle diyordu: "Allah bilir
nice geceleri ümmetin dertlerine çareler aramak için geçirdik. Ve ümmetin hallerini tahlil etmek, dertlerini ortadan kaldırmak için ne kadar düşündük. Bu hallerin tesirinden bazen ağlama durumuna gelirdik."
Sonrasında İhvan- Müslimin'in nasıl kurulduğuna değinmişlerdir.
Tüm bunların üzerine kendisiyle birlikte altı kişi bir araya gelerek İslami çalışmaların çekirdeğini oluşturmak için anlaştılar. Benna bu kurdugu teşkilatına yeni bir isim almaması için "Biz Müslüman Kardeşleriz" dedi ve cemiyetin adı "İhvan-ı Müslimin" oldu. Benna ilk davetine İsmailiye'de başlamıştı. Sözlerine cemiyetle devam ettiler.
"Müslüman Kardeşler Cemiyeti" Arap Dünyası'nın en eski, en etkili ve en büyük İslami Hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür.
Mısırda 1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el- Benna tarafından pan-islamist, şeriatçı, dini, siyasi amaçlarda çalışan toplumsal hareket olarak kurulmuştur. Günümüzde aynı adla Ürdün de yasal durumdadır. Onun dışında Cezayir de ve bazı ülkelerdeki farklı isimlerdeki kollar iktidara kadar yükselmişlerdir.
Hasan el l- Benna'nın hakkında halefi Hasan el- Hudaybi: "Vallahi Hasan el - Benna gibi şaşılacak düzeyde fedakâr, örgütlerinde samimi, asil bir terbiye sahibi, yüce gönüllü, ıslah konusunda derin iz ve eserler bırakan başka birini daha görmüş değilim." dedi.
Daha sonra topluluk el-Benna'nın örnek davranışlarına yer verdiler.
1) Namaz cemaatle dikkat etmiştir.
2)Farklı giymiştir.
3)İyiliği emredip kötülükten sakındırmıştır.
Söze Hasan el-Benna'nın vasiyetiyle devam ettiler:
- Unutmayın ve dikkatli olun! Toplumun İslam konusundaki bilgisizliği yolunuzdaki en büyük engel olacaktır.
- İnancınız ve iddialarınızdan dolayı sınanacaksınız.
Söze Benna'nın şehadetiyle devam ettiler. Hasan el- Benna ölürse bu iş biter sanıyorlardı. 1948 yılında dönemin Firavunu bir bahane ile Hasan el- Benna hariç bütün İhvan üyelerini tutuklattırır. Amacı el Benna'yı tek bırakıp onu öldürmektir. 12 Şubat 1949 yılında hedefine ulaşır.
Hasan el-Benna İhvan-ı Müslimin Teşkilatının binasının önünde Kahire Meydan'ında 7 kurşun ile suikasta uğrar. Hastaneye kaldırılan el Benna Kralın emri üzerine hiçbir sağlık görevlisi müdahale etmez. 3 saat boyunca müdahale edilmediğinden kan kaybından ötürü şehit olur.
Hasan el Benna ardında bir okul bıraktı. O okulda nice Bennalar yetişti. Hasan el Benna'nın İslâmî ve ilmî mücadelesiyle, davetteki gayretiyle hepimize örnek olmuştur diyerek; El Benna'dan tavsiyeler ile sözlerine devam ettiler.
* "Kur'an okumayı,onu dinlemeyi ve manalarını düşünmeyi güzelce yap. Kur'an'ı bir aydan fazla ve üç günden az olmayacak bir sürede hatmetmeye çalış."
* "Adaletli ve bütün durumlarda doğru hükümlü ol. Kızgınlık sana iyilileri unuturmasın, rıza da kötülüklere gözünü kapamaya vesile olmasın. Düşmanlık seni iyilikleri unutturmaya sevk etmesin. Nefsinin ya da insanlardan en yakınında olanın aleyhinde de olsa acı da olsa hakkı söyle."
*Zamanını değerlendir. Çünkü vakit hayattır. Boşa vakit geçirme. Şüpheli şeylerden kaçın ki harama düşmeyesin." diyerek sözlerine son verdiler.
HABER: GÜLCAN CANPOLAT/ ŞİLAN SARIKAYA
HABERE YORUM KAT