İngiltere’deki Yokoluş İsyanları Üzerine…
Yokoluş isyanlarının çevreci duyarlılıklarının naif sayılabilecek özellikleri olmakla beraber, insani kıyımları ve aşikar zulümler gibi can yakıcı konuları ıskaladıkları eleştirisi yöneltilebilir.
Eyüp Sabri Togan, İngiltere’de devam eden çevreci eylemleri değerlendirdi:
15 Nisan’da başlayan ve 29 Nisan’a kadar sürecek Yokoluş İsyanı eylemleri, İngiltere’de birinci haftasını doldurdu. Dünyanın başka ülkelerinde de eşzamanlı düzenlenen eylemlerde, Paskalya tatilini fırsat bilen göstericiler, Londra’da şehrin en işlek merkezleri olan Oxford Caddesi, Parlamento Meydanı, Marble Arch, Waterloo Köprüsü ve Piccaddily Circus’u trafiğe kapamalarının ardından pazar akşamı polis tarafından kapattıkları noktalardan zorla çıkarıldılar. Gösteriler, National History Museum (Ulusal Doğa Tarihi Müzesi) gibi kapalı mekanlarda (toplu ölüm numarası gibi) eylemlerle sürüyor.
Eylemlerin, 1 Mayıs’a dek uzaması halinde daha yoğun gösteri ve başkaldırı eylemlerine şüphesiz evrilebilirdi. Hareketin düşünce mimarlarının hareketi işçi sınıfı temelli eylemlerden ayırarak daha kapsamlı ve steril tutmak istedikleri anlaşılıyor. Yokoluş İsyanları, iklim felaketi üzerinden siyasetçilere ve hükümetlere acil hareket çağrısında bulunuyor ve karbon salınımını önleyici tedbirleri 2025 yılına kadar alacak radikal tedbirler talep ediyor. Bunu gerçekleştirmek için de Vatandaşlar Meclisi denilen denetçi bir oluşumla yönetime doğrudan katılmak istiyorlar. Muhalefetteki İşçi Partisi milletvekili Stelle Creasy, Çevre Bakanı Michael Gove’a eylemciler adına bir mektupla çağrıda bulunarak, Vatandaşlar Meclisinin kurulmasına geçit vermesini istedi.