1. YAZARLAR

  2. Özlem Albayrak

  3. İnanç bahane, sekülerleşme şahane
Özlem Albayrak

Özlem Albayrak

Yazarın Tüm Yazıları >

İnanç bahane, sekülerleşme şahane

13 Aralık 2008 Cumartesi 03:33A+A-

Star yazarı Mustafa Akyol, "Kapitalizm Müslümanlığı Bozar mı" başlıklı makalesinde (10.12.2008) biri Doğu'ya biri Batı'ya hakim o iki değeri ele almış ve İslam'ın kapitalizmle kan uyuşmazlığı göstereceği tezinin bir solcu ezberi olduğunu söyledikten sonra, neredeyse lafı "barışın, siz kardeşsiniz"e getirmiş..

Akyol, özgürlüğü yasakların devamına endekslemiş bunca isim arasında içimizi ağartan, ilginç tecessüs sahalarıyla dönüp dönüp bina okuyan bunca adam arasında yazılarıyla ışıltı ve umut verebilen bir kalem. Ve doğrudur, Ilımlı İslam söylemlerinin ve bu söylemlere mahal verecek uygulamaların gırla gittiği; hem siyasi (CHP'nin çarşaf açılımı), hem manevi alanda (kapitalist Müslümanlar) şaşırtıcı kontrastların bininin bir para ettiği bir ortamda, değerler skalasının başına oynayan ve kimi zaman kesişim kümeleri oluşturan bu iki sistem, hem sosyolojik okumalar açısından mümbit bir alan sunuyor, hem de biri ötekiyle uzlaşabilir görüntüsü veriyor. Akyol'un kapitalizmin açgözlülük, acımasızlık, sömürü ve paraya tapma gibi şeylerle özdeş olmadığını söyledikten sonra İslam'ın zekat müessesesini de hesaba katarak kapitalizmin Müslümanlara uygun olabileceğini ifade ettiği tez de, kendi içinde tutarlı ve hakça bir dünya görüşü gibi görünüyor… Ama sadece görünüyor.

Çünkü ne zekat müessesinin altında "önce aranızda eşitsizlik yaratın, sonra da bu eşitsizliği toparlamaya çalışın" türü Tanrısal bir bilinçaltı var, ne de kapitalist sistemin tek etki arenası ekonomi.

Ancak ahiret hayatına yönelik yatırımlarla ilgilenen Katolik Kilisesi'nin asketizm (çilecilik) anlayışına karşın, dünya hayatına yönelik bir asketizmden yani sürekli çalışmak ve sürekli biriktirmekten sözeden bir Protestan anlayışından ivme alan kapitalizm, bu ivmeyi aldığı gibi bırakmadı çünkü. Protestanlığın "hali vakti yerinde olanlar Allah'ın sevdiği kullarıdır.." ilkesiyle başladı ama motoru sekülarizmde durdurdu. Sermayeyi Allah'ı da ortak ederek meşru kıldı ve gerisini özgür kıldı…

Elbette İslam'da da çalışmak övülür ve "zenginliğin sınırı şu miktar kazançta son bulur" diye bir uyarı notu da, ne ayetlerde ne hadisi şeriflerde görüldü değil. Gelgelelim zenginliğin Tanrısal bir itkiyle teşvik edilmesi bir yana, İslam'da cennetin çoğunluğunun yoksullardan oluştuğuna ve çok malın hesabını vermenin o mal ölçüsünde çetin olacağına dair bir yönelimin de mevcut olmadığını söyleyemeyiz herhalde. Hakeza, bireycilik ve bireysellik olgularına İslam'ın iyi gözle baktığına hangi delil ya da icmayla hükmedebiliriz ya da var mı elimizde bu hükme varacak bir karinemiz?

Sorarım; kapitalizmin dünyanın başına bela ettiği adamların içine dahil olduğu WASP (White Anglosakson-Protestan) denir şey; üstünlüğü takvada arayan ve sınıflı olmayı camii safından başlayarak gündelik hayatın pek çok icrasına kadar dek genişleyen bir davranışlar manzumesi ekseninde yasaklayan bir dinin neresine nasıl monte edilebilir ki?

Bir kapitalist elbette ahlaklı ve erdemli bir insan olabilir. Ama sorunun hası kapitalizmin ontolojisinin erdemli ve ahlaklı bir insan türü yaratmaya elverişli olup olmamasıdır…

Akyol'un yazısında referans verdiği Weber'in de; kanımca Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu'nda başka şeyler söylemesine rağmen, asıl anlattığı şuydu zaten: Endüstri devrimi ve sömürgeleşmeyle bendini aşmaya başlayan kapitalizm, artık taleplerine ayak uyduramayan Katolik inancının yerine, çalışma ve zenginliği ibadet addeden bir öğretiye ihtiyaç duydu ve bu zorlanma, ihtiyaç hali Luther gibi din adamlarına, kalvinist papazlarına, Protestanlık ve Anglikanizm gibi mezheplerin doğumuna sebebiyet verdi.

Bugün kapitalist Protestan ülkelerin aynı zamanda seküler olmaları da bir bakıma bunu kanıtlıyor. Weber de zaten; toplumları otoritenin meşrulaştırılma biçimine göre sınıflamış ve ancak akılcı-yasal otoritenin meşrulaştırıldığı toplumları modern ve gelişmiş toplumlar olarak kodlamıştır. Gelenekçi toplumlar O'na göre geri kalmıştır.

O halde nedir? Sekülarizm kapitalist, modern, ilerici toplumun olmazsa olmazıdır. Oysa o toplumu oluşturacak bireylere motivasyon sebebi ve manevi tatmin lazımdır. Adres Tanrı'dır.

İşte tam da bu nedenle kapitalizm, Tanrı katında daha değerli olabilmek için bireyi zenginliğe teşvik ederken; referans aldığı o Tanrı'yı da, Tanrı'nın kurallarını da, öngördüğü yaşam tarzını da değer biçilebilecek bir "emtia"ya dönüştürür. Dolayısıyla İslam'ın Protestanlaştırılması projesi, bütün unsurlarıyla kapitalizmin nüfuzu sonucunda kimsenin kaybetmediği bir senteze değil, kapitalizmin meşrulaştırılmasına yarayan bir yapılanmaya işaret eder. Çünkü kapitalizm; insanın tatmin edilmesi gereken manevi yanını, tipik pragmatik anlayışla "giderilmesi gereken bir ihtiyaç" olarak görür.

Bu İslam ülkelerinde İslam; İngiltere ve ABD'de Protestanlık, İtalya'da Katolik inancıdır. Bana kalırsa böylesi bir din algısı dinlere; en az dinlerle bir türlü barışamayan sol kadar uzaktır.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT