İmralı’ya Silvan raporu
Silvan’da 13 askerin öldüğü olayla ilgili olarak askerî ve sivil otoritenin başlattığı inceleme sonuçlandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı raporda askerin dört ihmali saptandı ve konu yargıya intikal etti.
Kamuoyunda şok etkisi yaratan bu olayın İmralı’da barış görüşmeleri yapan Öcalan’a bir darbe niteliğinde olup olmadığı Kürt tarafında da sorgulanmaya başlandı. Basında örgütün, İmralı’ya bu olayla birlikte başkaldırdığı haberleri yer alınca Kandil, saldırıya katılan militanların ifadelerine dayanarak İmralı için bir rapor hazırladı.
Bu rapora göre olay şöyle meydana geldi:
Genelkurmay Başkanlığı’nın inceleme raporunda da yer aldığı gibi askere pusu atılmadı.
Diyarbakır’da 10 temmuzdan itibaren artan operasyonlar, 14 temmuz günü çatışmaya dönüştü.
Olay günü PKK’lı bir grup, üç ayrı askerî birliğin arasında kaldı.
Çıkış noktalarının kapandığını gören PKK’lı grup, dört kişilik bir timle askerî birimin en zayıf olduğu noktasına saldırdı.
Örgütün “aktif savunma” adı verdiği bu saldırıyı grubun komutanı “inisiyatif” alarak gerçekleştirdi. Askerî birime saldıran dört militandan ikisi ölürken, PKK’lı grup çatışma bölgesinden hızla kaçtı.
Raporda, bölgede askerî operasyonların başlamasına neden olan Lice-Bingöl karayolunda ikisi asker biri sağlık teknisyeni olmak üzere üç kişinin kaçırılması konusuna da yer verildi. Örgüt kaçırılan bu üç kişiyi bölgedeki PKK’lı gruplar hakkında istihbarat faaliyetinde bulunmakla suçladı.
Kuşkusuz bu bilgilerin ne kadarının gerçek ne kadarının da yanıltma amaçlı olduğunu bilmek zor.
Zira PKK’nın o bölgedeki askerî birlikleri ısrarla araziye çekme çabası içinde olduğunu gösteren girişimleri bulunuyor.
PKK, 9 temmuzdaki yol kesip asker kaçırma olayının ardından 12 temmuzda da Hazro Jandarma Komutanlığı’na roketatarlı saldırı düzenlemişti.
Silvan’da 13 askerin yaşamını yitirdiği saldırıdan saatler önce de PKK telsizinden operasyondaki askerlere “saldırın” emrinin verildiği tesbit edilmiş durumda.
Bu açıdan Silvan olayının henüz bütün yönleriyle aydınlandığını düşünmüyorum. PKK bu bilgilerle, örgütün artık kendisini dinlemediği kuşkusuna kapılan Öcalan’ı yatıştırmak istiyor olabilir.
PKK liderinin 24 Mayıs 1993’te Bingöl’de PKK tarafından katledilen 33 er olayında da yanıltıldığını hatırlatalım.
PKK meselesinde çözüme en fazla yaklaşıldığı bir anda Bingöl’de silahsız 33 er katledilmişti. İzinden dönen bu erler birliklerine katılmak için yola çıkmışlardı.
Aynı gün Demirel başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun siyasi af çıkarması gündemdeydi.
Ama tam da o gün PKK, yol keserek 33 eri öldürmüştü. Öcalan’a verilen bilgi ise şöyleydi: “Onlar özel eğitimli birlik, baskına geliyorlardı.”
Öcalan bu olayı daha sonra İmralı’da “Ben yanlış bilgilendirildim, Şemdin de kullanıldı” şeklinde itiraf etti.
PKK liderleri Silvan olayının 33 silahsız erin öldürüldüğü olaya benzetilmesinden pek hoşlanmıyorlar; ama Silvan’ın, Bingöl’deki 33 er olayından sonuçları itibarıyla aşağı kalır yanı yok. Bakın süreç nereye geldi; Başbakan “Silvan bir kırılma noktası oldu” diyerek Kürt meselesinde masaya yeni bir “terörle mücadele konsepti” koydu. İmralı’yla görüşmeler yeniden gözden geçiriliyor; hükümet, örgütün devletle görüşme ve müzakere etme yetkisi verdiği Öcalan’ın hâlâ bir “lider” olup olmadığı üzerinde kafa yormaya başladı.
Silvan olayı öyle sanıldığı gibi İmralı’da Öcalan’ın elini güçlendirmedi. Bana kalırsa bu, Kandil’deki sertlik yanlılarının tipik bir yanıltma biçimi. Örgüt yapısını bu propagandayla kontrol etmeye çalışıyorlar. Silvan olayıyla birlikte öyle bir noktaya gelindi ki devlet artık karşısında barış yapacak ciddiyette, siyasi olgunlukta kişi veya bir örgüt olup olmadığını sorgulamaya başladı. PKK ve Kürt siyasetçiler devletin de bir kişiliğinin ve onurunun olduğunu unutuyorlar; devlet bir yandan onlarca askerini kaybedecek diğer yandan da “çaresiz” masaya gelecek...
Dağı anladık, onlar uzun yıllardır dünyaya kapalı yaşadılar, görme ve anlama güçlüğü çekebilirler; peki ya BDP’li siyasetçiler? En azından onlar Silvan’ın barışa vurduğu darbeyi görmeli ve bunu telafi etmek için artık bir şeyler yapmalılar. Yoksa barış bu topraklara nasıl gelir?
TARAF
YAZIYA YORUM KAT