İmkanlarını seferber edecek Müslümanlara ihtiyaç var!
Taha Kılınç, zengin Müslümanların ilim tahsil edenler başta olmak üzere ihtiyaç sahiplerine imkanlarını seferber etmeleri gerektiğini ifade ediyor.
Taha Kılınç / Yeni Şafak
Zenginlere bir çağrı
Yardımlaşma ve infak duygularının yoğunlaştığı Ramazan ayının içindeyken, hali-vakti yerinde Müslümanlara bir çağrıda bulunmak istiyorum. Ey Müslüman zenginler, önce ufkunuzu, sonra da keselerinizin ağzını açın. Çevrenizdeki istikbal vaat eden ve potansiyeli olan Müslüman gençleri tespit edin, onları yeteneklerine göre tasnife tabi tutun, gerekirse bu iş için profesyonel desteğe başvurun. Ve şu üç şeyi mutlaka yapın:
Seyahat bursu verin
Gençlerin uçak biletlerini alın, ceplerine harçlıklarını koyun, onları İslâm coğrafyasının dört bir yanına gönderin. Buhara’yı, Semerkand’ı, İsfahan’ı, Şiraz’ı, Tebriz’i, Bağdat’ı, Kudüs’ü, Kahire’yi, Saraybosna’yı, Üsküp’ü, Gırnata’yı, Kurtuba’yı, Marakeş’i görüp yaşasınlar. Ellerinde birer rapor ve seyahatnameyle dönmeleri şartıyla, Müslüman gençlerin coğrafyamızı ve dünyayı keşfetmelerine yardımcı olun. Dünya çok hızlı değişiyor. Kıytırık burslar karşılığında, vakıf ve derneklerin bodrum katlarındaki konferans salonlarında çocukları haftalık sohbetlere katılmaya mecbur tutma devri artık geçti. Bu yöntem mazide kaldı, sökmüyor ve tutmuyor.
Ülkemiz ve İslâm coğrafyası, yabancı seyyahlarla ve araştırmacılarla dolu. Karar alıcılar nasıl çalışıyor biliyor musunuz: Ufku açık ve kabiliyetli kişileri seçiyorlar, her türlü masraflarını karşılıyorlar ve Müslümanlar hakkındaki her detayı derinlemesine inceletiyorlar. Sonra yazılan o raporlar, tezler, kitaplar ve fikrî altyapı, bütün uluslararası platformlarda karşımıza birer mermi ve kurşun olarak çıkıyor.
Kitap bursu verin
Verdiğiniz bursların yanına, cömert kitap bursları da ilave edin. Bugün bir öğrenci, aldığı bursun içinden kitap için asla müstakil bir kalem ayıramaz. Dolayısıyla, çerçevesi dikkatle ve özenle çizilmiş kitap burslarına ihtiyaç var. Sadece kitap almaları şartıyla, gençlere geniş ödenekler ayırın. İstidatlı ve ilgili olanları yurtdışındaki kitap fuarlarına, büyük kütüphanelere ve araştırma merkezlerine gönderin.
Yakın tarihimizin mümtaz şahsiyetlerinden merhum Fethi Gemuhluoğlu (1923-1977), bu konuda çok çarpıcı bir örnektir. Gemuhluoğlu, Türkpetrol Vakfı’nın genel sekreterliğini deruhte ederken, ışık gördüğü gençlere normal bursların yanında ilave kitap bursları da verirmiş. Şu anda birçoğu yüksek mevkilerde görev yapan sayısız bürokrat, akademisyen, siyasetçi ve kültür adamı, şahsî kütüphanelerinin temelini Gemuhluoğlu vesilesiyle atmıştır.
Dil bursu verin
Yetişmeye müsait Müslüman gençleri hem yurtiçinde hem de yurtdışında lisan öğrenimi için destekleyin. Yabancı dillerde üretilen eserlerin dilimize tercümesi, yurtdışındaki çeşitli “harp” meydanlarında Müslümanların en güzel şekilde temsili, yurtiçinde daha nitelikli eserlerin üretilmesi ve daha birçok sebeple, dil öğrenimini finanse edin, yaygınlaştırın, kolaylaştırın. Camilere ek minareler dikme yarışı, halıların yenilenmesi veya şadırvanların modernizasyonundan kafalarımızı biraz kaldırıp, daha nitelikli ve nokta atışı düşünebilmemiz gerekiyor.
Seyahat, bilgi ve lisan... Coğrafyayı tanımak, zihinleri şekillendirmek ve üretileni pazarlamak... Bu üç sahada, himmet ehli, kendi cemaatine / cemiyetine adam toplamaktan çok ümmete nefer yetiştirmeye odaklı ve açık ufuklu Müslüman zenginlerin desteğine ihtiyaç var. Hem de acilen. Hiç vakit geçirmeden.
“Ama eğitilecek gençleri nasıl bulacağız?” diyorsanız, inanın en kolayı o.
***
“Abi, Gazze bu haldeyken…” diye başlayan bazı cümleleri duyar gibiyim. Kesinlikle Gazze’den bağımsız bir şey söylemiyorum. Yukarıda sıraladığım detaylar da tamamen Gazze dosyasına dâhil:
Yaşadığımız bütün krizlerin arka planında, yetişmiş insan açığı var. Şikâyet ettiğimiz ve değişmesini istediğimiz her problem, nihayetinde insan dokusundaki zayıflığa gelip dayanıyor. Etrafınıza bakın, çürümenin temelinde yine insan unsurundaki bozulmayı göreceksiniz. Kötü giden ne varsa, kalitesiz insan malzemesinden kaynaklanıyor.
İnsan dediğimiz şey, öyle ha deyince yetişmiyor. İnsan yetiştirme işi uzun vadeli emek istiyor, stratejik planlama istiyor, neticeye ulaşacak somut ve sürdürülebilir projeler istiyor. Her aşamada süreci kontrol edecek yetkin bir denetim mekanizması istiyor.
İçine sıkıştığımız karanlık tünelden başka bir çıkış yolu da görünmüyor.
HABERE YORUM KAT