“İman ve hayatın irtibatı”
Bartın Özgür-Derin bu ay konuğu Haksöz Dergisi yazarı ve Özgür Der başkanı Rıdvan Kaya idi.
“İman ve Hayat İrtibatı” konulu seminer sunumunda Rıdvan Kaya kısaca şunları ifade etti:
“Rabbimiz Mülk Suresi ilk ayetlerde, “Allah, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır” hükmüyle hayatımıza bir amaç koymuştur. Yoğun hayat temposu, özlemler, talepler, dertler içinde hayatın asli manasını, yeryüzünde imtihan olunduğumuzu zihnimizde her daim diri olarak tutmalıyız.
Önceliklerimiz İslam’a göre olmalıdır.
İyi Müslüman olmak birinci önceliğimizdir. İman istikamet tayin eder. İman, dünyaya meyil etmemeyi, her zaman Rabbimize hamd etmeyi ve sabretmeyi öğretir.
İnsan unutmaya meyillidir; acelecidir, kişinin rabbiyle irtibatı zayıflarsa kişi savrulur rüzgarlara kapılır.
Rabbimizin dini ile bağlarımız sıkı olmalıdır. Maide Suresi 35. ayette “Ey iman edenler! Allah’tan korkup sakının, O’na sizi yaklaştıracak vesileler arayın, O’nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz” buyruluyor. Tüm bunların karşılığı; iman ve Salih amel irtibatını İslam zemininde kurmaktan geçiyor
Zaaflarımıza mazeret aramamalıyız. Sayısız nimete rağmen basit nedenlerle dinimizin şiarlarını dünyalık heva ve heveslerle değiştirmemeliyiz. Başkalarını eleştiren ama kendini hesaba çekmeyenlerden olmamalıyız. Zorluklar karşısında daha direngen olan niceleri hayatı kolaylıklara dönüştüğünde duygularının ve hevalarının esiri haline geliveriyorlar. İşte, dünyalıklar karşısında imtihanı kaybetmemeliyiz.
Salih amellerimizi çoğaltmak hedefini elverişli ortamlara erteleyemeyiz. Hayırlarda yarışmak hayatımızın her zaman temel şiarı olmalıdır. Hayatımızı ne yönlendiriyor, neler şekillendiriyor?
Uğraşlarımız bizi Rabbimize mi yakınlaştırıyor yoksa uzaklaştırıyor mu? Bunların cevabını İslami ilkelerimize göre; şartlar ne olursa olsun İslam temeli üzerinde vermeliyiz. Hayat dönemeçlerinde savrulmamak için ilkelerimize sımsıkı sarılmalıyız. İş, evlilik artan sorumluluklar bizleri İslam mecrasından uzaklaştırmamalıdır.
Zorlukları abartan sıkıntıları gözünde büyüten değil imtihanımızın gereği olarak tüm bunları Rabbimizin izniyle aşacak bir irade ve gayret içinde olmalıyız.
İslami mücadelemizde dünden bugüne ortaya konan pek çok hayırlı çabayı samimi niyeti görmezden gelerek birtakım eksiklikler esneklikler ve gevşeklikler üzerinden toptancı bir yaklaşımda silip atmamalıyız.
Eleştirirken ve uyarırken dengeli davranmalıyız, kendimizi ve kardeşlerimizi atalete değil harekete sevk edecek hayırlı tavırlar sergilemeliyiz. Küçücük bir hayır dahi olsa biz onu tercih etmeliyiz.
Sahih bilgi temini ve salih ameller için önceliklerimize önem vermeliyiz.
Dini doğru anlamak yolunda, aklın yerini doğru tespit etmeliyiz. Allah’ın ayetlerine saygısızca kibirle yaklaşanlardan olmamalıyız.
Sahih bir usulümüz olmalıdır. Kur’an’ı doğru anlamak için Resule ittibayı benimsemeliyiz. Din soyut nasihatlar üzerinden gerçekleşmiyor. Rabbimiz Enfal Suresi 2 ayette müminlerden bahsederken “Allah anıldığında onların kalpleri ürperir, okunan ayetler onların imanlarını artırır” buyuruyor. İmanımız her zaman artan durumda olmalıdır.
Hucurat Suresi 2. ayette Rabbimiz “seslerinizi peygamberin sesinden daha fazla çıkarmayın, birbirinize bağırdığınız gibi ona bağırmayın” buyuruyor. Biz her zaman nasihat ve sözlerimizde ve yaklaşımlarımızda ve tartışmalarımızda Allah’ın Resulünün tutumlarını, hikmetlerini kavrayarak ve onu hayatımıza rol model edinerek kendimize ana ilkeler edinmeli, amellerimizi buna göre düzenlemeliyiz.
Yapmadığını söyleyenlerden değil misakımız gereği emrolunduğumuz dosdoğru Rabbimizin emirleri ile amellerimizi ve tasavvurlarımızı İnşa etmeliyiz
Mazlumları yanında onlarla dayanışma, zalimlere karşı cephe almak temel prensibimiz olmalıdır.
Duyurularımız, düşünce eylem ve özlemlerimiz ancak Rabbimizin muttakiler için va’di olan cennet hedefine yönelmeli bu hedefe götürecek bir tutarlığı, samimiyeti ve cehdi yansıtmalıyız. Dünyevi talep ve arzular bizi hedefimizden al koymamalıdır. Yüce Rabbimiz ayaklarımızı dini üzere sabit kılsın, türlü türlü ifsat ve tuğyan rüzgarları karşısında bizleri iman bilinciyle, İslami kimliği ile ayakta kalanlardan eylesin”
Seminer sonrasında bazı değerlendirmeler ve sorulan sorulara dair açıklamaların ardından program sona erdi.
HABERE YORUM KAT