İmam Hatip Okulları ve Kürtler
Kürtlerin devlet eliyle/zoruyla asimile edilme sürecine bir de İmam Hatip Okulları ile -hukuki düzenleme dışında- fiilen bazı hakları tanıyan iktidarlar sayesinde doğal asimilasyonun eklendiğini iddia eden bir yazar şunları söylüyor:
"Kürtlerin Cumhuriyet eğitiminin kıskacına girmesi, esas olarak 1951'de imam hatip okullarının açılmasıyla başlar. Türkiye'de 1950'lere kadar sadece yöresel bazı kurslarda imam hatipler yetiştirilirken, Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle devlet okullarında da imam hatipler yetiştirilmeye başlandı. Kürtler bu okulların açılmasına kadar eğitimlerini Kürt medreselerinde sürdürüyorlardı. Ancak ilk açılan imam hatip okulları Kürtlerin de ilgisini çekti. Kürtlerin önemli bir kısmı medreselerin yasal olmayışını kendilerince gerekçe kabul ederek hem devletle karşı karşıya gelmemek, hem de çocuklarının dini eğitim göreceği, dolayısıyla 'Türkçü eğitim müfredatının uzağında kalacağı' inancıyla, çocuklarını imam hatiplere yönlendirdi. Bu yıllar aynı zamanda imam hatip dışındaki diğer okullara da Kürtlerin kitlesel ilgisinin, bir diğer anlatımla Kürtlerin Türk eğitim sistemi ile tanışıklığının giderek başladığı yıllar oldu."
Yazar İmam Hatip Okullarının etkisine Kürt kültürü ve kimliği bakımından yaklaşıyor. Türkiye'de yaşayan birçok dindar Müslüman da yaklaşık olarak aynı mantığı, hatta aynı cümleleri, "Kürt" kelimesi yerine "din, dindarlık" kelimesini koyarak kullanabilir. Bu ülkede Cumhuriyet'in tek partili dönemi boyunca dine ve din merkezli kültüre karşı -bu kültür ve medeniyeti Batı'ya ait olanla değiştirmek üzere- sıkı politikalar uygulandı. Kendi dinini, dindarlığını, din merkezli kültür ve medeniyetini korumak isteyenler, İmam Hatip Okulları açılınca buraları birer kurtuluş adaları gibi görerek akın ettiler.
Şimdi İmam Hatip Okullarından şikayet edenler, memnun olmayanlar arasına bu yazar ve onun gibi düşünenler de katılmış oluyorlar. Daha önce Batıcılar, modernistler, laikçiler, din karşıtları... şikayet ediyorlardı, şimdi bunlara bir yenisi daha eklenmiş oldu.
İmam Hatip Okullarını açılışından bugüne en iyi bilen ve takip edenlerden biri olarak söyleyeyim:
Bu okullarda alınan eğitim ve bilgi, mezunlarını ırkçılıktan, etnik milliyetçilikten ümmetçiliğe (İslam milliyetçiliğine, milletim İslam demeye) yönlendiriyor. İslam, ümmete dahil olan kavimlerin, ırkların, alt kültürlerin silinmesini, yok edilmesini istemiyor. Yalnızca İslam'a aykırı olan "eski kültür ve medeniyet unsurlarını" temizlemeyi hedefliyor.
Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut, Fransız, Arap... kim olursa olsun, etnik aidiyetini dinin önüne geçirmediği sürece ona dinden ve İmam Hatip Okullarından bir zarar gelmez.
"Ayrıca İmam Hatip Okulları olmasaydı Kürtler çocuklarını devletin okullarına gönüllü olarak göndermezlerdi" şeklindeki tespit çok naif, hayalci olmanın yanında dünyaya hakim değişimi (küreselleşme belasını) hesaba katmamaya dayanıyor.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT