İlker Başbuğ, ilkeli olmalı!
İnternet Andıcı davası kapsamında (sonradan Ergenekon ile birleşti) tutuklanan İlker Başbuğ, Başbakan’ın kendisi ile ilgili olumlu görüşlerini teşekkürle karşılamış.
Hani, Başbakan açıkladı ya: “İlker Başbuğ’un ve diğer muvazzaf generallerin tutuklu yargılanmaları yanlış” diye..
Başbuğ da bu açıklamaya teşekkür ediyor.
Sadece teşekkür değil, bir adım daha ileri gitmiş ve “Kendisinden de farklı bir şekilde davranması beklenilemezdi” demiş, Başbuğ paşa.
Dahası da var..
Başbuğ, Başbakan’ın bu nazik açıklamasının, bir adım daha ileride neticeler vermesi için şu ifadeleri kullanmış: “Kamuoyu ve medyanın büyük bölümünün de ilk günlerden beri aynı kanaatte olduğu da bilinmektedir. Şimdi bu durumda Sayın Başbakan’ın bu değerlendirmeleri ve geçtiğimiz hafta içinde tanık olarak mahkemeye gelen Genelkurmay eski Başkanı Sayın Hilmi Özkök’ün ifadeleri ışığında iddianameyi hazırlayan iddia makamı ile iddianameyi kabul eden mahkemenin nasıl bir tavır içine girecekleri ve ne yapacakları merakla beklenmektedir.”
Yani demek istiyor ki İlker Başbuğ, “Ülkenin başbakanı bu yönde kanaat açıkladı ise, artık savcı ve hakimler de, gereğini yapsınlar. Beni tahliye etsinler!”
Benden hatırlatması sayın Başbuğ’a.
Savcı ve hakimler, kısa aşamada hiçbir şey yapmazlar..
Niye mi?
Başbakan’ı dinlemezler de onun için.
Hatırlayın, sizin de dahil olduğunuz 312 general, Vakit gazetesine bir dava açmıştı. Kıytırık bir gerekçe ile..
Hiçbir makuliyeti yok.. Hiçbir haklılığı yok.
Başbakan o dava için de, kanaatini açıklamıştı.
Ama hakim ne yaptı?
“Davanın kabulüne” dedi.
Siz de, Başbakan’a rağmen, alkışladınız o kararı.
Sonrasında Yargıtay usulden bozdu..
Yerel hakim, yine aynı kararı tekraren verdi.
Başbakan’ın aksi yöndeki açıklamalarına rağmen.
Siz de pek sevindiniz, Başbakan’ın kanaati hilafına, bir davayı kazandığınıza.
O karar yeniden usul sebebi ile bozuldu.
Şimdi yeniden aynı hakim, yeni bir karar verecek.
Ama sizler bu aşamalarda, hiç özeleştiri yapmadınız.
O tarihte, “Bir baskı oluşturularak, vekaletler toplandı. Öyle veya böyle.. Artık bu davanın bir gereği kalmamıştır” demediniz.
Israrla, takip ettiriyorsunuz davanızı..
Başbakan’a rağmen..
“Basına trilyonluk susturma davası” eleştirilerine rağmen..
O davayı ısrarla sürdürüyorsunuz ama..
Kendinizin davalı olduğunuz dosyaya sıra gelince, Başbakan’ın açıklamalarını gerekçe kılarak, beklenti içine giriyorsunuz.
İlkeli olun, İlker paşa..
Başbakan’ın kanaatlerine önem veriyorsanız, sizin lehinize olana da, aleyhinize olana da önem verin.
Hilmi Özkök konusunda da istismarcı bir yaklaşım sergiliyor, Başbuğ paşa..
Evet; Hilmi Özkök paşa, Başbuğ’un şahsı için olumlu ifadeler kullandı ama..
Vakit gazetesine açılan dava ekseninde, Özkök paşa da hatırlatma yapmıştı: “Gereksiz bir dava. Ben katılmıyorum.Sizin de katılmanızı istemem.”
Dinledi mi Başbuğ?
Dinlemedi.
Gitti, davayı açan ekibin içine katıldı.
Şimdi, o ekibin değil de, Hilmi Özkök’ün referansından kendisine ışık arıyor..
Yine ilkeli olmuyor, İlker paşa..
“Bugün gelinen nokta itibariyle” bile demiyor. Davayı sürdürüyor..
Hilmi Paşa’ya rağmen.. Başbakan’a rağmen..
Bakalım, yargıdaki yankılanması nasıl olacak?
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT