İktidarın ‘Yeni Atatürkçü’ söylemi dindar kesimlere giydirilebilir mi?
Hamza Türkmen, cari hükümetin "yeni Atatürkçülük" söylemi üzerinden oluşturmaya çalıştığı toplumsallık anlayışının imkanlarını sorguluyor.
Yeni oluşturulan Türk ulusunun banisi ve atası olarak kabul edilen Kemal Atatürk’ün görüşleri ve Türkçü-Batıcı kadroyla gerçekleştirdiği icraatları/devrimleri onun hayatının son döneminden itibaren Kemalizm olarak tanımlanmıştır. Kemalizm, ulusçu bir sekülerleşme projesidir. Kıyıcı bir ideolojidir. Bu konuda ilk eseri de 1883 tarihinde Selanik’te Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğan, Alliance Israélite Universelle mezunu ve İttihad-ı Terakki aktivisti Moiz Kohen (sonradan aldığı isimle Tekin Alp), 1936 yılında “Kemalizm” adıyla yayınlamıştır. Kemalizm, Atatürk’ün öncülüğünde yapılan devrimleri savunma ve tahkim etme ideolojisidir. O, Osmanlı bakiyesi ümmet yapımızı (Anasır-ı İslam’ı) ırk temelli pozitivist ve “ilerlemeci” bir anlayışla yeni bir ulusa/“nation”a dönüştürme amaçlı bir Batılılaşma ideolojisidir. Kemalizm, farklı ideolojik eğilimlerle bir toplumsal mühendislik projesi olarak kullanılmaya müsait olarak sonradan farklı biçimlerde de tanımlanmıştır.