Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bu sabah erken saatlerde Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı'na yönelik olarak "kamu düzenini bozmaya karşı faaliyet yürütme ve suç örgütü" iddiasıyla bir operasyon düzenlendi. Vakfın genel merkezi ve yöneticilerinin evlerine sabahın ilk saatlerinde yapılan ve Asayiş, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM), Çevik Kuvvet ve Özel Harekat şubelerinden polislerin de katıldığı baskında, demir kapılar, koçbaşlarıyla kırıldı.

Devletin otoriterleşme eğiliminin en net yansıdığı alan suç tanımının alabildiğine genişletilmesinde karşımıza çıkıyor. Adana merkezli Furkan Vakfı’na bu sabah yapılan baskın bu yaklaşım tarzının son örneği oldu. Yıllardır kamuoyuna açık faaliyetleriyle bilinen bir dini cemaatin bir anda ‘suç örgütü’ olarak tanımlanmasının ne hukukla, ne adaletle bağdaşmayacağı ise çok açık.

Şüphesiz Alpaslan Kuytul’un son dönemde sıklıkla tartışma gündemine taşınan açıklamaları, sözleri bizim de tasvip edebileceğimiz şeyler değil. Elbette PKK ile çatışma sürecine dair adeta PKK’yı haklı çıkaran ifadelerini, iktidarın icraatına yönelik ölçüsüz ithamlarını, en önemlisi de Esed katilinin suçunu örtmeye yönelik beyanlarını görmezden gelmiyoruz ama tüm bunları katılmadığımız, hoşlanmadığımız, sahibini kınadığımız görüşler olarak değerlendirip geçmek durumundayız.

İsteyen bu görüşleri boşverip geçebilir, kınayabilir, hatta lanetleyebilir ama yasal düzeyde suç tanımı kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan bu tür görüşlerin dillendirilmesinden dolayı sivil bir yapıya ‘suç örgütü’ muamelesi yapılması tasvip edilemez.