İktidar Medyasında Kripto Yaftası!
Eleştiren, itiraz eden herkesi “zaten gizli düşmanlık içindeydi, kriptoydu” yaftasıyla mahkum etmek kısa süreçte belki eleştiriler karşısında iktidar sahiplerini rahatlatır ama uzun süreçte eleştirilemezlik zırhına bürünenlere hayır getirir mi bilinmez!
Haksöz Haber
İktidara yakın medyada eleştiri getirmek zinhar yasak! Gazetecilerin görevi tozpembe tablolar çizmek ve iktidarın her yaptığını savunmak, meşrulaştırmak gibi gözüküyor. 15 Temmuz sonrasında ivme kazanan bu olgu en küçük bir uyarıyı, eleştiriyi dahi adeta hainlik şeklinde tanımlamayı da beraberinde getirmekte. Eleştiren, uyaran herkes rahatlıkla kripto olarak yaftalanabilmekte.
Yeni Şafak’ta Hasan Öztürk’ün bugün kaleme aldığı yazı da bu psikolojiyi birebir yansıtmakta. İktidarın icraatına yönelik eleştiri getirenleri birkaç kategoriye ayıran Hasan Öztürk, tümünün aslında AK Parti/Erdoğan karşıtı kimseler olup, sureti haktan gözükerek eleştiri adı altında düşmanlıklarını sergilediklerini iddia ediyor.
Yazısının ilgili kısmını aynen iktibas ediyoruz:
Kriptoyu Nasıl Tanıyabiliriz Mülahazası
Hasan Öztürk / Yeni Şafak
“Ben de Ak Partiliyim ama…” diye başlıyor söze… “Ne olacak bu memleketin hali” diye devam ediyor. Araya da “Çatışma, adaletsizlik, gerilim” filan ekliyor… Nihayetinde konu, “piyasaların tedirginliği”ne getirilip, “Ama bu kadar gerginlik de olmuyor, bir uzlaşma gerekmez mi” ile nihayete eriyor. Tabi ki yerseniz..!
İŞ ÇEVRELERİNDEKİLER
“Erdoğan liderimiz ama…” diye başlıyor söze… “Gerilim kime yarıyor ki, iş dünyası tedirgin be kardeşim” diye devam ediyor.
Görünüşte, sureti haktan, içi fesat..!
Karşısındakini ikna için söze başlarken, “Yanlış anlaşılmasın ben de…” diye cümleler kuruyor.
Sorsanız, “İşler nasıl?”
Diyor ki “İyi iyi… 2014 cirosunu yakalayacağız inşallah!”
Sorsanız, “İyi de biraz önce ‘Ne olacak bu memleketin hali, gerginlikten önümüzü göremiyoruz’ diyen siz değil miydiniz?”
Yüzünüze bakıp, sırıtarak “ama, ama…” diye bir iki kez kekeleyip… Susuyor!
Borsanın yükselişine, doların düşüşüne hiç değinmiyor. “Katar parası…” gibi bir lafları ağzının içinde geveleyip duruyor.
HUKUKÇULAR ARASINDAKİLER
“Ben bir hukukçuyum” diye cümleye başlıyor. Hukukun, saygınlığının kalmadığından, tarafsızlığını koruyamadığından dem vuruyor. Kendince yargısını da çoktan vermiş… Mesela, “Bylock delil olmamalı. Baksanıza cemaatin (FETÖ terör örgütünü kast ediyor) kafa adamlarında Bylock çıkmadı. Bylock üzerinden alt tabaka cezalandırılıyor” filan diyor. Arkasından, “Çok adaletsizlik yapılıyor, çok” diye devam ediyor.
28 Şubat’ta asker brifinglerinde kendinden geçip alkışlayan hukukçuları hiç hatırlamıyor, 17/25 sürecinde korsan bildiri okuyanları hiç anmıyor.
AYNI CAMİANIN ADAMIYIZCILAR
“Biz de bu camianın adamıyız” diye söze başlıyor. “Yanlış anlama, ben bu partiye çok emek verdim” cümleleriyle devam ediyor. Sözü dönüp dolaşıp Sayın Erdoğan’a getirip “İyi de eleştiriye hiç açık değil” diye lafı sokuşturmaya kalkıyor.
Ak Parti’nin eskiden bir istişare partisi olduğundan söz açıyor. Dönüyor dolaşıyor, bugünlerde o istişarenin yapılmadığı yalanını süslü cümlelerle söylüyor. “Ortak akla ne oldu” diye soruyor. Erdoğan’ın istişareden uzaklaştığı iftirasını sözüne katık yapıyor.
Ona dönüp, “Hiç, Erdoğan’a samimi tezlerinizi anlattığınız oldu da onun sizi dinlemediği oldu mu” diye soruyorsunuz… Aval aval yüzünüze bakıyor. Çünkü biliyor. Eleştirdiği isim kendisinden kat be kat fazla istişare yapıyor. Kendisinden kat be kat karşısındakini dinliyor. Çünkü bizzat kendisi buna şahitlik ediyor.
Ama ağızı torba değil ki büzesin. Adam konuştukça konuşuyor, yazdıkça yazıyor.
HABERE YORUM KAT