İkiyüzlü Batı ülkeleri Mısır'daki idamlara sessiz kaldı
Sürekli insan hakları ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapan açıklamalarıyla bilinen Batı ülkeleri, Sisi cuntasının gösterileri bastırmak için 15 genci idam etmesi karşısında sessiz kaldı.
Mısır yönetiminin 19 Eylül'den beri devam eden protestoların tüm kentlere yayılmasının ardından göstericilere korku salmak için gerçekleştirdiği idamlara, Batı ülkeleri tepki göstermedi.
Kendi üyeleri hariç diğer ülkeleri "kınayan" bildirileriyle bilinen Avrupa Birliği (AB), bir kez daha Mısır konusunda sessiz kalmayı tercih etti.
Dönemin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'ın, 2013'de darbeye karşı çıkan binden fazla kişinin öldürüldüğü katliamlara rağmen Mısır'ı ziyaret edip darbeci Abdulfettah es-Sisi ile kameralara gülerek poz vermesiyle hatırlanan AB, idamlardan haberi dahi olmadığını belirtti.
"Bilgi sahibi değiliz"
AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, AA muhabirinin sorusuna verdiği cevapta, Mısır'daki idamlar hakkında bilgi sahibi olmadıklarını belirterek AB'nin genel olarak hiçbir istisna olmaksızın idam cezasına karşı olduğunu hatırlattı. Stano, idamın insanlık dışı bir ceza olduğunu ve caydırıcılığı bulunmadığını ifade etti.
AB'nin sessizliği "ikiyüzlüyüz" açıklamasını hatırlattı
Bu tavır, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkan Yardımcısı Pavel Telicka'nın, AB'nin şubat ayında Mısır'da idam edilen gençlere ilişkin sessizliği hakkında yaptığı, "AB'nin bazen ikiyüzlü davrandığını söyleyebilir miyiz? Evet söyleyebiliriz, mükemmel değiliz." şeklindeki sözlerini akla getirdi.
"Açıklama yapma yetkimiz yok"
Merkezi Avusturya'nın başkenti Viyana'da bulunan AB Temel Haklar Ajansı'ndan (FRA) verilen cevapta ise "FRA, AB dışındaki ülkelerdeki, yani Mısır'daki durum hakkında yorum yapma yetkisine sahip değil." ifadesi kullanıldı.
AB üyesi Almanya'dan da AA muhabirinin sorusu üzerine açıklama yapıldı. Almanya Dışişleri Bakanlığından adını vermek istemeyen bir yetkili Mısır'da infaz edilen idam cezalarına ilişkin, "Almanya ifade özgürlüğü hakkına büyük önem veriyor. Mısır'ın da gösteri hakkına ve ifade özgürlüğüne saygı duymasını bekliyoruz." dedi.
Almanya'nın Mısırlı muhataplarıyla insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunu ele aldığını belirten yetkili, "Alman hükümeti son zamanlarda çok sayıda infazın yapıldığına dair basında çıkan haberlerin farkında. Ölüm cezası, Federal Hükümetin her koşulda karşı çıktığı insanlık dışı ve acımasız bir ceza." değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere, Fransa, İspanya, ABD ve Avrupa Konseyi'nden tepki yok
İngiltere Dışişleri Bakanlığından AA muhabirine yapılan açıklamada, "İngiliz Hükümeti, ilke olarak her koşulda ve her ülkede ölüm cezasına kesinlikle karşı." denilmekle yetinildi.
Mısır'a verdiği destekle bilinen Fransa, bu konuda bir açıklama yapmazken AA muhabirinin konuya ilişkin sorusunu karşılıksız bıraktı.
İspanya da aynı yaklaşımı sergilerken, ABD Dışişleri Bakanlığından bir yetkili, "idamlara ilişkin haberler hakkında bilgi sahibi olduklarını ve konuya baktıklarını" söylemekle yetindi.
Merkezi Fransa'nın Strazburg kentinde bulunan Avrupa Komisyonu da, AA muhabirinin idamlar konusundaki sorusuna cevap vermedi.
BM, soru üzerine açıklama yaptı
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM), Mısır yönetiminin terör, şiddete ve öldürmeye teşvik suçlamalarıyla idam ettiği 15 muhaliften bazılarının işkence gördüğünü ve adil yargılanmadığını bildirdi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Sözcüsü Liz Throssell, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "İdam edilen kişilerden bazılarının işkence gördüğü ve Mısır'ın Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (ICCPR) kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca adil yargılanmamış olabilecekleri bildirildi." uyarısında bulundu.
"BM İnsan Hakları Komitesine göre, ICCPR'nin 14. maddesinin hükümlerine uyulmayan bir yargılamadan sonra ölüm cezası verilmesi, yaşam hakkının ihlali anlamına gelir." diyen Throssell, buna ceza yargılamasının tüm aşamalarında "zorla itiraf" yönteminin kullanılması ve "etkili temsilin" olmamasının da dahil olduğunu vurguladı.
2 günde 15 idam
Mısır'daki Abdulfettah es-Sisi yönetimi, 2 Ekim Cuma günü düzenlenen "Zafer Cuması" eylemlerinden bir gün sonra, Ağustos 2013'te İskenderiye kentindeki darbe karşıtı gösterilerde tutuklanan Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) üyesi 2 kişi idam etmişti. Darbe rejimi bir gün sonra da 13 kişinin daha idamını infaz etmişti.
Sokağa korku salmak için idamlar uygulandı
İspanya'da sürgünde yaşayan muhalif müteahhit Muhammed Ali’nin çağrıları sonucu 19 Eylül'de başlayan "Eylül Kalkışması" eylemlerinin önce köylerde ve kentlerin kenar mahallelerinde düzenlenmesi ve ardından ülkenin bütün şehirlerine yayılması Sisi yönetimini endişelendirmişti.
35 kişinin daha idam edilmesinden korkuluyor
Ülkede çoğu İhvan mensubu, haklarında idam kararı verilmiş ve bütün yargı yolları tükenmiş 50 kişiden geriye kalan 35 kişi kaldı.
İdam edilen 15 kişi ile idam edilenlerin toplam sayısı 57’ye yükselirken geriye kalan kişilerin de yakın bir zamanda idam edilmesinden korkuluyor.
Mısır yasalarına göre bu sanıklar hakkındaki tasarruf hakkı sadece Cumhurbaşkanı'na ait. Cumhurbaşkanı sanıkların infazı için onay verme, idam cezalarını hafifletme veya af yetkisine sahip. (AA)
HABERE YORUM KAT