İhlas Suresi
Mekke’de inmiş olan İhlas suresi dört ayettir. Müslim ve İmam Malik’in Muvatta adlı eserinde olduğu gibi Buhari’de de geçen bir hadiste İhlas suresinin “Kur’an’ın dörtte biri olduğu” ifade edilmektedir (Buhari, h. 1422, VI: 189). Kastedilen, surenin tevhidle ilgili ortaya koyduğu özlü ilkeler ve verdiği bilgiler olmalıdır. Ayrıca Rasulullah bu sözü söylediğinde Kur’an’ın az bir kısmının inmiş olduğu ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu sure “bir oluşun” Allah’a has kılınmasından söz etmektedir. Ayrıca ilahlık ve rablik konusunda da O’nun benzeri yahut ortağı olmadığını vurgulamaktadır. Surenin meali şöyledir: “De ki; O Allah birdir. Allah sameddir. Çocuk sahibi olmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk de olmadı.” (İhlas, 112: 1-4). Bu yazıda bu sureyi ele alacağız.
Her ne kadar bu surenin başında De ki diyerek Rasulullah’a yönelik bir emir yer alsa da, onun gibi hangi Müslümana Allah hakkında soru sorulsa onun da bu sure ile yanıt vermesi beklenir. Ayrıca bu emir, Rasulullah’a Allah hakkında soru sorulduğunu ve bu surenin de o soruya yanıt olarak gönderildiğini akla getirmektedir.
O Allah birdir. ifadesinin orijinalindeki huve (O) kelimesini Allah’ın isimlerinden biri olarak kabul edenler olmuşsa da bu, sufîce bir yaklaşımdır (İbn Âşur, 1984, XXX: 612) ve doğru değildir. Allah lafzına gelince, bu kelimenin elehe kelimesinden türetildiği ve elehe’r-raculu ilâ âhar (Adam bir başkasına sığındı.) şeklinde kullanıldığı belirtilmektedir (Mâturîdî, 2005, X: 645). Bu durumda Allah kendisine sığınılan ilah anlamına gelmektedir. Allah lafzı tüm Araplar tarafından biliniyordu ancak O’na yakıştırılmayacak sıfatlar atfederek doğru yoldan sapmışlardı.
Allah’ın bir oluşunu dair ayetin orijinalindeki ehad lafzı üzerine durulmuş ve onun sonluluk içeren sıfat-ı müşebbehe kalıbındaki vâhid lafzından farklı olarak eşsiz anlamına geldiği söylenmiştir. Ne var ki her iki kelime de aynı kökten gelmektedir. Dolayısıyla hangisi kullanılırsa kullanılsın, kastedilen Allah’ın “eşi olmayan bir” olduğudur. Zaten Kur’an’da ehad (bir) lafzı sadece Allah için kullanılmamaktadır: “Peygamberler arasında (ehadin min rusulihi) hiçbir ayrım gözetmeyiz.” (Bakara, 2: 285). Şu ayette de ehad lafzı kimse/şey anlamındadır: “Rabbime hiç kimseyi/şeyi (ehad) ortak koşmam.” (Kehf, 18: 38). Yine vâhid lafzı Allah için Kur’an’da hiç kullanılmıyor da değildir. Allah’ın tek (vahid) ilah olduğunu söyleyen Kur’an (Nisa, 4: 171) altı yerde Allah’ın tek ve kahhar olduğundan söz eder (Yusuf, 12: 39; Rad, 13: 16; İbrahim, 14: 48; Sad, 38: 65; Zümer, 39: 4; Mümin, 40: 16). O Allah birdir. cümlesinde O’nun diğer bir olanlardan aşkın bir “bir”liğinin olduğu söylenmektedir. Yani O’nunkisi, ikincisinin, ya da denginin akla gelmesi mümkün olmadığı bir “bir”liktir (Mâturîdî, 2005, X: 644, 648).
Allah’ın samed oluşuna “yemesi-içmesi söz konusu olmayan” anlamı verilmiştir. O'nun samed oluşunun belirtildiği ifadeden sonra gelen ifadeyi Arapça dilbilgisi kuralları açısından bedel kabul ettiğimizde söz konusu ifade, “Allah çocuk sahibi olmayan ve doğurulmamış olandır.” şeklinde bir anlam kazanmaktadır. Ek olarak samede kemal düzeyinde büyük, hilm sahibi, zengin, dilediğini zorla yaptıran, bilen, hikmet sahibi (Taberî, 2000, XXIV: 690, 691, 692), kendisinden yardım istenen, daimî, tabiatı değişim-dönüşüm kabul etmeyen (Mâturîdî, 2005, X: 646, 650) anlamları da verilmektedir.
Çocuk sahibi olmadı sözünden kastedilen O’nun ölümlü olmadığıdır çünkü doğuran her canlı bir gün ölür. O’nun doğurulmadığından söz etmeden önce çocuk sahibi olmamasından söz edilmesi, O’nun oğlunun ve kızlarının olduğu iddiasının mevcut olması nedeniyledir. Hıristiyanlar Hz. İsa’nın Allah’ı oğlu olduğunu ileri sürerlerken, müşrikler de melekleri O’nun kızları olarak görmekteydi.
Doğurulan ne varsa bir gün öleceği için Allah hakkında Doğurulmadı denilmektedir. Bu sözden kastedilen de O’nun yaratılmış olmadığıdır. Her doğurulan sonradan olmadır. Allah ise kadimdir (Taberî, 2000, XXIV: 693).
O'na bir denk de olmadı. ayetinin orijinalinde bulunan lehunun Arapça sözdizimine göre cümlenin sonunda yer alması gerekirken öne alınması Allah’a denk tutulabilecek bir varlığın olmadığını daha da pekiştirici şekilde ifade imkânı sağlamaktadır. Bu ayeti en güzel şekilde açıklayan ayet belki de şudur: “O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur.” (Şura, 42: 11). Denginin olmamasının eşi (zevce) olmaması şeklinde yorumlayanlar da olmuştur. Onların bu yorumu esas alındığında Kur’an Allah’a çocuk isnat edenlere bir yanıt vermiş olmaktadır.
***
Buhari, İsmail Ebu Abdillah (ö. h. 256), Sahihu’l-Buhari, 9 c., Daru Tavki’n-Necat, Beyrut, h. 1422.
İbn Âşûr, Muhammed Tahir (h. 1393), et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, 30 c., Daru’t-Tunusiyye li’n-Neşr, Tunus 1984.
Mâturîdî, Ebu Mansur (ö. H. 333), Tefsiru'l-Mâturîdî, 10 c., Daru'l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut, 2005.
Taberî, Muhammed bin Cerir (ö. h. 310), Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an, 24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 2000.
YAZIYA YORUM KAT