İHL Önünde Polisler Kalasla Başörtülü Kovaladı
Özgür-Der Başkanı Kaya “28 Şubat başlatılmasaydı diğer davalar üzerinde şaibe kalacaktı” dedi.
Ergenekon ve Balyoz davalarının ardından “Bu davalar siyasi, olmasaydı 28 Şubat da soruşturulurdu” kampanyası başlatıldığını hatırlatan Özgür-Der Başkanı Kaya “28 Şubat başlatılmasaydı diğer davalar üzerinde şaibe kalacaktı” dedi.
Röportaj: Erdinç Akkoyunlu / STAR
İMAM HATIP ÖNÜNDE POLİSLER KALASLA BAŞÖRTÜLÜ KOVALADI
İNSAN hak ve özgürlükleri konusunda 28 Şubat dönemi mağdurları başta olmak üzere pek çok çalışmaya imza atan Özgür-Der’in Başkanı Rıdvan Kaya, “Ergenekon, arkasından Balyoz davaları, 28 Şubat soruşturması ile toplumun adalet duygusu onarıldı” dedi. Dönemin uygulamalarını hatırlatan Kaya, “Başörtüsü yasağı 28 Şubat’ta başlamadı ama vahşi bir biçime dönüştü ve kişiselleştirildi. İmam Hatip Liseleri’nin önünde polislerin ellerinde koca kalaslarla, başörtülü öğrencileri kovaladıklarını gördük” diye konuştu.
Hesap vermeseler olmazdı
-28 Şubat’ın mağdurlarındansınız ve mağdurlara da yardım eden derneğin başkanızınız. Yürütülen soruşturma hakkında ne düşünüyorsunuz?
28 Şubat soruşturması önemli. O dönemde bu askerler çok hukuksuzluk yaptılar, çok can yaktılar. Bir şey olmamış gibi hayatlarını devam da ettirdiler. Sonrasında dönemin önemli aktörleri İsmail Hakkı Karadayı ile Hüseyin Kıvrıkoğlu, Encümen-i Daniş ile cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale ettiler. Bu bakımdan, hem yapanın yanına kâr kalmaması hem de vicdanlarda ortaya çıkan mağduriyet duygusu için soruşturma önemliydi. Onların tutukluluk hali tartışılabilir ama bir şekilde hesap vermiş olmaları toplumun darbe hastalığı açısından mühimdi. Çünkü toplum darbelerle hasta hale getirilmişti. Her türlü zulüm ve adaletsizliği yapanların yanına kâr kaldığı anlayışı hakimdi. Ama önce Ergenekon, arkasından Balyoz davaları, 28 Şubat soruşturması ile toplumun adalet duygusu onarıldı. Bu gelecek açısından da, toplumun sağlığı açısından da çok önemli gelişmeydi. Yargılama süreçlerinin olumlu olduğunu düşünüyorum. Elbette ileri yaşına gelmiş, torun sahibi insanların hapse girmesi bizleri memnun etmiyor ama bu insanların en azından, öne çıkan aktörlerin; Çevik Bir, Erol Özkasnak, Şükrü Sarıışık ve Fevzi Türkeri gibi isimlerin hesap vermeden yaşamaları çok hatalı bir iş olurdu.
Şaibeleri ortadan kaldırdı
28 Şubat soruşturması siyasi hesaplaşma mıdır?
Ergenekon ve Balyoz davalarından sonra, bu davalarda şüphe oluşturmak isteyen kesimler, ‘Bu davalar siyasidir. Eğer hukuki olsaydı, 28 Şubat’ın sorumluları da yargılanırdı’ diyorlardı. Hakikaten 28 Şubat önemliydi. Biz bir gün bundan hesap sorulacağını biliyorduk ama bu soruşturma açılmasaydı diğer davalar üzerinde şaibe kalacaktı.
-‘Bin yıl sürecek’ denilen süreç neden 10 yılda bitti?
‘28 Şubat bin yıl sürecek’, bir söylemdi. Roma İmparatorluğu hariç, dünyada bin yıl süren bir sistem yok. Sonuçta halkın oyu ile hükümet olan parti şamar oğlanına çevrildi. Toplumsal kesimler mağduriyete uğratıldı. Bin yıl söyleminde şu vardı: ‘Siz güç değilsiniz, halkın iradesinin bir değeri yoktur, istediğimiz anda sizi ezeriz, döveriz ve bir şey yapmadan, bin yıl da sürse siz ezik pozisyonunuzda kalırsınız’ demek istediler. 1997’de başlayıp 2002’ye kadar olan sürece bakarsak, 28 Şubat’ın devam eden etkileri olmuştur ama 1996’da Refah Yol’un kurulması ile 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesine kadar geçen süreçte ekonomik iflas var, bankaların içi boşaltıldı, büyük kaos yaşandı. Medya eliyle iktidar oluşturuldu, siyasi parti olarak müthiş başarısızlıklar yaşand. ANAP ve DSP bugün yok. Dış politikada 28 Şubat’ta ABD ve İsrail’in kuklası haline gelen kesim bugün ulusalcı diyor kendine. Bu anlamda 28 Şubat toplumda küçük kesimin onayını almakla birlikte, büyük kesimi mağdur etmişti. Bu kadar başarısızlığa imza atan sürecin, devam etmesi düşünülemezdi.
BAŞÖRTÜ YASAĞI EN VAHŞİ BİÇİME DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
-Başörtüsü yasağını o dönem nasıl yaşadınız?
BAŞÖRTÜ yasağı 28 Şubat’ta başlamadı ama o dönemde vahşi bir biçime dönüştü ve kişiselleştirildi. İmam Hatip Liseleri’nin önünde polislerin ellerinde koca kalaslarla, başörtülü öğrencileri kovaladıklarını gördük. Ortadoğu’dan davet edilen akademisyenlerin başörtülü oldukları için üniversitelere alınmadıklarını gördük.Başörtülü fotoğraf verdi diye tedavisi engellenen vatandaş gördük. Başörtüsü yasağında rahatlama olması çok uzun sürdü... 28 Şubat’tan sonra kademe kademe kaldırıldı. 28 Şubat’taki bu hukuksuzluğun tamamen ortadan kaldırıldığını, tarihin çöplüğüne atıldığını söylemek için yasağın tamamen kalkması lazım. Kamuda kademe ayrımı yapmaksızın, başörtüsü yasağının kaldırılması gerekiyor. Kimse kimseye başörtüsü takmaya zorlamamalı elbette. Kimse başörtüsü takmadığı için bir yere girememeyi yaşamamalı. Bunu yapabilirsek, 28 Şubat’taki bu vahşiliğin ortadan kalktığını düşünebiliriz.
Halkın talepleri karşılanıyor
Muhafazakarlaşma tartışmalarına da değinen Kaya, “Toplumda artan muhafazakarlık yerine, zaten var olan talepleri karşılamaya daha açık bir iktidarın bunları yerine getirdiğini de söylemek lazım” ifadesini kullandı.
HABERE YORUM KAT