Her ne kadar Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Afganistan ile aramız oldukça sıcak olsa da son yıllarda yaşanan Afgan mülteci krizi ve iktidara gelen Taliban Hareketi ile ilgili sayısız dezenformasyon nedeniyle toplumumuzun belli bir kesiminde bölgeye dönük önyargı ve soğukluk olduğu aşikar. 15 Ağustos 2021'de Kabil'in düşmesiyle, Afganistan yönetimine tekrar sahip olan Taliban Hareketi, 21 yıl önce düştüğü hataları tekrar etmemek için elinden geleni yapıyor. Hareket, farklı kesimlerden insanları yönetime katmaya, bir devlet kültürü oluşturmaya, yolsuzluğu önlemeye, uyuşturucuyla sonuna kadar mücadele etmeye, yeni yatırımlar yapmaya ve kadınlarla ilgili ön yargıları kırmaya çalışıyor. Buna karşılık Batı, Afgan yönetiminin hata yapmasını dört gözle bekliyor. Hatta pek çok zaman yıllar öncesine ait görüntüler sanki bugün yapılmış gibi sosyal medyaya servis edilerek iktidar karşıtı bir algı oluşturmak için yoğun çaba sarfediliyor. Merkez Bankası’ndaki kaynağına el konulmuş, bankalarının içi boşaltılmış, sayısız yolsuzluklara bulaşmış kaçak bürokratlarıyla Afganistan, yıllardır görülmemiş sert bir kuraklıkla ve yoğun kış şartlarıyla da karşı karşıya. Ülke, tarihinin en büyük insani kriziyle boğuşurken ekranlarda kız çocuklarının eğitim meselesi ısıtılıp ısıtılıp servis ediliyor.

18 milyon kişi, insanı yardıma muhtaç ve bunların büyük kısmının kadınlardan ve çocuklardan oluştuğu ülkede yaşanılan insani kriz, tahminlerden çok daha büyük bir boyutta. 1 milyondan fazla yetim var. Açlık, bazı bölgelerde Afrika’nın da ilerisinde bir tehdit oluşturuyor. Hızla müdahale edilmezse milyonlarca kişinin yaşamının bile tehlikede olduğu söylenebilir.

Şubat ayının 2. Haftası boyunca Suriye yardımlarını yerinde gözlemleyen İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, 22 Şubat’tan itibaren de durumun vahametini zamanında algılayarak Afganistan’da yapılan ve yapılacak olan yardım çalışmalarını yerinde görmek ve planlamalar yapmak için Afganistan’a ulaştı. Yıldırım’ın yanında mütevelli heyeti üyelerinden Osman Atalay ve İzzet Şahin’in yer aldığı heyet adeta Afganistan’a çıkarma yaptı. Heyetin görüştüğü isimlere bakılırsa yapılacak çalışmaların ciddiyeti de anlaşılacaktır: Başbakan Yardımcısı Abdülselam Hanifi, Tarım Bakanı Abdurrahman Raşid, Eğitim Bakanı Nurullah Münir, Kabil Valisi İhsanullah Bayral, Kabil Belediyesi Başkanı Abdül Raşid Beluç ve Gazne Valisi Muhammed İshak.

Yaklaşık yirmi beş yıldır kesintisiz Afganistan yardımlarını sürdüren İHH, bu uğurda büyük kayıplar vermiş bir hareket. İHH üyesi Bahattin Yıldız ile Faruk Aktaş’ın Afganistan’da yardım çalışmaları esnasında yaşanan uçak kazasıyla şehid oldukları hatırlanırsa, organizasyonun verdiği mücadele daha iyi anlaşılacaktır.

Afganistan’da yer alan 2.500 sağlık ocağından ne yazık ki yalnızca birkaç yüzü çalışabiliyor. İç göçle 5 milyon kişinin ülke içinde muhacir olduğu ülkede sağlık sorunları da had safhada. İHH tarafından Kabil, Herat, Mezar-ı Şerif ve Kandahar’daki hastaneler için dört tırlık ilaç yardımı taşındı. Geçtiğimiz sonbaharda Afganistan’a bölgenin iklim şartlarına göre hazırlanmış 100 ton buğday tohumu ulaştırıldı. Böylesine kurak bir senede yapılan bu kritik yardımı da kayda düşmek gerekli. İlk hasatla birlikte tohumun 2.000 tona ulaşması bekleniyor ki bu coğrafya için oldukça stratejik bir adım. Rusları yalnızca çay ve ekmekle beslenerek yenen bu halkın, elindeki en temel yiyecek olan ekmekle sınandığı vakitler yapılan bu yardım çalışması tarihi bir adıma da karşılık geliyor.

Kırk yıllık savaştan sonra ilk kez bombasız, çatışmasız aylar geçiren, güvenliği tam anlamıyla sağlanan, insanların kaçırılmadığı, uyuşturucu ticaretinin bıçak gibi kesildiği böylesine kıymetli zamanlarda Afgan halkı, parasızlıkla, soğuklarla ve açlıkla imtihan oluyor. Tüm dünyanın görmezden geldiği, bölgedeki Müslüman ülkelerin çaresizlikten yardım edemediği Afganistan’a Türkiye’nin şefkat eli uzanmaya devam ediyor. İHH’nın yetimlere, eğitime, sağlık ve tarım alanına yapacağı büyük yardım kampanyaları halkımızın desteğini bekliyor.