1. YAZARLAR

  2. Hayrettin Karaman

  3. İftiraya cevap
Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Yazarın Tüm Yazıları >

İftiraya cevap

19 Mayıs 2013 Pazar 00:54A+A-

İftiracının işine gelen kısımlarını okuyarak dinleyenlerin kafalarını karıştırdığı kısımlara gelince:

'Peygamberimizin, Ehl-i kitabı tek seçenek olarak İslam'a davet etmediğini' söyledim, yine söylüyorum. Tek seçenek demek 'ya müslüman olursunuz ya da sizi öldürürüm' demektir. İslam öyle demedi, bütün insanları İslam'a davet etti, ama müslüman olmak istemeyenlere başka teklifler de sundu. Bunları aşağıda kitabımdan nakledeceğim.

Ehl-i kitabın, şirki bırakıp bir Allah'a ve ahirete inandıkları, Peygamberimizden haberdar iseler onun da peygamber olduğuna inanmaları şartıyla kurtulabilecekleri görüşü bana değil, başka bazı alimlere aittir; ben bunu aktardım ve açıkladım.

'Allah'ın oğlu' sözünden maksat O'nun rahmet sıfatıdır' sözü bana ait değil, bir kısım hristiyanlara aittir; ben onların böyle dediğini ve bunun tenzih ve tevhide doğru bir adım olduğunu söyledim.

Şimdi iki kitaplardan bazı alıntılar yapacağım ki, iftiracının sözü saptırdığı açığa çıksın:

Polemik Değil… isimli kitaptan:

'Ben, Hz. İsa'nın niteliklerini şu veya bu mezhepteki bir Hıristyan kardeşimin anladığı gibi anlamayabilirim. Çünkü ben Müslümanım zaten. Ama ben Hz. İsa'ya piç demiyorum, Hz. İsa'ya sahtekâr demiyorum, Hz. İsa diyorum. Allah'ın sevgili bir kulu diyorum, Peygamberi diyorum ve Allah'ın O'na çok müstesna mucizeler lütfettiğine inanıyorum. Bir Müslüman olarak, benden bu kadar. Ancak illa da 'Sen de Hz. İsa'nın İbnullah (Allah'ın oğlu) olduğunu kabul et' dememek lazım, yani onu zorlamamak lazım' (s. 34).

Ben, şimdi 'Hz. İsa peygamber değildir,' desem, bundan, Îseviler alınmaz mı? 'Peygamber değil, sahtekârın biri hatta babası da belli değil,' desem, bu hoşlarına gider mi? Gitmez. Peygamberimiz için de 'yalancı' diyen bir Hıristyan, bir Musevi ile bir Müslüman diyalog yapamaz ve birarada bulunamazlar. Aynı

masanın etrafına oturamazlar, bunun sonu savaştır. Herkes bunu böyle bilmeli.' (s. 34).

'Ben bu Peygamberi bırakırsam cennete gidemem.' Dikkat edin, bu anlayış, yani Hz. Muhammed'i bırakmak hepsini bırakmak demektir. Çünkü bunların da kurtuluşlarının olacağını kim söylüyordu? Hz. Muhammed söylüyordu. İşte bunu ortadan kaldırırsan, ayağın boşa basar.' (s.36)

Diyalog isimli kitabımdan:

'…Acaba Kur'an onları yalnızca, tek seçenek olarak Müslüman olmaya mı davet ediyor yoksa başka bir seçenek daha mı var?

'Allah Teala: 'Aranızda ortak/ eşit olacak bir söze gelin; Allah'tan başkasına tapmayalım, ona hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da birimiz diğerimizi Rab edinmesin...'(Âl-i İmrân: 3/64) diyor. Yani aslında bu tevhid inancı bütün ilâhî (aslı vahye dayanan) dinlerde var. Tevhid üç dinde de var. Çünkü aynı kökten geliyor. Farklılıklar sonradan çıkmıştır. Bugün bazı Hristiyanların 'İbn'den (Allah'ın oğlu ifadesinden) maksat 'Allah'ın rahmetidir, O'nun Rahman ve Rahîm sıfatıdır' diye yaptıkları yorum da inançlarının özünde tevhîdin olduğunu gösteriyor; bu yorumlarla bir mânada yitiklerini arıyorlar. Allah birdir netice itibariyle. Ve Allah kullarını tevhide çağırıyor… (s. 182).

Evet ben diyorum ki:

1. İslam düşüncesinde 'Şirk koşmadan Allah'a, şüphesiz olarak ahirete iman eden ve salih amel işleyenlerin, Müslüman olmasalar da cennete girebileceklerini' kabul eden bir yorum vardır.

2. Bu yorumu benimseyenlere göre Peygamberimiz (Kur'an, İslam) Ehl-i kitabı, mutlaka ve tek seçenek olarak Müslüman olmaya çağırmıyor; a) Müslüman olmaya, b) Müslüman olmayı kabul etmezlerse (Musevi, İsevî… olmayı terk etmek istemezlerse) şirksiz olarak Allah'a, şeksiz olarak ahrete iman etmeye ve salih amele c) Her ikisini de kabul etmeyenleri belli şartlarla barışa veya teslim olup teb'a olarak yaşamaya (zimmî olmaya) davet ediyor. d) İslam'ı ve barışı kabul etmeyip Müslümanların yurtlarına ve dinlerine saldıranlarla da savaşıyor' (s. 200).

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT