“İfadeleri Ağır İşkence Altında İmzaladık”
28 Şubat sürecinde gerçekleştirilen ve 27 kişinin tutuklandığı Metin Kaplan davasında ifadelerin işkence ile alındığı ortaya çıktı.
28 Şubat sürecinde gerçekleştirilen ve 27 kişinin tutuklandığı Metin Kaplan davasında ifadelerin işkence ile alındığı ortaya çıktı. Dava kapsamında 6 yıl tutuklu kalan Tuncay Göğ ve Seyit Ahmet Bal, Metin Kaplan’dan Fatih Camii ve Anıtkabir’i bombalama talimatı aldıklarına dair ifade tutanağını kendilerine ağır işkence altındayken zorla imzalattırıldığını söylediler.
28 Ekim 1998’de gerçekleştirilen operasyonla tutuklanan ve 6 yıl cezaevinde kalan Tuncay Göğ’ün Alman ARD televizyonunda kan dondurucu nitelikteki ifşaatları şöyle:
GÖĞ: COP VE SOPAYLA DAYAK İŞKENCENİN EN HAFİFİYDİ
- Metin Kaplan’ın verdiği talimat üzere ağır bir suç işlemekle suçlandınız ve 6 sene boyunca Türkiye’de hapis yattınız. Olay nasıl geçti?
Tuncay Göğ: Evet. İstanbul’da bizim evde birkaç arkadaşla beraberdik ve o anda polisler tarafından basıldık. Hiç bir şey yapmadığımız halde, tutuklanıp hapsedildik.
- Metin Kaplan davasında isnad edilen suçlamaların gerçekle hiçbir ilgisi yoktur mu diyorsunuz?
Zaten biz daha önce de bunların hepsinin gerçek dışı ve uydurma olduğunu söylemiştik. Anıtkabir’e veya buna benzer başka bir yere bombalı saldırı yapın diye ortada talimat vermiş olan hiçbir kimse yok. Mesela Fatih Camii ve buna benzer camiler gibi. Asla böyle bir şey yok ortada. Zaten polislerin bu düzmecesine hakimler de inanmadılar ve kafa salladılar ama fırsat bu fırsattı onlar için. Düzmece hoşlarına gitti.
- Nasıl oldu da bu imzaları attınız düzmece ifadelerin altına?
İmzalamak zorunda kaldık yoksa dayak ve işkence vardı. Çıplak vücudumuza tazyikli birbiri arkasına eşit aralıklarla kaynar su ve soğuk su tuttular ve artık dayanılmaz hale gelinceye kadar devam ettiler. Kollarımızı yana doğru açıp ayaklarımız yere değmeyecek şekilde uzun süre asılı bıraktılar.Belimin koptuğu hissi uyandı bir ara içimde. Zaten cop, sopa, yumruk ve tekmeyle dayak işkencenin en hafifiydi bizim için. İşkence devam ederken bir masal uydurup bunu ‘ifade‘ diye bize zorla imzalattılar. Mahkemeye çıktığımızda,‘Bu ifadeler bize ait değil‘ desek de hakim ve savcılar kendileri de bizim ifademiz olmadığını bildikleri halde polisleri haklı buldular ve hüküm giyen biz olduk.
İŞKENCEDEN 7 GÜN SONRA ADLİ TIP’A GÖTÜRÜLDÜK
- Ankara Adli Tıp Merkezinde görevli bir bayan doktor sizin işkence gördüğünüz hakkında rapor vermiş.
Evet ancak işkence gördükten yedi gün sonra adli Tıp Merkezine götürüldük. Bu zaman zarfında işkence izleri iyileşmiş ve oldukça hafif izler kalmıştı. Onlar bu hususta profesyonel ve uzmanlaşmışlar. İşkence izlerinin kaç günde kaybolacağını çok iyi kestirebiliyorlar. Eğer rapor almaya sekiz gün önce gitseydik daha vahim bir işkence raporu verilebilirdi belki.
- Kaç kere işkence gördünüz?
Biz orada yedi gün kaldık ve sistematik olarak işkenceye maruz kaldık. İşkence demek sadece dayak yemek, yükseğe asılmak, soğuk ve sıcak tazyikli suya tutulmaktan ibaret değil; bizim öyle bir yerde yedi gün kalmamız bile bize işkence oalarak yeter de artar bile.
İŞKENCENİN ETKİSİ AYLARCA SÜRDÜ
- Nasıl ve neyle işkence uyguladılar?
Önce gözlerimizi bağladılar ve böylece iki gün boyunca hiç oturmadan ve bir yere dayanmadan ayakta bekletildik.Ondan sonar bizi yükseğe astylar ve sanki belimiz yerinden kopmuş gibiydi.Bir sure sonar keşke hep dayak atsalardı da digger işkence türlerine başvurmasalardı demeye başladık. İşkencenin etkisi aylarca sürdü ve şimdi hala bir kapının açılıp kapanmasıyla hemen etkileniyorum, sanki gelip beni alıp işkenceye götüreceklermiş gibi.
Soru: Size tam olarak hangi suç isnad edildi? Zannediyorum ki iki ayrı suç; biri Anıtkabire öteki de Fatih Camii’ne bombalı saldırı.
Fatih Camii‘ne sadece bombalı saldırı değil güya onu havaya uçuracakmışız. Biz hepimiz müslümanız.Nasıl olur da bir müslüman bir ibadethaneyi hele hele kendi ibadethanesini yerle bir eder, bu mantığa sığar mı? Bu iftira çok gülünç.
- Tekrar edersek Kaplan aleyhindeki ifadelerin altına imzalarınız nasıl atıldı?
Hakimler bile bunun çok aptal kimseler tarafından düzenlendiğini anlamakta gecikmediler, çünkü ifadeler harfi harfine aynıydı. Bu haliyle bunun bir mizansen olduğu kolayca anlaşılmaktaydı. Buradan da anlaşılmaktadır ki bu devletin içinde bir devlet daha hüküm sürmektedir.
BAL: SAKALLI OLDUĞUMUZ İÇİN TUTUKLANDIK
28 Ekim 1998’deki kumpas operasyonunda Metin Kaplan Hoca’dan ‘bombalama’ talimatı aldığı iddiasıyla tutuklanan Seyit Ahmet Bali le gerçekleştirilen mülakat ise şöyle:
- Türkiye’de neden ve ne kadar hapiste kaldınız?
6 sene bir ay hapis yattım. Altı sene önce arkadaşlarla birlikte bir evde polis baskınına uğradık. Biz Almanya’dan izine gelmiştik. Polisler evimizi bastılar. Zannediyorm ki, sakallı olduğumuz için takip etmişler bizi. Evimizi bastılar, hepimizi götürdüler. Hiç bir şey de bulamadılar.
- İddiaya göre iki tane saldırı planlamışsınız! Birisi Anıtkabir, diğeri de Fatih Camii‘ne. Nasıl oldu da bu iddialara vardılar veya sizin bunu söylediğinizi iddia ettiler?
Bilemiyorum. Onlar için zaten bahane aramaya bile gerek yok. Nerden çıkarttılar bilmiyorum. Zaten mahkemenin kendisi de böyle bir şeye inanmadı. Mahkeme heyetibile böyle bir şey olamaz dedi, inanmadılar. Müslümanız biz, camiyi bombalamayız. Türkiye de ‘müslümanım’ diyen hiç kimse bombalamaz.
İFADE TUTANAĞINI KENDİLERİ HAZIRLAMIŞLARDI
- Nasıl oldu da bu ifadeleri söylediğinizi iddia ettiler, yani ne yaptılar?
Bilemiyorum; bizim gözlerimiz zaten iki gün boyunca hep bağlıydı. Kendileri hazırlamışlar galiba. Nerden hazırladıklarını da bilmiyorum. Biz sadece ifade tutanaklarının altlarını imzaladık. Biz neyle suçlandığımızı mahkemede öğrendik.
- Nasıl bir işkence yaptılar size:
Bir defa iki gün boyunca ayakta durduk, gözlerimiz bağlı bir şekilde.Sonra geri kalan altı gün tek tek her birimiz müzik eşliğinde sesi de açılarak, günlerce soğuk ve sıcak sulara maruz kaldık.Baskı ve dayatmalara maruz kaldık.İki gün boyunca ayakta bekletildik, altı gün boyuncada bu şekilde işkencelere maruz kaldık.
KAPLAN HAKKINDAKİ İDDİALARIN HEPSİ İFTİRA
- Bugün Metin Kaplan’ın davasında mahkeme karşısında ifade verip açıklama yapmanız gerekseydi neler söylerdiniz?
Bir zaten suçsuz olduğumuzu söyledik.Hiç bir şey de bulunmadı.Hatta bir bıçak dahi bulamadılar. 13 kişi bir yerde yakalanmıştık. Suçsuz olduğumuzu söylerdik.Hiç bir şey de ortada yok zaten. Baştada söylediğim gibi, sakallarımız vardı, o yüzden takip etmişler ve öyle bir suç yüklediler üzerimize.
Ben Metin Kaplan’ı Almanya’da herkes nasıl tanıyorsa bende öyle tanıyordum.İddiaların hepsi kesinlikle ve kesinlikle iftira.
Kaynak: Yeni Akit
HABERE YORUM KAT