İdlib’e Yönelik İşgal Girişimi Muş’ta Protesto Edildi
Muş’taki İslami STK’lar 7.9.2018 Cuma günü Belediye önünde Suriye Dayanışma Platformu adı altında bir araya gelerek İdlib’in yalnız bırakılmaması çağrısında bulundular.
Programda Recep Yılmaz’ın İdlib sorununa yol açan tarihi süreci anlatmasının ardından Hatip Erdoğmuş, Platform adına basın açıklamasını okudu. Ardından İkram Filiz İdlib’teki Müslümanlar için dua etti.
Basın açıklamasının tam metni:
İDLİB’TE KATLİAM GİRİŞİMİNE DUR DİYORUZ!
Değerli Muşlu kardeşlerimiz, saygıdeğer basın mensupları
2011 yılında Dera’da, rejimin ıslahını isteyen sivil eylemlerin kanlı bir şekilde bastırılmasıyla başlayan ve sonra da ordudan kopan askerlerin muhaliflerin safına katılmasıyla silahlı evreye dönüşen Suriye direnişi 7. yılını geride bıraktı. Bu süreçte çok büyük zorluklarla mücadele eden mücahitler önce İran ve Hizbullah, ardından da Rusya'nın 2015 yılında savaşa dahil olmasıyla devasa bir güce karşı mücadele etmek durumunda kalmıştır. Halep, Şam, Humus, Lazkiye ve bir çok yerde her türlü ahlaki sınır aşılarak- kimyasal silah kullanımı dahil- çok büyük yıkımlar gerçekleştirilmiştir. Kadınlara tecavüz etmek ve çocukları öldürmek bir savaş aracı haline getirilmiştir.
Malum olduğu üzere, bu süreçte, emperyalist güçlerin ikiyüzlü politikalarının bu savaşı derinleştirdiğini ve yaşanan acıların devam etmesine neden olduğunu biliyoruz. Özellikle Rusya’nın Ortadoğu’da nüfuzunu artırarak bu sürece dâhil olması, ABD ve AB’nin ikircikli tutumları, bölgeyi tamamen kaosa sürükledi. Şimdi ise bu kaosu tekrardan fırsata çevirmenin hesaplarını yapıyorlar. Onların çıkarı için insanların ölmesi, acı çekmesi ve zayıf düşmesi hiç önemli değildir. Yeter ki devletlerinin çıkarı tehlikeye girmesin.
Türkiye dışında ciddi bir destekçisi olmayan halk, daha önce nüfusu 600 bin olan idlib’e sığınmış ve şu anda 3,5 milyon insan İdlib'te yaşamak zorunda bırakılmıştır. Önce Cenevre süreciyle oyalanan direniş daha sonra Astana süreciyle 6 güvenli bölgeye taşınmak zorunda kalmıştır. Ancak tüm bu süreçlerde İran ve Rusya hiçbir zaman sözünü tutmamış, önceki güvenli bölgeleri kanlı bir şekilde işgal etmiştir. Şu anda da sınırımıza 60 km. uzaklıkta bulunan idlib’e saldırılar başlatılmıştır.
Öncelikle, Türkiye’nin bölge halkına ve mücahitlere desteği hem siyasi, hem askeri zaviyeden çok belirleyicidir. Bunun sürmesi, kaybedilmemesi gerekir. Bu perspektifle Suriye halkının dostları, kardeşleri olan bizler bugüne kadar Suriye meselesiyle ilgili olarak haktan, adaletten yana tavrını devam ettirmesi, birtakım sathi hesaplarla bulandırmaması için iktidara yönelik çağrımızı, talebimizi diri tutmalıyız.
Aynı şekilde Suriyeli mücahitler de Türkiye ile koordinasyon içinde hareket etmeli, taktik farklılaşmalarının stratejik ayrışmalara dönüşmemesi için dikkatli davranmalıdırlar. İkincil tartışmaların öncelikli hedefin önüne geçmesine izin verilmemeli, ittifak zemini en geniş çerçevede tesis edilmeye çalışılmalıdır. En önemlisi de eğer Esed zalimi kazanırsa herkesin kaybedeceğini, hep birlikte kaybedeceğimiz gerçeğini herkes göz önünde bulundurmalıdır!
Önümüzdeki sürecin zorlu geçeceğini biliyoruz. Bu süreci en güzel biçimde değerlendirmek için çabalarımızı artırmalıyız. Emperyalistlerin propagandalarına; sahte ilahların yüreklere salmaya çalıştıkları korkulara; ‘ülke menfaati, reel politik, küresel gerçekler, uzlaşma zorunluluğu’ vb. zihni ve kalbi kirletme potansiyeli olan büyük putlara prim vererek izzetten uzaklaştıracak tavırlara düşmekten kaçınmalıyız.
Zalimlerin ağız birliğiyle mücahitleri hedef aldığı, zulmün dizginlerinden boşaldığı ve mazlumların üzerine çullanma hazırlıklarının ivme kazandığı bir ortamda, hak ve adalet bilincine sahip herkesin net ve samimi bir tutum geliştirmesi hayati önem arz etmektedir. Unutmayalım ki, sistematik bir barbarlık karşısında, tam sekiz yıldır yalnızca Rablerinin rızası için izzetle direnmiş ve zulme boyun eğmeye asla razı olmayacaklarını haykıran kardeşlerimizin varlığı, bizler ve tüm Ümmet için şereftir, umuttur!
Rabbimiz! izzetle direnen ve zulme boyun eğmeyenler için şöyle der:
“Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.” (Ali İmran, 173)
Değerli kardeşlerim, kâfirler ve zalimler şeytanın izinden gitmektedirler. Müslümanlar ise daima Allah’ın yardımını umarlar. Bundan dolayı diyoruz ki; Ya Rabbim Müslümanları yardımsız bırakma! Onlara merhamet et! Onları zalimler karşısında koru. Amin velhamdülillahi rabbilalemin.
Bu vesileyle burada toplanan ve hassasiyet gösteren bütün kardeşlerimize teşekkür eder ve şahitliklerinin Allah katında kabul olmasını diliyoruz…
SURİYE HALKIYLA DAYANIŞMA PLATFORMU
HABERE YORUM KAT