İdamlar ve Darbe Hukuku
Sakın Allah’ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz zannetme; sadece gözlerin dehşetten dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir. (İbrahim, 14/42)
Türkiyeli Müslümanların hafızalarında derin izler bırakan Hekimoğlu İsmail’in Minyeli Abdullah adlı romanına konu olan zulümler bugün korkunç bir gerçek olarak dünyanın gündeminde; Minyeli Abdullahlar, Rahmanın kulları modern zalimlerin vahşilikleriyle bir kere daha yüz yüzeler!
529 kişiye 2 celse ve toplam 20 dakikalık bir yargılama neticesinde idam cezası veren Minye mahkemesi insanlık tarihinin utanç sayfalarında çoktan yerini aldı. Ve tüm dünyaya İslami harekete karşı düşmanlık yürüten güçlerin ne kadar hukuksuz, ne kadar vicdansız ve vahşi olabildiklerini bir kere daha ispatladı.
Biz bunları yeni tanımıyoruz. Kimse şaşırmasın, kimse bu kadarı da olmaz demesin? Darbenin hukuku budur! Sokaklarda canlı yayınlarda yüzlerce insanı katleden, slogan atanların üstüne kurşun yağdıran, cezaevi aracında 37 insanı boğanların, işkencecilerin hukuku budur!
Bugün insanlık vicdanı kanamış ve harekete geçmiştir. Hele şükür! Hükümetle birlikte Mecliste idam kararlarını kınayan muhalefet partilerine de teşekkürler!
Ama sormak gerekmez mi, zulme karşı çıkmak için illa da 529 idam kararını beklemek mi lazımdı? Öncelikle net bir şekilde, amasız, velakinsiz darbeye karşı çıkmanız daha yakışık almaz mıydı? İhvan’ın terör örgütü ilan edilmesine karşı durmalı değil miydiniz? Seçilmiş cumhurbaşkanının yargılanmasına itiraz etmeniz gerekmiyor muydu? Sorunun Mursi ya da İhvan değil; insanlığımız, adalet duygumuz, vicdanımız olduğunu kavramınız lazım değil miydi?
Bunları yapmadınız, hatta Mısır ile ilişkilerimiz bozulmasın diyerek darbecilere tavır alınmasını dahi eleştirdiniz. Öyle ki, “İhvan için ülke menfaatleri tehlikeye atılıyor” diye feryat ediyor ve para ve çıkar hesaplarını insanlığa tercih ediyordunuz!
Şimdi bu kadarı da olmaz diyorsunuz? Hayır, sadece bu kadarı değil, hiçbiri olmamalıydı! Hepsini lanetlemeliydiniz!
Bizler hakları gaspedilenlerin, zulme maruz kalanların ve direnenlerin kardeşleri olarak 3 Temmuz’dan beri işte bunun için meydanlardaydık. Ve yine kardeşlerimizin yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz! Ne zamana kadar! Zulüm ve zorbalık yeryüzünden silinene kadar!
Sisi gibi zalimleri, Beşşar gibi kasapları, Suud ya da İran gibi işbirlikçileri ve tüm bu katil diktatörlüklerin patronluğunu yapan ABD’sini, Rusya’sını lanetlemeyi sürdüreceğiz.
Ne mutlu ki, dün kurşunlara, katliamlara rağmen susmayan, sinmeyen kardeşlerimiz bugün de idamlar, hukuksuzluklar karşısında sinmiyor, geri adım atmıyor, bilakis mücadelelerini sürdürüyorlar.
Zillete boyun eğene yazıklar olsun! İzzete talip olanlara bin selam olsun!
YAZIYA YORUM KAT