1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. İçinde nezaket cevheri taşıyan insanlardan olmak...
İçinde nezaket cevheri taşıyan insanlardan olmak...

İçinde nezaket cevheri taşıyan insanlardan olmak...

Gökhan Özcan, insanın öz saygınlığı ve toplumsal birliktelik adına nezaketin vazgeçilmez konumuna dikkat çekiyor.

21 Ağustos 2023 Pazartesi 09:30A+A-

Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Olmayan nezaket gösterilebilir mi?

Nezaketi başkalarına gösterilecek bir şey olarak düşünüyoruz hep. Oysa kendi toprağında nezaketin tohumunu bulup yeşertememiş kimse başkasına neyi gösterebilir?

Nezaket kişinin kendisiyle irtibatında ortaya çıkan bir şeydir; başkalarına yansıyan kısmı dışta tezahürüdür. İnce olan incelikle davranır, ondan kabalık sadır olmaz. Nezaket incelmiş insanlığın dalga boylarında kendiliğinden ortaya çıkar. Kurguyla, zorlamayla, mecbur hissetmekle nezaket olmaz. Nazik olan özünde bu güzelliği yaşadığı ve yaşattığı için kendiliğinden etrafına da güzellik, incelik, nezaket yayar.

İşin sırrı incelmektedir. Bir topluma her Allahın günü nezaket kurallarını hatırlatsanız, şehrin her yanına bununla ilgili bilboardlar yerleştirseniz yararı olmaz. Zorla ne güzellik olur ne bu zorlamalardan gerçek bir nezaket hasıl olur. Olmadığını da hayatımızın her anında, alanında görüyoruz.

İlişkilerimizde biraz nezaket varsa, bu çoğu zaman içimizden öyle geldiği için değil; toplu yaşamanın bir gereği olarak ortaya çıkıyor. Yani trafik kuralları gibi hepimizin mecburen uyduğu kurallar halinde kendini gösteriyor. Bu zorunlu centilmenlik düzenini sekteye uğratacak en ufak bir şey yaşandığında; nezaketin üstümüzde ne kadar iğreti durduğunu açık eder şekilde hemen tansiyonlar yükseliyor, kontroller kaybediliyor, izana sığmaz hakaretler havada uçuşmaya başlıyor. Çok geçmeden nezaket makyajlarının altında ne büyük kabalıklar ve hatta ne koyu gaddarlıklar gizlediğimiz de açığa çıkıveriyor.

İçinde gerçekten nezaket cevheri taşıyan biri, en ince hallerden en kalın, en kaba hallere bu kadar kolay, bu kadar hızlı geçebilir mi? Çünkü yaptığını nezaketle yapmak böyleleri için nefes almak gibi kendiliğinden olan bir şey haline gelmiştir çoktan. Bu sebeple nezaketin temelde başkalarına göstermemiz gereken bir şey olmadığını söylememiz icap ediyor; kendimizde yaşamamız, yaşatmamız ve önce kendimize göstermemiz gereken bir şey nezaket. Bu oluyorsa, yaşanabilecek menfi herhangi bir durumdan etkilenmeden başkalarına zaten yansıyacaktır nezaketimiz.

“Kendimize karşı kötü olmak pahasına başkalarına karşı iyi olamayız. Uçakta nasıl oksijen maskesini önce kendimize sonra çocuklarımıza takmamız isteniyorsa, nezaket ve özeni önce kendimizden esirgememeliyiz. Kendisine karşı müşfik ve nazik olabilen birisi başkalarına da öyle davranabilir” diyor sevgili Kemal Sayar, ‘Ruhun Derin Yaraları’ kitabında.

Başkalarına karşı nezaketini yitirenlerin sıkça sarıldığı bahanelerden biri onların bunu hak etmedikleri oluyor. Nezaketi başkalarına göstermeniz gereken bir şey olarak düşünürseniz, bu fikrin herhangi bir olumsuzlukta zihninizde mevzi kaybetmesi kaçınılmaz olur.

Başkalarının nezaketi hak edip etmediğini tartışıyor olmak, kişinin kendisini nezaketle nezaketsizlik arasında bir ikileme sokması anlamına gelir. Peki ama nezaketsizlik bir insanın kendisine yakıştırmaması ve yaklaştırmaması gereken bir hal değil midir? Bir başkasının nezaketi hak etmediğine kanaat edip ona ‘hak ettiği’ şekilde davranırken kendimize kabul ettirdiğimiz şey tam da bu değil mi? Nezaketsizliği kendimize yakıştırıyor olmamızda, başkalarının hal ve hareketleri ne olursa olsun, bir sıkıntı yok mu?

“Başkalarına yakıştırmak üzere kullandığımız kelimeleri kendi içimizden bulup çıkardığımızı bir anlayabilsek...” dedi beyaz saçlı adam ve başka bir şey eklemedi sonra sözlerine.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum