İade Edilen Özbek, İşkence İle Katledildi!
Türkiye’nin “Diplomatik Güvence” alarak Özbekistan’a iade ettiği Askarov Zayniddin cezaevinde 10 yıl süren işkence sonrasında hayatını kaybetti.
18.02.1971 Özbekistan doğumlu Özbekistan vatandaşı olan Askarov Zayniddin Abdurrasuloviç, Özbekistan'da yaşanan işkence, zulüm ve baskı ortamından dolayı 1998 yılında Türkiye'ye gelmişti.
Askarov Türkiye'de bulunmakta iken 16.02.1999 tarihinde İslam Kerimova yönelik Taşkent'te bir bombalı suikast yapıldı. Bu suikast girişiminin bir "devlet tertibi" olduğu yolunda oldukça ciddi şüpheler vardı. Bu suikast girişimi İslam Kerimov tarafından muhaliflerini tasfiye etme imkânı olarak değerlendirildi ve yüzlerce insan tutuklandı.
İslam Kerimov suikasttan Erk Partisini de sorumlu tuttu. Suikastin yapıldığı tarihte suçlananlar arasında yer alan Rustam Mamatkulov Kazakistan'da, Askarov Zayniddin Abdurrasuloviç ise Türkiye'de idi. Hatta bombalama olay tarih ve saatinde Askarov Zayniddin Abdurrasuloviç'in Türkiye'de İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Av. F. Bülent Yıldırım ile Kırgızistanlı bakan ve heyeti arasında tercümanlık yaptığı birçok delil ve şahitle ispat edilmişti.
Özbekistan'ın talebi üzerine Rustam Mamatkulov 03.03.1999 tarihinde Türkiye'ye giriş yaparken Yeşilköy Hava Limanında, Askarov Zayniddin Abdurrasuloviç ise 05.03.1999 tarihinde gözaltına alındılar. Bunun üzerine MAZLUMDER'e müracaat ettiler. Askarov Zayniddin Abdurrasuloviç 12 Mart 1999 tarihinde Bakanlar Kurulu'nun onayı ile Dışişleri Bakanlığı tarafından Özbekistan'a iadesi istemiyle dava açıldı. 15 Mart 1999 tarihinde Fatih 5.Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan ilk duruşmada, Askarov Özbek asıllı Kırgızistan vatandaşı olduğunu, kendisine isnat edilen suçlarla hiçbir ilgisinin olmadığını ve olaylar sırasında Türkiye'de bulunan Kırgız Bakana tercümanlık yaptığını ispat etmesine, avukatlar tarafından hazırlanan 100 sayfalık ilk dosyada iade talebinin tamamen siyasi olduğu, Askarov'un muhalif olduğu için istendiğinin ve iade edilirse ağır işkencelere uğrayacağı ve hatta idam cezasına çarptırılabileceği anlatılmasına rağmen iadesine karar verildi.
İç hukuktaki iade işleminin gerektirdiği yargısal prosedür çeşitli hukuki eksiklik ve aykırılıklarla tamamlandı. Durum böyle olunca MAZLUMDER 11.03.1999 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etti. Müracaat numarası Requete no:46827/99 olan başvuruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 23.03.1999 tarihinde bir tedbir kararı vererek Türkiye'den anılan kişileri yargılamanın sonucuna kadar iade etmemesini istedi. Türkiye ise bu karara uyacağını mahkemeye bildirdi.
Ancak, AİHM kararına ve hükümetin olumlu beyanına rağmen Özbek tutuklular Rustam Mamatkulov ile Askarov Zeyneddin Abdurrasuloviç, 19.03.1999 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla 26 Nisan akşamı bulundukları cezaevinden alınarak gece saat 01:00'de Özbekistan'a gönderildiler. İade işlemiyle dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in de özel olarak ilgilendiği bilinmektedir.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı AİHM'ne Özbekistan'ın da insan haklarına bağlı ve işkenceye karşı bir ülke olduğu ve bundan dolayı da tutukluların iade edilmesinin ciddi bir mağduriyete neden olmayacağını belirten bir yazı yazmış ve AİHM'nin cevabını beklemeden 26 Nisan 1999'da Özbekistan'a iade işlemi gerçekleştirmiştir.
Bu dosyayı takip eden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak Mamatkulov ve Askarov'un iadesinin durdurulması kararını alan MAZLUMDER başta olmak üzere, Uluslararası Af Örgütü, Human Rihgts Watch ve birçok insan hakları örgütü "Bu Özbeklerin tecrit edilmiş alanlarda kötü muamelelere, işkenceye, adil olmayan bir yargılamaya ve yaşam hakkına yönelik ağır ihlallere maruz kalma tehdidiyle karşı karşıya olduklarını" dile getirdiler.
O tarihte Türkiye Hükümetinin kendilerin bu Özbeklerle ilgili işkence, kötü muamele vb uygulamalara karşı güvenliklerine dair Özbekistan'dan güvence aldıklarını belirtmişlerdir. Ancak süreç bütün güvencelerin tersine işlemeye başlamıştır.
Askarov iade edildikten sonra Özbekistan'da insan hakları ihlalleri ve işkencesiyle meşhur Taşturma Hapishanesine konuldu. Yargılaması sırasında hiçbir savunma imkanına sahip olmadığı bilindiği gibi adil bir yargılamadan eser olmayan bir yargılamaya tabi olduğu şüphesiz bir şekilde herkesin malumudur. İşkenceli sorgulamalar, sadece kendilerine değil ailelerine yapılan işkenceli süreçlerden sonra 16 Şubat suikastiyle ilgili olarak Askarov 11 yıla mahkum edilmiştir.
Daha sonraki süreçlerde tutulduğu cezaevinin koşullarının da alabildiğine sağlıksız olduğu, cezaevinin kurulduğu yerin toprak niteliği nedeni ile orada tutulan tutukluların yoğun olarak kanser hastalığına duçar olduklarına dair haberler alınmıştır.
Mazlumder'in bildirdiğine göre bu dönemde işkence iddiaları ile ilgili BM ve Avrupa Parlamentosundan heyetler ziyarete gitmişlerdir. Askarov ise hapishanede kendisine uygulanan ağır işkencelerden dolayı ara ara gündemde olmuştur. 28.11.2003 tarihinde BBC ve Amerikanın Sesi ile yapılan bir röportaj sırasında istihbarat görevlisinin kısa süreli dışarı çıkması sırasında kendisinin işkence altında birçok yanlış ve yalan beyanda bulunmak zorunda bırakıldığını anlatmıştır. Röportajın sonunda da bu röportajdan sonra her türlü işkence ile her an öldürülebileceğini beyan etmiştir. Bu röportajdan sonra uzun bir süre kendisinden haber alınamamış daha sonra ise gerçekten akıl almaz işkencelere maruz kaldığı öğrenilmiştir.
Bu arada MAZLUMDER ve avukatları tarafından AIHM'de açılan dava 4.2.2005 tarihinde sonuçlanmış ve Türkiye AIHM Büyük Daire tarafından 34. maddenin gereklerinin yerine getirmediği gerekçesi ile 25.000EURO tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Askarov tüm bu süreçte çok kötü şartlarda tutulmuştur. Ailesi ve yakınları hakkında bilgi alamamıştır.
Türkiye Hükümeti'ne kendilerine verilen yaşam hakkı ile ilgili güvence hatırlatılarak insan hakları adına sahip çıkılması istendiği halde olumlu hiçbir sonuç alınamamıştır. Avukatları ve insan hakları örgütleri tarafından çok sayıda başvuru ile Türkiye Hükümeti'ne ve Özbekistan'a talepler iletildiği, daha önce birçok siyasi mahkumun cezalarını tamamlamaya az bir zaman kala hapishanede öldürüldüğü gerçeği hatırlatıldığı halde herhangi bir olumlu gelişme ya da durum takibine dair talepler kabul edilmemiştir.
Konuyla ilgili bugün basını bilgilendiren Mazlumder İstanbul Şubesi, Askarov'un artık ceza sürecinin bitmesi aşamasında (Nisan 2011'de cezası bitiyordu) geçtiğimiz günlerde işkence edilerek katledildiğini ve Özbekistan yetkililerinin Askarov'un cesedini ailesine teslim ettiklerini belirtti. Ölüm sebebi olarak ise kalp yetmezliği gösterilmiş.
"Sorumlular Cezalandırılsın!"
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Mazlumder Yönetim Kurulu üyesi Gülden Sönmez, bu zalimliğin hesabının sorulmasını istedi:
"Masum bir insan zalimce öldürülmüştür. Masum bir insanın ölümünü bütün insanlığın ölümü gibi sayan bir anlayışla Askarov Zayniddin için Türkiye, Özbekistan ve uluslararası düzlemde tüm girişimlerin gerçekleştirilmesi için ulusal uluslar arası tüm resmi ve sivil kuruluşlara çağrı yapıyoruz. Bu girişimler sadece Askarov ile sınırlı tutulmamalı Özbekistan hapishanelerinde tutulan binlerce masum düşünce ve inanç suçlusunun işkencelerinin önlenmesi ve güvenlik ve özgürlüklerinin sağlanması için de çabaya dönüştürülmelidir. Zira haksız tutuklamalar, keyfî gözaltılar ve muhaliflere uygulanan baskılar nedeniyle Özbekistan'da hâlen sırf muhalif olduğu için hapiste bulunanların sayısı yüz binlerle ifade edilmektedir.
Özellikle Askarov ile ilgili olarak hızlı, etkin bir araştırma ve soruşturmanın sağlanması, Türkiye'deki ve Özbekistan'daki sorumlularının cezalandırılması için gerekli çabaların ortaya konması için gereğini arz ediyoruz."
HABERE YORUM KAT