HZ:2011-1’in iki numarası
HZ:2011-1 sayılı soruşturmanın savcısı, Bayrak Harekat Planı’nın Selimiye Kışlasına giden versiyonunu Balyoz davası savcısından istediği saatlerde, 32 yıl önce o planı hazırlayıp, ismini veren adam, planın bulunduğu kozmik odanın birkaç yüz metre ötesindeki Haydarpaşa GATA Hastanesi’nde son nefesini veriyordu.
Ardından yazılan haberlere bakılırsa, 12 Eylül Darbesi’nin beyni Ali Haydar Saltık’ın 88 yıllık hayatını anlatan bir biyografi bulmak için internette tarama yapan gazetecilerin karşısına Wikipedia’dan kotarılmış klişe bir emekli orgeneral biyografisinden başka bir şey çıkmadı.
Yolu, Brüksel’den, Washington’dan, NATO’dan geçmiş, 27 Mayıs’da terfi etmiş, 12 Mart’ta adı MİT Müsteşarlığı’na önerilmiş, Kıbrıs krizinin en kritik aşamalarında Ecevit’in yanında, harekâtın ardından Kıbrıs Türk Barış Gücü’nün komutanı....
Türkiye’nin son 50 yılındaki en kritik kavşaklarında karşımıza çıkan biri için fazlaca bir ketumiyet ve gizemdi bu.
Bu ülkede orgeneral rütbesiyle yan yana görmeye alışık olmadığımız adının, Hacı Bektaş-ı Veli’nin müritlerinden efsanevi Sarı Saltuk’tan geldiği, resmi biyografisinde 1923’de İstanbul’da doğduğu yazılsa da aslen Dersimli olduğu, ailesinden bir kısmını 1938’deki Dersim Katliamı sırasında kaybettiği ancak yarı efsanevi bir biyografinin ilk satırları olabilir.
Ama Ali Haydar Saltık ardında, adının hemen ele vermediği daha büyük sırlar bıraktı.
En büyük sırrı; 12 Eylül’ün aslında kaç numarası olduğu. 1978’de ikinci başkan olduğu Genelkurmay’daki patronu Evren onun 1938’de birlikte girdikleri Harp Okulu’ndan devresi ve 50 yıllık dostuydu. Evren, anılarında 11 Eylül 1979’da sadece Kara ve Jandarma Komutanları’nın bilgisi dâhilinde Saltık’a “darbe hazırlıklarına başla” talimatı verdiğini anlatıyor. Her şey o kadar gizlidir ki bazı askerler Evren’e gelip “Haydar Saltık darbe hazırlığı yapıyor” ihbarında bile bulunmuştur.
Saltık’ın kurduğu “Darbe Planlama Birimi” nin gizlilik için el yazısıyla hazırladığı ilk rapor “Hemen darbe yapmazsak iç savaş çıkar” demektedir. Evren anılarında, bu raporu “henüz erken” diyerek çekmecesine koyduğunu, diğer 38’li devresi, sırdaşı 1. Ordu Komutanı Bedrettin Demirel gibi isimlerden yükselen darbe taleplerine direndiğini anlatıyor. Tüm bunlar Evren’in en baştan cuntanın içinde olmadığını düşündürüyor.
12 Eylül’ün sivil akıl hocalarından, darbe sonrasının Maliye Bakanı Adnan Başer Kafaoğlu da 1998’de Radikal‘den Yurdagül Erkoca’ya cuntanın taa 1978’de kendisini yurtdışından hazırlıklar için çağırdığını anlatmıştı. Hatta, Kafaoğlu Evren’i de son anda “darbe trenine binerek, meydanlarda ayet okuyarak işleri berbat etmekle” suçlamıştı.
Saltık’ın darbedeki rolü tam teşekküllü Bayrak Harekât Planı’nı hazırlayıp 4 Haziran 1980’de Evren’e sunmaktan ibaret değildi. Darbe için NATO’yu ikna etme görevi de onundu. Darbenin Milli Güvenlik Konseyi Sekreteri yapılan Saltık, kamuflaj için Ege Ordu Komutanlığı’na atanmış, 11 Eylül akşamı özel bir uçak, onu İzmir’den Ankara’ya getirmiş, darbe o gece saat: 22.00’de Genelkurmay’da başkanlık ettiği toplantıyla başlamıştı. Darbenin ardından Evren’in Başbakanlık önerisini reddedecek, Turhan Feyizoğlu’nun Başbakanlığı’nı “sağcı hükümet görüntüsü veririz” diye veto edecek, Özal’ı göreve çağıracak, yabancı basına “Ecevit, Demirel’e siyaset yasağı yok” diyecek kadar kudretli bir isim olacaktır Saltık.
Saltık’la ilgili ikinci sır onun sol ile ilişkisi. Darbeden önce sol dergilere konuşan, bir rivayete göre Aydınlık’ın gizli haber kaynaklarından biridir Haydar Saltık. Adı Alevi-solcu-antiemperyalist-27 Mayısçı-ilerici asker olarak geçmektedir. 1980 öncesi solun bir kesiminin 27 Mayıs benzeri bir ilerici darbe beklediği biliniyor. İddialara göre darbede Haydar Saltık’ın isminin olması 12 Eylül sonrası solun ilk günlerde darbeye direnişini kırmıştır. Asker-sol ilişkileri konusunda dili yanmış bir isim olan Sarp Kuray’a göre de Haydar Saltık, tıpkı 1971’de Muhsin Batur, Orhan Kabibay, Sadi Koçaş gibi seleflerin oynadığı rolü oynamıştı: Soldan görünüp darbe için solu ikna edecek, sol örgütleri kontrol edip darbeden sonra tepki gelmemesini sağlayacak paratonerlik rolü. 1981’de Haydar Saltık’ın kendisine danışman olarak 9 Mart’ın, Cumhuriyet gazetesinde yazıları çıkan hızlı solcusu, 12 Mart sonrasının ise MİT’ten sorumlu Başbakan yardımcısı olan Sadi Koçaş’ı atadığını da hatırlayalım. Saltık’ın adı öylesine solcuya çıkmıştır ki Alparslan Türkeş bile onun ismi yüzünden darbenin sol bir darbe olduğunu düşünmüş hatta “darbenin beşibiryerdesi”nin uçaklarına bomba koyulmasını teklif eden ülkücü subaylara “ Ülke o komünist Saltık’a mı kalsın” diyerek karşı çıkmıştır.
Ve son sır: Saltık- kontrgerilla ilişkileri. 1985’te Necdet Üruğ’la anlaşamayınca, emekli edilip İsviçre Bern’e Büyükelçi yapılan Saltık’ın ASALA’ ya karşı operasyonların arkasındaki isim olduğu iddiasını Avni Özgürel birkaç kez yazdı. Saltık, ASALA için 1985’te Zürih’te Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlı’nın da katıldığı bir toplantı düzenlediği iddialarına da sessiz kaldı.
Haydar Saltık’ın son ana kadar ser vermediği sırlarına ermeden 12 Eylül, şaka gibi bir darbeci olan Kenan Evren ve Türk-İslam sentezi klişeleriyle anlaşılmaya çalışılır. Yani anlaşılamaz. Şimdi kamu adına artık son kullakma tarihi de geçmiş bu sırları aydınlatma görevi HZ:2011-1 sayılı soruşturmanın savcısında...
TARAF
YAZIYA YORUM KAT