Hz. Yûsuf’un nitelikleri ve görev talebinin hikmeti
Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssalar, sadece geçmiş peygamberlerin hayat hikâyelerini değil, aynı zamanda Müslümanlar için evrensel dersler ve ahlaki prensipler de içermektedir. Bu kıssalardan biri de Hz. Yûsuf’un hayatıdır. Hz. Yûsuf’un, Mısır’da bir Melikin yönetimi altında önemli bir görev talep etmesi, İslami literatürde geniş yankı uyandırmış ve çeşitli yorumlara konu olmuştur. Bu kıssa, Müslüman olmayan bir yöneticinin yönetimi altında çalışmanın caiz olup olmadığı, peygamberlerin görev bilinci ve nitelikleri gibi birçok konuyu ele almaktadır. Hz. Yûsuf’un kıssası, tefsir literatürü çerçevesinde değerlendirildiğinde, İslam ahlakının dinamik yapısını ortaya koyan önemli bir örnek teşkil etmektedir. Yûsuf 12/55. ayet bağlamında bu çalışmada Hz. Yûsuf’un görev talebi ve nitelikleri, son şeriatta görev talebinde bulunulup bulunulamayacağı konuları içtihadî bakış açısıyla ele alınacaktır. Bu bağlamda Hz. Yûsuf’un yönetimde görev almasının hikmeti ve günümüz Müslümanları için taşıdığı dersler üzerinde durulacaktır.
Hz. Yûsuf’un Görev Talebi ve İnisiyatif
Her ne kadar Hz. Yûsuf dönemi Melikinin Müslüman olduğu ileri sürülmüşse de bu iddia kesinleştirilememiştir. Kıssa bağlamında Müslümanlığı bilinmeyen birinden de iş istemek caiz görülmüştür: “(Yusuf),‘Beni ülkenin hazinelerinin başına getir. Şüphesiz ben iyi koruyucu ve iyi bilen biriyim’ dedi.” (Yûsuf 12/55). Ayette “ülke” yerine kullanılan kelime, yeryüzü anlamındaki el-ard kelimesidir. Hz. Yûsuf öyle söylese de kastettiği yer Melikin hâkim olduğu Mısır’dır. Müslüman olmayan bir yöneticinin yönetiminde birtakım ıslah faaliyetlerine imza atmak caiz ise Müslümanlığını beyan eden günahkâr bir yöneticinin yönetiminde görev almak daha da maslahata uygun bir şey olur. Bununla birlikte, bulunduğu görev yerinde şirki, haramı vs. ortadan kaldırma konusunda hiçbir inisiyatif kullanamayacak kişinin bu göreve gelme çabasını ciddi bir şekilde gözden geçirmesi gerekir.
Hz. Yûsuf’un Nitelikleri ve Görev Talebi
Yöneticilerin memnun kalacağı elemanın iki önemli özelliği olan “iyi koruyucu ve iyi bilen” olmak, yukarıdaki ayette Hz. Yûsuf’un kendisi hakkında ön plana çıkardığı iki nitelik idi. Konu yönetimde göreve gelme olunca makama uygun niteliklerinden söz etti. Bu niteliklerini kendisini yeterince tanımayan Melike söylemiştir. Bunu söylerken “inşallah” dememesi, Hz. Yûsuf’un “Melikin bu işi yapamayacağı zannına kapılmamasını” istemesine bağlanmıştır. Dolayısıyla sözleri, “kendini övme” kapsamına girmez. Güncel ifadeyle belirtecek olursak Hz. Yûsuf’un yaptığı şey, birine ya da bir kuruma CV vermek gibidir. Zaten o, “Ne iş olsa yaparım.” dememiş, yapabileceği işe talip olmuştur. Onun iktidarda görev talebini, kendisinden daha iyi o işi yapacak kimse olmamasına bağlayanlar olmuştur.
Son Şeriat ve İçtihadî Bakış
Hz. Yûsuf’un yönetimde görev alma talebini o dönemle sınırlayan ve son şeriatın belirleyici olduğunu söyleyenler olmuşsa da son şeriatta da bu konuda açık bir yasak yoktur. Konu içtihadidir. Hz. Yûsuf’un Müslüman olmayan bir yöneticinin yönetimi altında göreve gelmesini peygamber olması nedeniyle mümkün görmeyenler, Melikin iktidarı ona bıraktığını söylerler ve Tevrat’ta da Hz. Yûsuf’un Melik olduğunu belirtirler. Ayrıca “Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu.” (Yûsuf 12/100) ayetini delil getirerek Hz. Yûsuf’un tahta geçtiğini söylerler. Yine Hz. Yûsuf, “Bana yöneticilikten bir pay verdin.” (Yûsuf 12/101) ayetini gündeme getirirler. Bu ayette “bir pay” Mısır ülkesi diye yorumlanırsa Hz. Yûsuf Melik olmuş olur. Mısır’da “bir pay” kastedildiği şeklinde yorumlanırsa Melik idaresinde bir görev almış olur.
Sonuç
Hz. Yûsuf’un kıssasından çıkarılacak ibretler, sadece tarihî bir olay olmasının ötesinde Müslümanların hayatlarına rehberlik edecek niteliktedir. Hz. Yûsuf’un Müslümanlığını kesin olarak bilmediğimiz bir yönetici altında çalışması, imanlı bir bireyin nerede olursa olsun adalet, dürüstlük ve sorumluluk bilinciyle hareket edebileceğini göstermektedir. Bu kıssa, kişinin yeteneklerini ve niteliklerini tanıtarak, topluma hizmet etme gayreti içinde olmasının önemini vurgular. Ayrıca, Hz. Yûsuf’un görev talebinde bulunurken gösterdiği inisiyatif, günümüz Müslümanları için ilham kaynağı olmalı; her şartta doğru olanı yapma azmi ve bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini hatırlatmalıdır. Sonuç olarak Hz. Yûsuf’un kıssası, İslam ahlakının evrenselliğini ve Müslümanların her zaman ve her yerde iyiliği yayma sorumluluğunu üstlenmeleri gerektiğini ortaya koyar. Bu dersler, günümüz Müslümanlarının karşılaştıkları zorluklar karşısında moral ve motivasyon kaynağı olmalıdır.
YAZIYA YORUM KAT