1. YAZARLAR

  2. MURAT KAYACAN

  3. Hz. Ya'kūb’un Hz. Yûsuf’un kokusunu alması
MURAT KAYACAN

MURAT KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Hz. Ya'kūb’un Hz. Yûsuf’un kokusunu alması

26 Şubat 2025 Çarşamba 14:55A+A-


Hz. Ya'kūb’un güçlü bir hissedişle “Yûsuf'un kokusunu alıyorum.” (Yûsuf 12/94) dediği an, duyusal algının ötesine geçen bir hakikati işaret ediyordu. Aynı anda torunlarının buna şaşkınlıkla karşılık verip Hz. Ya'kūb’a eski düşüncelerini hatırlatmaları (Yûsuf 12/95), iki farklı gerçeklik algısının çatışmasını gözler önüne seriyor. Bu ayetler, hakikatin sadece görünen dünyaya indirgenemeyeceğini ve ilahi ikramla sezilen bir boyutunun da olduğunu düşündürüyor. Bugün bizler hangi gerçekliğe inanıyoruz? İşte bu yazıda Hz. Ya'kūb’un ilahi ikramla torunlarının dünyevi bakışı arasındaki bu farkı anlamaya çalışacağız.

Duyusal Algının Ötesinde

Oğullarının Mısır’da bulunduğu bir zaman diliminde Hz. Ya'kūb, torunlarına şöyle dedi: “Kervan (Mısır'dan) ayrılınca babaları, ‘Muhakkak ben gerçekten Yûsuf'un kokusunu alıyorum; eğer bunak olduğumu söylemezseniz.’ dedi.” (Yûsuf 12/94). Mucizevi bir şekilde Hz. Süleyman’a Belkıs’ın tahtını getiren yüce Allah (en-Neml 27/40), Hz. Ya'kūb’a da Mısır’dan Kenan iline oğlu Hz. Yûsuf’un kokusunu ulaştırabilir. Hz. Yûsuf kuyuya atıldığında onun kokusunu alamayan Hz. Ya'kūb’un, Hz. Yûsuf Mısır’da olmasına rağmen, “Yûsuf'un kokusunu alıyorum.” demesi, yüce Allah’ın böyle dilemesiyle izah edilebilir. O, kime ve ne zaman nimet vereceğini daha iyi bilir. Hz. Ya'kūb’un, “bunak olduğumu söylemezseniz” sözüne, “şaşırmayacaksanız, beni hatalı bulmayacaksanız, cahil, akılsız demeyecekseniz yaşlandım diye zayıf bir görüş ortaya koyduğum için kınamayacaksanız.” gibi anlamlar da verilmiştir. Hz. Ya'kūb’un endişeli ifadesi, her şeyi sadece bilimsel yöntemlerle açıklamaya çalışan yaklaşıma farklı bir bakış açısı getirebilir.

Hz. Ya'kūb ve Torunlarının Perspektifleri

Hz. Ya'kūb’un torunları, onun Hz. Yûsuf’a olan sevgisini aşırı buldu ve dünyevi anlamda sonuçsuz gördü. Onlar, Hz. Ya'kūb’un yüksek makamını ona “babacığım” diye hitap eden Hz. Yûsuf (Yûsuf 12/4) gibi iyi değerlendirememişlerdi. Aksine âdeta daha önce “Doğrusu babamız apaçık bir şaşkınlık içindedir.” (Yûsuf 12/8) diyen babalarını taklit ettiler: “Dediler: Allah'a yemin ederiz ki gerçekten sen hâlâ eski şaşkınlığındasın.” (Yûsuf 12/95). Torunların algıladığı gerçeklik ile Hz. Ya'kūb’un hissettiği ve bildiği gerçeklik arasındaki fark belirgindir. Muhtemelen onlar, Hz. Yûsuf’un öldüğünü düşünüyorlardı. Görüşlerini ortaya koyarken “Allah'a yemin ederiz ki” demeleri, kesin kanaatlerini vurgulamak içindir. Ayette Hz. Ya'kūb’a atfedilen “şaşkınlığın”, doğru yolda olmanın karşıt anlamlısı olduğu düşünülmemelidir. Torunlarının inkârcı oldukları bilinmediğinden Hz. Ya'kūb’un hidayet üzere olmadığını söylemiş olmaları mümkün görünmemektedir. Zira peygambere kâfir diyenin kendisi kâfir olur.

Sonuç

Hz. Ya'kūb’un, oğlu Hz. Yûsuf’un kokusunu alması (Yûsuf 12/94), duyularla algılanamayan hakikatlerin de var olabileceğini göstermektedir. Torunlarının şaşkınlığı (Yûsuf 12/95) ise sadece görünenle hüküm vermenin eksikliğini ortaya koymaktadır. Hz. Yûsuf kıssasının bu bölümü, günümüz insanına, maddi dünyaya hapsolmuş algıların ötesine geçmeyi hatırlatmaktadır. Şüphecilik ve dünyevi bakış açısı, ilahi hakikate ulaşmayı engelleyebilir. Unutmayalım ki görünmeyeni hissedebilmek için teslimiyet ve güçlü bir inanç gerekir. Bugün bizler, Hz. Ya'kūb’un sözlerine mi yoksa torunlarının dar görüşüne mi daha yakınız? Bu soruyu kendimize sormak, hayat yolculuğumuzda hakikati bulmamız için önemli bir adım olabilir.

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum