Hz. İshak'ın Adı İshak İsmail, Hz. Ya'kub'un Adı Ya'kub Esbat mı?
Bir evvelki yazımızda, ismi bizde mahfuz bir web sitesinde yer alan, Hz. Ya'kub'un, İbrahim peygamberin oğlu olduğunu iddiası üzerinde durmuş ve bu iddianın hem dini hem tarihi dayanaklardan yoksun olduğunun delillerini serdetmiştik. (http://haksozhaber.net/author_article_detail.php?id=11273.) Ayrıca bu sitede yer alan diğer aykırı iddialar üzerinde de duracağımızı beyan etmiştik.
Bu inceleme yazımızda da aynı web sitesinde yer alan diğer iddiaları ele alarak bu iddiaların da diğeri gibi mesnetsiz olduğunu, delilleri ile açıklamaya çalışacağız.
Web sitesinde yer alan iddialarla ilgili yazının başlığı şöyle: "Hz. İshak İsmail / Hz. Yakub Esbat" Bu başlığın açılımı ise şu şekilde izah edilmektedir: "..Kur‘an’ın, her peygamberi, iki ayrı isimle andığına, en somut örneklerden ikisi de, Hz. İbrahim’in oğullarıdır…"
İddiaya göre; Hz. İbrahim'in, hanımı Sara'dan doğan iki oğlu vardır "…Hz. İbrahim’in yegâne iki oğlu olduğu ve söz konusu oğulların, yukarıda dikkatinize sunduğumuz ayetin işaret ettiği, Hz. İbrahim’in eşinden doğma, İshak ve Yakup adında iki kardeş oldukları açıkça anlaşılıyor…" ve bu iki oğlundan en büyük olanın adı bilinenin aksine İshak değil, İshak İsmail'dir. "..Halbuki ayet, Hz.Yakup’un babasına, ilk adı İbrahim ismi ile, ağabeyine de, her iki adı, İsmail ve İshak ismiyle dikkat çekmektedir. " "…ayetin dikkat çektiği İsmail, Hz. İshak’ın ikinci ismidir ve ayet iki ayrı kişiden değil, iki ayrı isim sahibi tek kişiden, yani, Hz. İshak İsmail den söz etmektedir…"
Hz. İshak'ın yanı sıra Hz. Ya'kub'un da iki isimli olduğu iddia edilen bu yazıda, Kur'an'da geçen Hz. Ya'kub'un ikinci ismi daha doğrusu lakabı olan "İsrail" isminden bahsedilmeyerek, onun yerine soyunu tavsif eden "Esbat" kelimesi, ikinci adı olarak zikredilmektedir. "…Hz. İbrahim’in ikinci oğlunun, Hz. Yakup-Esbat olduğu anlaşılmaktadır…" "… Esbat, kabile, grup anlamlarına gelen bir kavram olup, Hz. Yakup’un ikinci özel ismidir…"
Buraya kadar ismini mahfuz kıldığımız web sitesindeki aykırı görüşleri sıraladık. Şimdi bunları Kur'an perspektifinde incelemeye çalışacağız.
Kur'an'ı Kerimdeki, İbrahim/İsmail/İshak kıssalarının kesiştiği "İhtiyar halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir."(14/İbrahim/39) ayetinde, Hz. İbrahim'in bir duası yer almaktadır. Bu duada İsmail ve İshak, Hz. İbrahim'in oğulları olarak beyan edilmektedir. İsmail ve İshak'ın; Hz. İbrahim'in ihtiyarlığı sırasında "…İhtiyar halimde.." doğduklarının altı da özellikle çizilmektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'deki, Hz. İshak'ın doğumunun, melekler tarafından annesi Sara'ya müjdelenmesi esnasında geçen ayetler bu durumu açmaktadır. "Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi."(11/Hud/72)
Hz. İsmail'in doğumuna Kur'an'da değinilmezken; Tevrat, Hz. İsmail'in, dünyaya geldiğinde Hz. İbrahim'in seksen altı yaşında olduğunu açıklar. "Hacer İsmail'i doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı." (Tevrat/Tekvin16/16) Dolayısıyla Hz. İbrahim'in iki oğlu olduğu ve ilk doğan'ın İsmail sonrakinin ise İshak olduğu; bunlarında Hz. İbrahim'in ihtiyarlık döneminde dünyaya geldikleri açıklanmaktadır.
Yine bir başka surede yer alan bir ayette; "…Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz…"(2/Bakara/133) Hz. İbrahim ve oğulları İsmail ve İshak yaş sırasına göre sıralanmaktadır. Hz. Ya'kub'un vasiyeti sahnesinin anlatıldığı bu bölümde Ya'kub'un(a.s) çocukları, babalarından önceki atalarını "…Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın…" şeklinde ve biyografik sıraya göre anmaktadırlar. Yani önce İbrahim(a.s), sonra İsmail(a.s), sonrası İshak(a.s).
Kur’ân-ı Kerim’de; üç tanesi Bakara süresinde olmak üzere toplam beş ayette, İbrahim, İsmail ve İshak birlikte anılır. Bu beş ayette de Hz. İsmail, Hz. İshak’tan önce sıralanmaktadır. Yani Kur’an açıkça belirtmemiş olsa da Tevrat'ta detayı verilen biyografik sıralamayı tasdik ederek; Hz. İsmail’in, Hz. İbrahim’in ilk çocuğu olduğunu ihsas etmektedir.
Tevrat'ta ise İbrahim/İsmail/İshak kıssalarında, Hz. İbrahim'in en büyük oğlunun yani İbrani töresindeki bir satatü olan "ilk doğan"ın, Sara'nın cariyesi olan Mısırlı Hacer'den olma İsmail olduğu açıklanmaktadır. "Saray Mısırlı cariyesi Hacer'i kocası Avram'a karı olarak verdi. Bu olay Avram Kenan'da on yıl yaşadıktan sonra oldu. Avram Hacer'le yattı ve Hacer hamile kaldı. Hacer hamile olduğunu anlayınca, hanımını küçük görmeye başladı." (Tevrat/Tekvin16/3-4) "Hacer, "Hanımım Saray'dan kaçıyorum" diye yanıt verdi. RAB'bin meleği, "Hanımına dön ve ona boyun eğ" dedi, "Senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, kimse sayamayacak. "İşte hamilesin, bir oğlun olacak, Adını İsmail koyacaksın." (Tevrat/Tekvin16/11)
Yine Tevrat, İsmail'in(a.s) küçüğünün, Hz. İbrahim'in hanımı Sara'dan olma İshak olduğunu bildirmektedir. "Konuklar, "Karın Sara nerede?" diye sordular. İbrahim, "Çadırda" diye yanıtladı. RAB, "Gelecek yıl bu zaman kesinlikle yanına döneceğim" dedi, "O zaman karın Sara'nın bir oğlu olacak." Sara RAB'bin arkasında, çadırın girişinde durmuş, dinliyordu. İbrahim'le Sara kocamışlardı, yaşları hayli ileriydi. Sara âdetten kesilmişti." (Tevrat/Tekvin18/9-11.)
İncil'lerde İshak hakkında, Tevrat'taki konumunu tasdikleyen şu ifadeler yer almaktadır: "İbrahim İshak'ın babasıydı, İshak Yakup'un babasıydı, Yakup Yahuda ve kardeşlerinin babasıydı" (İncil/Matta1/1-2) "Böylelikle İbrahim, İshak'ın babası oldu ve onu sekiz günlükken sünnet etti. Ve İshak Yakup'un, Yakup da on iki büyük atamızın babası oldu."(İncil/Elçilerin işleri7/8)
Hz. İsmail'den açıkça bahsetmeyen İncillerde, onun annesi Hacer ve İbrahim ailesi içindeki statüsünden bahsedilerek, zımnen Hz. İsmail'in Tevrat'taki konumu kabul edilmektedir. "Burada bir benzetme vardır. Bu kadınlar iki antlaşmayı simgelemektedir. Biri Sina Dağı'ndandır, köle olacak çocuklar doğurur. Bu Hacer'dir." (İncil/Galatyalılar4/24)
Kur'an'ı Kerim'de detayları verilmeyen bölümler Tevrat'taki İbrahim/İsmail/İshak kıssalarının ilgili anlatımları ile mufassallaştırıldığında hiçbir şüpheye yer bırakmaksızın İsmail ve İshak'ın, Hz. İbrahim'in oğulları olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak Kur'an kıssalardaki, mücmel/öz anlatım metodunu değerlendiremeyenler onu tasdik ettiği diğer kitaplarda -Tevrat/İncil- anlatılan benzer kıssalardaki malumatla mufassallaştıramayanlar "mealcilik" yöntemi ile Hz. İbrahim ve ilgili diğer kıssaların anlaşılmasında oldukça uç! çıkarımlarda bulunmaktadırlar.
Bir evvelki "Ya'kub peygamber Hz. İbrahim'in oğlu mudur?" yazımızda üzerinde durduğumuz gibi, ortaya atılan aykırı çıkarımlara sessiz kaldığımızda, onun devamı olan bu yazımızdaki "İshak İsmail/Ya'kub Esbat" gibi olumsuzluklar çoğalmaya devam edecektir.
Bakınız ismi mahfuz web sitesinde yer alan yazıdaki bir başka olumsuz ifadeden daha örnek verelim: "..İshak ve İsmail’in, aynı şahıs olduğuna bir delil de, tefsirlerde yer alan, Hz.İbrahim’in kurban etmeye teşebbüs ettiği oğlunun, İshak mı, yoksa İsmail mi olduğu ile ilgili iddialardır. Çünkü kurban edilmek istenen çocuğun, İshak olduğunu iddia edenlerin gerekçeleri de, İsmail olduğunu iddia edenlerin gerekçeleri de doğrudur ve Kur‘an’a son derece uygundur…" Buyurun cenaze namazına!...
İsmi mahfuz web sitesinden alıntıladığımız bu ifadeler, Kur'an ve Tevrat'ta yer alan tarihi bir şahsiyet olan peygamber "İsmail"in ortadan kaldırdığına! şahitlik etmektedir. Bu iddiayı kale aldığınızda; "İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik." "Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor…" (2/Bakara/125-127) ayetlerinde geçen Kâbe'nin mimarlarından peygamber Hz.İsmail'i yok sayıp, onun Hz.İshak yani web sitesindeki iddiaya göre, iki isimli İshak İsmail olarak kabul etmek gerekmektedir. Dolayısıyla Hz. İsmail buhar olup uçmaktadır!.. Artık bunlardan sonra müteselsilin diğer yanlışları siz düşünün!...
Yahudilerin bile tüm hınçlarına rağmen; "…Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak, O herkese, herkes de ona karşı çıkacak. Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak…" (Tevrat/Tekvin16/12.) şeklinde metamorfoza uğrattıkları buna rağmen Tevrat'tan tamamen silemedikleri ancak peygamberlik ve yaşamının bir bölümünü silebildikleri İsmail; yirmi birinci yüzyıldaki birtakım Müslümanlar! Tarafından tamamen ortadan kaldırılıvermektedir. "…ayetin dikkat çektiği İsmail, Hz. İshak’ın ikinci ismidir ve ayet iki ayrı kişiden değil, iki ayrı isim sahibi tek kişiden, yani, Hz. İshak İsmail den söz etmektedir…"
Bir başka peygamber, Hz. Ya'kub(a.s) hakkındaki diğer iddiaya geçelim. Hz. Ya'kub'un ikinci isminin "Esbat" olduğu iddiasına. Kur'an-ı Kerim'de " Ve katta’nâhumusnetey aşrete esbâtan umemâ, ve evhaynâ ilâ mûsâ izisteskâhu kavmuhu enıdrıb bi asâkel hacer, fenbeceset minhusnetâ aşrete aynâ, kad alime kullu unâsin meşrebehum…" "Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Derhal ondan oniki pınar fışkırdı. Her kabile içeceği yeri belledi…" (7/Araf/160) ayetinde geçen "esbât" kelimesi Hz.Ya'kub'un on iki çocuğundan oluşan ve onun ikinci ismi ya da lakabı olan "İsrail" den mütevellit İsrailoğulları olarak anılan dini/etnik topluluğu açıklamaktadır. Sıbt'ın çoğulu olan "esbat" sıbtlar/kabileler/oymaklar manasına gelmektedir. Bu sıfat/isim sadece İsrail oğullarının etnik/sosyal/siyasal yapısını gösteren bir vasıflandırmadır.
Hz. Ya'kub'un ismi veya lakabı gibi bir mevzu ile uzaktan yakından alakalı olmayan "Esbat" kelimesinden olmadık şekilde çıkarımlarda bulunmak; geçmişte okumadığımız, duymadığımız bu mevzuda ortaya atılan çıkarımlar, "modern hurafe veya safsata" olarak adlandırabileceğimiz "mealcilik" türünden işler olsa gerek!...
İslam kaynaklarındaki tüm müfessir ve tarihçilerin nakillerinde ve Tevrat metinlerinde; Hz. Ya'kub'un ikinci ismi veya lakabı olarak, onun Tevrat'ta anlatılan ve yaşamış olduğu bir vakıaya istinaden verilmiş "İsrail" ismi yer almaktadır.
Kur'an-ı Kerim, Hz. Ya'kub'un bu isim/lakabından şöyle bahsetmektedir. "Kullut taâmi kâne hillen li benî isrâile illâ mâ harrame isrâîlu alâ nefsihî min kabli en tunezzelet tevrât, kul fe’tû bit tevrâti fetlûhâ in kuntum sâdıkîn" "Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in (Ya'kub'un) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helâl idi. De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun."(3/Al-i İmran/93) Yani Kur'an'a göre; Ya'kub dediğinizde de İsrail, İsrail dediğinizde Yakub adındaki aynı tarihi şahsiyet anılıyor veya bahsediliyor demektir. Bir başka ad/lakab yoktur. Ancak ismi mahfuz web sitesinde yer alan Hz. Ya'kub'un ikinci isminin "Esbat" olduğu iddiası ise çağımızdaki işgüzar mucitler! Sayesinde ortaya çıkmış olmaktadır.
Alın size bu web sitesinde yer alan bir başka ne idüğü belirsiz uç! çıkarım daha; "…Kur‘an, bu ve buna benzer bazı ayetlerde olduğu gibi aynı şahsa ait isimleri de yan yana zikrettiğinde, iki isim arasında ve bağlacını kullanmaktadır. Çünkü isimlerin ait olduğu şahıs, önce Allah katında, sonra da yerde olmak üzere, iki ayrı beden ve iki ayrı mekânda yaşamış olmaktadır…."
Bakınız üzerinde durulmasını "Haksözhaber" sitesi "düşünce platformu" formlarına katılan bazı ziyaretçilerimizin bile değersiz buldukları bu küçük görünen sapkın ifadeler, bir kartopunun büyüyerek çığ halini alıp önüne geleni ezdiği, yıktığı bir felaket gibi bir inanç sistemini önüne alıp kelimelerini, kavramlarını değiştirerek! Saptırarak! Kemirerek! İlerlemektedir.
Bir yanlış, diğer bir yanlışı; bir hurafa diğer bir hurafe ve safsatayı doğurmakta ve bunlar kale alınıp delilleri ile çürütülüp önlenmediği müddetçe; İslam tarihinin bin dört yüz yıllık sürecinde üretilen bazı kültürel hurafe ve safsatalarla bugün hala uğraştığımız gibi gelecek yüzyıl veya bin yıllarda yaşayacak diğer Müslümanlara bu sorunları "pas" edeceğiz demektir..
YAZIYA YORUM KAT