Hüseyin Atay'ın ilmi çabaları ve vefatı...
Ahmet Varol, hocası Hüseyin Atay'ın karakteri, ilmi çalışmaları ve vefatı üzerine değinilerde bulunuyor.
HAKSÖZ HABER
Ankara İlahiyat bazı konularda tartışmaların göbeğinde olan bir eğitim kurumu. Daha ziyade modernist eğilimleriyle bilinen isimlere ev sahipliği yapan Ankara İlahiyat yıllar içerisinde birçok insanın yetiştiği bir eğitim kurumu oldu.
Hüseyin Atay kelam ilmi merkezli yaptığı çalışmalarda İslam felsefe ekolüne oldukça yakın görüşleriyle var olan tartışmaların içerisinde yer aldı. Yaptığı çalışmaların etkileri konuşulmaya devam edilecektir. Modernist ekolün kompleksli düşüncelerini de içerisinde barındıran birçok eseri okuruna armağan ederek öte dünyaya göç eden Atay hakkında öğrencisi Ahmet Varol'un kaleme aldığı yazıyı iktibas ediyoruz.
Ahmet Varol / Yeni Akit
Prof. Dr. Hüseyin Atay
Ben 1980 yılının Eylül’ünde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne kaydımı yaptırdığımda henüz fakültenin dekanı Dinler Tarihi konusunda Türkiye’nin duayenlerinden ve belki bu alanın bir numaralı ilim adamı sayabileceğimiz Prof. Dr. Hikmet Tanyu idi. Ancak iki ay sonra, yani yeni öğretim yılı başladığında Tanyu emekli oldu ve fakültenin dekanlığına da Kelam ilminin ileri gelen ilim adamlarından ve belki o zaman için bu alanın bir numarası diyebileceğimiz Prof. Dr. Hüseyin Atay tayin edildi.
Birinci ve ikinci sınıfta Kelam dersleri olmadığı için bizim derslerimize girmiyordu. Zaten o yıllar daha çok fakültenin yönetimiyle meşgul olduğundan ders vermeye yeterince vakit bulamıyordu. Sonraki yıllarda Kelam derslerini büyük ölçüde bize Hüseyin Atay okuttu. Sınıflar büyük olduğundan, Atay hoca da düşük tonda konuştuğundan onu duyabilmek için ön sıralara oturmayı tercih ediyordum.
Yaşı 50’nin üstüne çıkmıştı ama henüz ilmi çalışmalarda genç ve dinamik biriydi. Sadece ders vermekle kalmıyor ilmi araştırmalarını, tercüme yapma ve kitap yazma işini sürdürüyordu. Onun Fahreddin Razi’den tercüme etmiş olduğu, orijinal adı El-Muhassal olan ancak Türkçe tercümesine Kelama Giriş adı verilen kitabı hâlâ yanımda bir başvuru kaynağı olarak bulunduruyorum.
Kelam ilminin temelini atanların Mutezile alimleri olduğu inkâr edilemez. Hüseyin Atay, Kelami konularda Mutezilenin de ehli sünnetin de görüşlerini iyi tetkik etmiş biriydi. İhtilaflarını ve ittifaklarını iyi biliyordu. Sadece İslam kelamını değil yahudi kelamını yani itikadi konularla ilgili felsefi yorum ve açıklamalarını da iyi öğrenmişti. Bu amaçla İbraniceyi de iyi öğrenmişti. Yahudilerin ünlü filozofu Musa bin Meymun’un meşhur Delaletu’l-Hairin isimli kapsamlı kitabının Arapça metninin edisyon kritiğini yapmıştı.
Muhtelif dini konulardaki, geleneksel kabullere aykırı bazı görüşlerinden dolayı öğrenciler arasında isminden en çok söz ettiren ve sohbetlerinde en çok zikredilen bir hocaydı. Ancak Kur’an-ı Kerim’in çizdiği çerçevenin dışına çıkmamaya özen gösterdiğini de dikkatten uzak tutmamak gerekir. Kur’an-ı Kerim’i her zaman bir temel dayanak ve ölçü almak gerektiği konusunda farklı bir görüşünün olduğu söylenemez.
Hüseyin Atay ilimde derinleşmiş bir otorite olmasına rağmen mütevazı kişiliğiyle öne çıkan biriydi. Koridordan geçerken öğrencilere selam vermeyi, ihtiyaç duyulduğunda ilgilenmeyi ihmal etmezdi. Bu, ilmi aynı zamanda ahlak edinen değerli ilim önderlerinin genel karakteridir. Çünkü ilim insanı yüceltir ama tekebbüre yöneltmez. Eğer bir kimse ilminden dolayı tekebbüre meylediyorsa o, ilmin ahlakından nasip alamamış demektir.
Atay, sadece kişisel çalışmalarla yetinmeyip çalıştığı ilim alanına hizmet verecek ilim adamları yetiştirmek için de büyük gayret gösterdi. Bu gayretlerinin sonuç verdiğini ve çağımızda Kelam ilmi alanında muhtelif çalışmalar yapan birçok ilim adamı yetiştirdiğini söyleyebiliriz.
Hüseyin Atay hayatını ilme vakfetmiş bir hocaydı. Ben de şahsen onun hem derslerinden, hem de kitaplarından çok istifade ettiğimi söyleyebilirim. O yüzden üzerimde hakkı olduğunu düşündüğüm için vefatı münasebetiyle kendisinden söz etmeyi bir görev addettim.
Hiç kimse bu dünyada ebedi olmadığından, dünya hayatı bir imtihan süresi olduğundan imtihan süresini dolduran ahiret yolculuğuna çıkıyor. Önemli olan buradaki imtihanı kazanmış olarak, hazırlıklı bir şekilde ahirete göç etmektir. Hüseyin Atay da 93 yıl süren imtihan süresini tamamladıktan sonra dünya hayatına veda etti.
Ahirette yeniden dirildiğinde insana dünyada geçirdiği hayat çok kısa görünecektir. Çünkü kalıcı hayata nispetle geçici hayat ne kadar uzun sürse de kısadır.
İlim adamları genellikle arkalarında mal olarak fazla bir miras bırakmazlar. Ama mal olarak bırakılan miras çabuk tükenir. İlim mirası ise hiç tükenmez. Kullanıldıkça artar. Hüseyin Atay da arkasında ilim mirası bırakarak dünya hayatına veda etti. Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.
HABERE YORUM KAT