‘Hukuk devleti’ mi, ‘terörist devleti’ mi?
Ergenekon davası, herkesin standartlarını değiştirdi..
Hukukçular, bakkal usulü görüş bildirmeye başladılar!
Savcılar, savcılıklarını unutup, avukatlık yapmaya başladılar!
Avukatlar ise, savunma görevi yerine, savcılığa soyundular!
Hukuk profesörleri ise, kendi kitaplarında yazdıkları tüm ilkeleri ayaklar altına alıp, şimdi bambaşka yorumlarla kanaat açıklamaya başladılar!
Bunlar genel değerlendirmelerimiz.
Gelelim somuta..
Dün; Türkiye Barolar Birliği ve bazı barolar ile bazı ceza hukuku profesörlerinin isimlerinin bulunduğu bir ilan gözüme çarptı.
Tam sayfa, devlet gazetesinde bir ilan!
Parası Barolardan çıktı ise, tam bir rezalet!
Paranın kimden çıktığı hususunu, kendilerinin açıklamasına tehir edelim. Kendileri açıklamasa da, sonuçta yapılacak bir soruşturmada, gerçek yine ortaya çıkacaktır!. O zaman da, sorumlulara zimmet yüklenecektir ama.. Gördüğüm kadarı ile, zimmet mimmet kimsenin umurunda değil..
Bugün Ergenekon’dan yargılananların, düne kadar hiçbir şey umurlarında olmadan, istedikleri gibi pervasız eylemlerde bulundukları gibi, ilanı verenler de hiçbir kural tanımıyorlar.
İçlerinde kimisi memur statüsünde. Kimisi, zaten terör örgütünün avukatı.. Kimisi hem memur, hem üniversite yöneticisi! Kimisi de, serbest avukat! Bunların yan yana bir ilana imza atmaları bile suç!
Her neyse... Biz hukuk devleti adına yapılan duyurudaki hukuk cinayetlerini aktaralım..
Bu köşe mümkün değil yetmez. Dizi yazı yapsanız, 15 günde bitiremezsiniz..
Çok özet, tek bir konuya (arama konusuna) hasrederek bir demet sunayım..
Deniliyor ki; “Aynı anda birkaç mekanda birden arama yapılamaz.”
Vay vay vay..
Demek ki, terör örgütü sanıklarının, şöyle bir hakları varmış.. Aynı anda, aynı sanığa ait birden fazla mekan aranamayacağına göre, suç aletlerini kendilerine ait 5-6 mekana gizlerlerse, bulunma ihtimalini otomatikman % 20’ye indirmiş olurlarmış!. Ve bu bir hak imiş!
Çünkü Barolar, Barolar Birliği ve çok ünlü ceza hukuku profesörlerimiz, “Bir sanığa ait birden fazla mekan, aynı anda aranamaz” diyorlar!
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Nedir beyler sizin derdiniz? Şüphelinin haklarını korumak mı? O zaman, her bir mekana birer avukat gönderirsiniz, olur biter!
“O kadar avukatı nereden bulacak sanık” diye dert edinmeyin!
Barolar avukat görevlendiriyor, parası da sizden bizden çıkıyor. Kanuni zorunluluk bu!
Bu kanuni zorunluluğa rağmen, koca koca ceza hukukçuları, kalkmışlar, “Aynı anda, aynı sanığa ait birden fazla mekan aranamaz” diyorlar!
Yani, sanıkların evi arandığında suç aletleri dükkana, dükkan aranacağında eve, ev aranacağında yazlığa.. vesair.. Böyle polisle sanık arasında kovalamaca oynanmasını öneriyorlar!
Hey gidi hey. Bunlar hukukçu olacak! Bunlar bu ülkenin hukuk devleti olması için çalışacaklar!
İnanan bir tane vatandaş varsa, beri gelsin!
Hukuk fakültelerinin ceza kürsülerinde ders veren koca profesörler, Türkiye’nin en büyük illerinin baro başkanlarının imzalarının da bulunduğu ilanın içeriğinde şöyle bir cümle de var: “Ne arandığı bilinmeksizin ve arama kararında açık ve somut olarak belirtmeksizin bir şey bulunabileceği varsayım ve umuduyla arama yapılamaz.”
Demek ki ne imiş? Önce arama kararı verirken, neyi bulacağınızı bilmeli imişsiniz!
Bu ne demek? “Arama yapılan yerde neyin olduğunun bilinmesi” demek!
Hakim, arama kararı verdiği yerde, ne var, ne yok, nereden bilecek? Müneccim mi, hakim mi bu!
Tabii ki şüpheye dayalı olarak ciddi delillerin varlığı sebebi ile arama kararı verilecek. Ve tabii ki, delil olarak ne bulunursa, el konulacak!
SabihKanadoğlu’nun olayındaki gibi, “Biz darbe delilleri arıyorduk, 7.65 ruhsatsız tabanca çıktı. Bu arama kararına dahil değildir. Buyurun siz bu ruhsatsız tabancayı alın, güle güle kullanın” mı denilecek? El insaf yani! El insaf.
Şu Ergenekon, insanları bir acayip etti! Düne kadar “hak” diyenler, şimdi “gak” diyorlar! Düne kadar “mağdurun hakları” diyenler, bugün “teröristin hakları” diyorlar! Düne kadar “devletin yetkileri” diyenler, bugün “terör örgütü üyelerinin yetkileri” diyorlar!
Hooop beyler.. Silkelenin biraz. Kendinize gelin.. Bu dönemin yarını da var..
Sonra utanırsınız öğrencilerinizin sorularından, üyelerinizin sorgularından kaçacak delik ararsınız.. O ilanda belirttiğiniz ilkelerle “hukuk devleti” olunmaz.. Olsa olsa “terörist devleti” olunur!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT