Hollanda’daki Seçimler Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Avrupa seçimlerle dolu bir yılın içinden geçerken, Hollanda seçimleri hiç bu kadar ön plana çıkmamıştı.
Türkiye’de 16 Nisan’da yapılacak referandumdan önce Hollanda ve Türkiye arasında yaşananların 15 Mart’ta Hollanda’da yapılacak seçimlere nasıl bir etkisi olacağı merak edilen konuların başında geliyor.
Öte yandan yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, ırkçı Geert Wilders’ın lideri olduğu Özgürlük Partisi (PVV) önde gidiyor. 53 yaşındaki ırkçı lider müslüman göçünü durdurmak, camileri kapatmak ve Adolf Hitler’in Kavgam kitabı ile karşılaştırarak Kur’ân-ı Kerîm’i yasaklamak istiyor.
Euro News’un derlediği, Hollanda’daki seçim sisteminin nasıl işlediği, Wilders’in kampanya dönemine nasıl etki ettiği ve başa geçme olasılığının olup olmadığı konusunda bilinmesi gerekenlerle ilgili soru ve cevapları ilgilerinize sunuyoruz:
Bu Seçimler Neden Önemli?
İngiltere’nin Brexit kararı ile adeta şok dalgalarıyla sallanan Brüksel’i Wilders’ın başa geçme ihtimali çok endişelendiriyor.
Wilders’ın olası bir zaferinin Brexit ve Trump ile oluşan duruma ayak uydurmaya çalışan Avrupa Birliği’ni (AB) daha da etkileyebileceği ve seçimlere gidecek Almanya ve Fransa’da da aşırı sağa büyük destek olabileceği belirtiliyor.
Seçim Yarışında Yer Alan Ana İsimler Kimler?
Mevcut hükümet merkez sağdaki Özgürlük ve Demokrasi için Halkın Partisi (VVD) ve merkez sol İşçi Partisi’nden (PVDA) oluşuyor.
Anketlerde ise Wilders’ın aşırı sağcı, ırkçı, İslâm ve göçmen karşıtı Özgürlük Partisi (PVV) önde gözüküyor.
Daha önce ülkedeki koalisyonların büyük ortakları arasında yer alan Hıristiyan Demokrat Parti ise eski günlerine dönmek için mücadele veriyor ancak henüz bu yönde pek bir başarılı yol alabilmiş gözükmüyor.
Yarışta öne çıkan diğer partiler ise Avrupa yanlısı liberal Demokratlar 66 Partisi (D66) ve çevresi Yeşiller Sol Parti (GroenLinks) ve Sosyalist Parti (SP).
“Saçaklarda” diye tanımlanan ve sistem sayesinde söz hakkı yakalayan partiler ise göçmenler ve aileleri için çalışan Denk ve yaşlı insanlara yönelik 50Plus gibi partiler dikkat çekiyor.
Hollanda’daki Seçim Sistemi Nasıl Çalışıyor?
Hollanda’da seçim sitemi nispi temsil sistemine dayanıyor. Yani eğer bir parti ulusal oyların yüzde 9’unu alıyorsa Hollanda Parlamentosu’ndaki sandalyelerin de yüzde 9’unu elde ediyor. Ülkede hiçbir seçim bölgesi yok. Hollanda’nın tek bir seçim bölgesi var, oda ülkenin tamamı.
Hollanda Parlamentosu’nda 150 sandalye bulunuyor. Yani çoğunluğu elde etmek için 76 sandalyeye ulaşmak gerekiyor.
Wilders Gerçekten Hollanda’nın Gelecek Başbakanı Olabilir mi?
Birçok uzman bunun olabileceğini düşünmüyor. Mevcut sistem Wilders’ın partisi gibi partilerin sesini duyurmasına izin verirken, aynı zamanda tek bir partinin parlamentoya egemen olmasına engel oluyor.
Eski bir Hollandalı politikacı olan ve şu anda Londra Ekonomi Okulu (London School of Economics) Avrupa Enstitüsü’nde çalışan Gijs De Vries’e göre bu mümkün değil. De Vries’e göre anketlere inanmamız durumunda yüzde 20’den fazla oy alması da mümkün değil.
İkinci olarak da Wilders’in koalisyona girebilmesi için önünde büyük engeller bulunuyor. Zira hiçbir parti Wilders’in yer aldığı bir koalisyonun içinde olmak istemiyor.
Hükümetin başındaki VDD’nin lideri Başbakan Mark Rutte, kendi hareketinin Wilders ile bir koalisyonda olduğunu hayâl bile edemediğini söyledi.
Ancak De Vries’e göre Rutte son dönemde Yunanistan’a yardım göndermek ve AB-Ukrayna referandumuna saygı duyma gibi kilik konularda düşüncesini değiştirdi.
Surrey Üniversitesi’nden Avrupa karşıtlığı uzmanı Simon Usherwood’a göre, herkes ona oy vermediği sürece Wilders’in hükümette olması pek olası değil. Usherwood, şöyle devam ediyor:
“Bu büyük bir koalisyon anlamına da gelse veya siyasi diğer anlaşmaları da içerse onu dışlamak isteyen büyük bir kitle var. Bu aynı zamanda Wilders’a da uyuyor. Dışarıda olup eleştirmek.”
Wilders Kampanyayı Nasıl Etkiliyor?
De Vries’e göre, Wilders’ın söylemi giderek rakipleri tarafından kopyalanmakta ve yeniden canlanmakta. Mevcut Başbakan Rutte, Hollanda’nın önemli gazetelerinden birine yazdığı mektupta, şu cümleyi kurdu:
“Eğer yabancılar gerçekte Hollandalıların istediği gibi davranmazlarsa, çantalarını paketleseler daha iyi olurdu.”
Hıristiyan Demokrat Parti’nin lideri dışarıda kalmamak için daha yeni şu açıklamayı yaptı:
“Nüfusunun bir bölümünde AB karşıtı görüşleri savunan Ukrayna ile yapılan anlaşmayı (ki bu anlaşma Hollanda referandumu tarafından reddedildi) yırtmaktan memnuniyet duyacağım.”
Wilders’ın rakipleri Wilders’ın ifade ettiği aşırılık olmadan onun fikirlerinin bir kısmını benimseyerek mücadele etmeye çalışıyor.
Müslümanlar ve Göçmenler Bu Oyunda Ne Rol Üstleniyor?
De Vries’e göre, “yerel ölçekte müslümanlar, hıristiyanlar, inançsızlar veya budistler bir araya geliyor, komşuluk yapıyor. Ancak çocukken büyüdükleri ortamın artık aynı çevre olmadığını görünce gerçek kaygılar ortaya çıkıyor. Bu, birçok insanın sahip olduğu bir duygu ve hakiki ve çok ciddiye alınması gerekir. Aynı zamanda yabancı düşmanlığının alevlerini harekete geçiren bir dizi siyâsetçiniz olduğu da açıktır. Çok açık ki Sayın Wilders bunlardan biri. Eğer seçimlere tüm İslâm okullarını kapatacağınızı, hıristiyanların kendi okullarını kurmalarını istediğini söyleyerek gidiyorsanız, açıkçası bölünmeyi istismar etmeye çalışıyorsunuz demektir. Desteği var ama birçok kişi çok ileri gittiğini fark etti.”
Hollandalı müslümanlar ülkenin yüzde 5’lik bir kısmını oluşturuyor.
Pew Araştırma Anketi’ne göre, ülkenin üçte biri müslümanlara karşı olumsuz bakış açısı olduğunu belirtiyor.
Eurostat’a göre, AB’nin mülteci akını ile ilgili olarak Hollanda, Eylül 2016’ya kadar yaklaşık 33 bin iltica talebi aldı.
Seçmenlerin Aklındaki Diğer Meseleler Neler?
Ülkede bazı göstergeler olumlu olsa da ekonomi başlıca bir konu. Örnek vermek gerekirse işsizlik Aralık 2016’ya göre yüzde 5,4 olarak açıklandı. Fakat De Vries, özellikle genç nüfusun birçok istihdamın, geçici pozisyonlar ve sıfır saat sözleşmeler nedeniyle güvenli olmadığını düşündüğünü belirtiyor.
Sağlık da Hollanda Avrupa Sağlık Tüketici Endeksi’nde en üst sırada olmasına rağmen seçmenler açısından ayrı önemli bir konu.
De Vries’e göre, insanların kafasındaki endişe sağlık sistemine erişebilmek için daha fazla ödemek zorunda kalacak olmaları. Bu yatırımları arttırmak isteyen sol ile giderek daha fazla masraflı oluyor diyen sağ arasında klasik ideolojik bir tartışma.
HABERE YORUM KAT