HAKSÖZ HABER

Bugün bazı haber ajansları Lübnan merkezli Al-Mayadeen televizyonunu kaynak göstererek HizbulEsed’in önde gelen komutanlarından Mustafa Emin Bedreddin’in Şam’da İsrail tarafından öldürüldüğü iddiasını ileri sürdüler. İddiaya göre Bedreddin, Şam havaalanına yakın bir bölgede bulunan askeri bir üsse yönelik mahiyeti hala araştırılan (!) büyük bir patlama neticesinde öldürülmüştü. Patlamanın hava saldırısıyla mı, bombayla mı, havan ya da bir başka şeyle mi gerçekleştiğine dair herhangi bir bilgi verilmezken, bu kadar büyük ve enteresan bir patlamada Bedreddin dışında hiç kimsenin ölmemesi de izah edilememişti.

HizbulEsed de yaptığı açıklamayla Bedreddin’in ölümünden dolayı İsrail’i suçlamış ama gayet ilginç bir şekilde Sözcü Hüseyin Hacı Hasan imzalı açıklamada “tekfirci teröristlere karşı savaşın zafere kadar süreceği” vurgulanmıştı.

Aslında bu açıklamaya gizlenmiş ifadeler gerçeğin itirafıydı. Çünkü Mustafa Emin Bedreddin Suriyeli muhaliflerin çatı örgütlerinden Ceyş’ul Fetih’ten alınan bilgilere göre Şam’da değil, Halep’te Hantuman’da önceki gün mücahitlerce öldürülmüş ve cesedi HizbulEsed tarafından Şam’a getirilerek böyle bir mizansen planlanmıştı.

Nitekim bu iddiayı doğrulayacak şekilde dün geceden itibaren rejime bağlı hesaplardan Bedreddin’in öldürüldüğüne dair bilgiler paylaşılmış ama İsrail’in adı hiç zikredilmemişti. Buna karşın HizbulEsed kaynakları ise sanki bu sabah gerçekleşmiş bir saldırı söz konusuymuş gibi konuyu sabahtan itibaren İsrail’i işin içine katarak gündemleştirmişlerdi.

Halep’te, İdlib’te, Hama’da, Şam’da aşağılık Esed diktatörlüğünü ayakta tutmak için tüm Ümmeti karşısına alıp katliamlara girişen ve bu şekilde sayısız mensubunu da telef eden Hizbulesed’in işlediği suçları, günahları böyle basit ve uyduruk mizansenlerden medet umar hale gelmesi de dikkat çekiciydi.   

HizbulEsed’in bu tür kirli bilgiler yayarak Suriye’de halka karşı işlediği inanılmaz suçları örtme çabasına giriştiği anlaşılıyordu. Bu şekilde hem İsrail’e karşı mücadele ettiği izlenimi verilmeye çalışılıyor, aynı zamanda da Suriyeli mücahitlerle Siyonist çeteyi dolaylı biçimde irtibatlandırmak gibi bir kurnazlık hedefleniyordu.

Garip olan ise Türkiye’de de başta Anadolu Ajansı olmak üzere birçok haber kaynağı ve internet sitesinin bu kurguyu hiç sorgulamadan, araştırmadan tekrar etmesiydi.