Hisarcıklıoğlu’nun “tepkimize” ilişkin açıklaması
Ergenekon gözaltılarına…
Daha doğrusu, ATO Başkanı Sinan Aygün’ün gözaltına alınmasına en sert tepki, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu’ndan gelmişti…
Bir süredir; “uzlaşma-itidal-hukuka ve demokrasiye saygı” söylemleriyle ön plana çıkan ve bu arada “bir adım geri atmayı” tavsiye eden Hisarcıklıoğlu’nun, bugüne kadarki duruşundan iz taşımayan bir sertliği vardı…
Biz de, milletin taleplerine bakan hiçbir konuda böylesine “sert yaklaşım” sergilemediğini hatırlatarak tepki göstermiştik Sayın Hisarcıklıoğlu’na.
Dün gönderdiği mesajda, “sözlerinin olmadık yerlere çekilmemesi gerektiğini” belirtiyor, Sayın Başkan…
O mesajı veririz de…
İsterseniz, gözaltına alınan Sinan Aygün’ü hangi sözlerle savunduğunu hatırlayalım önce:
“Dün sabah yaşanan bir olay (gözaltı olayı), hepimizin yüreğini yaktı ve başta Ankaralı müteşebbislerimiz olmak üzere, ülkemizdeki iş dünyasının tamamını derinden yaraladı. Camianın çok saygın bir mensubu, ancak darbe dönemlerini anımsatan bir şekilde, hepimizi derinden yaralayan bir uygulamaya tâbi tutulmuştur. Açıkça söylüyorum, böylesine bir tutumu asla kabul etmiyoruz. Sayın Sinan Aygün’ün, hâlâ kamuoyuna açıklanmamış olan birtakım gayrimeşru faaliyetler içinde anılmasını, herhangi bir açıklama veya suçlama belirtilmeksizin böyle bir muameleye tâbi tutulmasını kınıyoruz. Sayın Aygün’ün meşruiyet dışı herhangi bir tavır ve davranış içerisine girmeyeceğini biliyoruz. (..) Darbeler sadece hükümetlere karşı olmaz. İşte dün vuku bulan olay, kişilik onuruna darbedir. Zira ticaret, güven üzerine bina edilmiştir. Bir tüccarın en büyük sermayesi itibarıdır. Sayın Sinan Aygün’ün tâbi tutulduğu muamele, geleceğe matuf kaygı ve endişelerimizi artırmaktadır.”
•
Evet, Sayın Hisarcıklıoğlu’nun “Ergenekon” gibi ülkesini seven herkesin “nihayete ulaşması” için elinden geldiğince yardımcı olması gereken bir operasyondaki “gözaltı” olayına…
Hem de, “mütemadiyen Ergenekon sanığı üreten malûm gazete”nin üslûbunca tepki göstermesi gerçekten de şaşırtıcıydı…
Sayın Başkan’ın sözlerinin yer aldığı internet sitelerine akın eden yorumlardan, bize ulaşan mesajlardan onu anlıyoruz ki, Sayın Hisarcıklıoğlu hiç de “faydalı” bir iş yapmadı!..
“Yanlış anlaşılmaya” son derece müsait ifadeler bunlar…
Nitekim; mesaj sahipleri de Sayın Hisarcıklıoğlu’nun, hayli dağılmış ve bunalmış durumda olan “darbecilere moral verdiği” görüşünü savunmakta…
Ve de; “Kendileri için ayrıcalıklı muamele talebinde bulunduğunu!..”
Bize ulaşan mesajlarda çok ağır ifadeler var.
Bunların yarısının “haddi aştığını” düşünsek bile diğer yarısına kulak vermek gerek!..
Özellikle; “Darbeler sadece hükümetlere karşı olmaz” sözünün; sonrasında gelen “dün vuku bulan olay kişilik onuruna darbedir” sözüyle kurtarılamayacak kadar “sorunlu” olduğu ifade ediliyor…
“Ergenekon” operasyonunun “dokunulmaz sanılan darbecileri” de tehdit eder bir hız ve kararlılıkla yürütüldüğü bir ortamda…
Sayın Hisarcıklıoğlu gibi “seçimle işbaşına gelen” bir sivil toplum önderinin, TOBB üzerindeki “28 Şubat izlerini” hatırlatırcasına “hükümete karşı olmayan darbelerden” bahsetmiş olması…
Elbette sıkıntılı bir durum…
Bu yazdıklarımızdan, Sayın Aygün’ün savunulmasına “karşı olduğumuz” sonucu çıkmaz elbette…
Mesai arkadaşınızdır, ortaklıklarınız vardır, camianızın önde gelenidir…
Savunursunuz elbet…
Savunursunuz da… Bu üslûpla mı?
Bir “darbe” operasyonunda “darbe” sözcüğünü kullanarak “savunma yapmak” yaralayıcı olmaz mı?
Bunları ifade ettikten sonra…
Mesaja gelmek gerekirse…
Evet;
Diyor ki Sayın Hisarcıklıoğlu:
“Serdar Bey kardeşim;
Yazınızı dikkatle okudum.
Eleştirilerinizi, dostâne yaklaşımlar olarak görüyorum.
Ancak şunu da ifade etmek isterim ki; seçimle işbaşına gelen bir sivil toplum yöneticisi olarak, antidemokratik eğilimlere destek vermem düşünülemez!…
Hatta bırakın destek vermeyi, olanca gücümle karşı çıkmamam düşünülemez!..
Türkiye, darbelerden, muhtıralardan çok çekmiştir!..
Türkiye, demokrasi dışı arayışlar yüzünden, olması gereken yerin çok gerilerinde kalmıştır…
Türkiye’de darbe teşebbüsü; ülkesini seven herkesin karşı çıkması gereken ağır bir suçtur…
Ve bu suçu işleyenler, mutlaka hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.
Bununla birlikte, suçluluğu ispatlanıncaya kadar herkesin masum olduğu da evrensel hukuk kuralı olarak akıllardan çıkarılmamalıdır.
Sayın Aygün, açıklamamızda da belirttiğimiz gibi saygın bir sivil toplum yöneticisi ve müteşebbistir. Kendisi, çağrıldığı takdirde ifade vermeye şüphesiz giderdi. Bu imkân varken, böyle bir olayın yaşanması üzücü olmuştur.
Bunun dışında; yargımız hakkında olumsuz bir beyanda bulunmamız söz konusu değildir.”
Evet... Sayın Başkan’ın açıklaması özetle böyle…
Şimdiii…
Yazıyı bağlamamız gerekiyor…
Bunu “kanaat” belirterek yapmak gerekirse…
Sayın Hisarcıklıoğlu’nun “bir yerlere mesaj göndermek için” operasyona sert çıktığı ortada…
O bir yerler; asla ve kat”â “darbeci çevreler” değildir.
TOBB’un başında kim olsa, böyle bir çıkışta bulunurdu.
Sayın Hisarcıklıoğlu’ndan “Kim olsa aynı şeyi yapardı”nın ötesinde tavırlar da beklemek elbette hakkımız.
Ancak bazı durumlar ve pozisyonlar vardır ki;
“O kadarı” yapılabilir…
Sayın Başkan;
“Yatıştırmak” istedi herhalde…
Başka açıklaması yok.
Ve tabii… Genel tavrı müspet bir sivil toplum yöneticisinin bir çalışma arkadaşını savunurken kullandığı ifadeleri dile dolamanın, uzatmanın; mânâsı da, faydası da yok!..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT