Hint Alt Kıtası Müslümanlarını unutmayalım...
Taha Kılınç, Deniz Çıkılı’nın “Kayıp Kıtanın Keşfi - Hindistan Yazıları” isimli çalışmasını değerlendirdiği yazısında Hindistan'ın Müslümanlar tarafından unutulmaya yüz tuttuğunu ifade ediyor.
Taha Kılınç / Yeni Şafak
Kayıp Kıtanın Keşfi
“Günümüzde varlığını sürdüren en eski dinlerden, Hindistan’ın geleneksel dini Hinduizm’de kadının konumunu anlamak için Hindu kutsal metinlerinden Manu Kanunnamesi’ne bakmak yeterli olacaktır. Bu eserde kadına dair olumlu addedilebilecek birkaç satıra rastlamak mümkünse de genelinde kadına bakışın son derece menfi olduğu, müspet ifadelerin ise pratikte bir karşılığının bulunmadığı görülmektedir. Örneğin erkeğin, hayızlı hanımıyla aynı yatağa uzanması, birlikte yemek yemesi, yemek sırasında hapşırırken, esnerken ya da dinlenirken ona bakması yasaktır.
Kız evlat ve eş olarak neredeyse hiçbir değeri olmayan ve erkeği memnun etmek amacıyla yaratıldığı düşünülen kadın için zorlukların daha dünyaya gelmeden önce başladığı Hindistan’da çok sayıda aile, doğacak çocuklarının cinsiyetinin kız olduğunu öğrenince kürtaja başvurmaktadır. Bunun nedeni ise, kızların evlenirken, -ülkemizde bazı bölgelerdeki uygulamanın aksine- erkek tarafına yüklü miktarda çeyiz parası vermesini öngören “drahoma” adlı gelenektir. Bu uygulama tıpkı Câhiliye döneminde olduğu gibi kız çocuklarının aile için yük olarak görülmesine sebebiyet vermektedir. Sita Agarwal, Genocide of Woman in Hinduism (Hinduizm’de Kadın Soykırımı) isimli eserinde Brahmanların 20. yüzyıl boyunca yaklaşık 50 milyon kız çocuğunu katlederek Yahudi soykırımından tam 10 kat daha büyük bir soykırım yaptıklarını nakleder.
Eski Hint’te dul kadına bakış son derece menfi idi. Evlenmesine müsaade edilmeyen dul kadın, oğulları yetişkinse onların himayesine girer, değilse kocasının yakın akrabaları ile birlikte yaşar ve mutlu görünmesi ayıplanırdı. Saçlarının daima kesilmiş olması gerekirdi. Hayatta kalabilmek için günde sadece bir defa yemek yerdi. Mücevherleri alınır, bir kat hasır üzerinde yatardı. Yas döneminde dul kadının uğursuz olduğuna inanan Hintlilere göre bir kadının dul kalmasının sebebi, kadının önceki hayatındaki günahlarıydı.”
Bu alıntıyı Hindistan’a dair çalışmalarıyla büyük gelecek vadeden genç akademisyen Deniz Çıkılı’nın “Kayıp Kıtanın Keşfi - Hindistan Yazıları” (Ketebe Tarih, Ağustos 2023) adlı kitabından yaptım. Hindistan’da yakın zamana kadar uygulanan “Sati” geleneğini anlattığı yazısında, Çıkılı’nın verdiği detaylar gerçekten tüyler ürpertecek cinsten. Birbirinden farklı konularda dikkat çekici 25 makalenin bir araya getirildiği “Kayıp Kıtanın Keşfi - Hindistan Yazıları”nın sayfaları arasında gezinirken, insanın karşısına neler çıkmıyor ki:
Hint Alt Kıtası Müslümanlarının ortak hafızası Urduca ve bu dilde verilen eserler… Hindistan’ın İngilizler tarafından masa başında taksimi ve sonrasında yaşanan trajediler… Hâlide Edip Adıvar’ın Hindistan izlenimleri… İstanbul’daki Hintler Tekkesi ve uzaklara seyahat eden dervişler… Şiblî Numânî’nin İstanbul notları… Tüccar kılığında coğrafyanın dört bir yanını kolaçan eden sömürgeciler… Hint Alt Kıtası’nda bir Osmanlı amirali: Seydi Ali Reis… Hindistan’daki İslâmî eğitime, medreselere ve tekkelere İngilizlerin vurduğu darbeler… İmâm Rabbânî’nin Bâbürlü hükümdarlarıyla ilişkileri… Hint Alt Kıtası’nda tek tanrılı bir yerel din: Sihizm… Okuma-yazma bilmediği halde kültürüyle ve kitap bilgisiyle herkesi şaşırtan Bâbürlü hükümdarı Ekber Şah… Hint Alt Kıtası ulemâsı arasında hilâfetin Kureyşîliği tartışmaları… Hindistan’da Mesnevî’nin yaygın şekilde okunduğu yerler ve etkileri… Adalet timsali bir Müslüman sultan: Balaban Han… Hint diyarında bir İslâm şehri: Delhi… 1857 Hint Ayaklanması ve İngilizlerin verdiği karşılık...
Görüldüğü gibi, 300 sayfalık bir kitap, Hindistan coğrafyasına dair merakı olan okura kelimenin tam anlamıyla beyin fırtınası yaşatacak bir muhtevaya sahip… Ama buradaki anahtar kavram “merak”. Uzakları gerçekten bilmek, tanımak ve derinlemesine kavramak isteyenler için… Meraksız insana ise, yapılacak bir şey yok ne yazık ki.
“Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur” fehvasınca, Hint coğrafyası bizim gönlümüzün ve zihnimizin kıyısında ancak yer bulabiliyor. Oysa orada yüzyıllar boyunca devam eden bir İslâm hâkimiyeti vardı ve bugün de yaşanan nice hadise, söz konusu tarihî derinliğe çok boyutlu biçimde işaret etmeyi sürdürüyor. “Kayıp Kıtanın Keşfi - Hindistan Yazıları” işte bu ıraklığı gidermek ve aradaki mesafeyi kapatarak Hint diyarını gönlüne yakınlaştırmak isteyen herkese sitayişle tavsiye edebileceğim bir kaynak.
HABERE YORUM KAT