8 Şubat'ta gazeteci yazar Ahmet Varol ve Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın konuk olarak katıldığı ilk programın dün akşamki (9 Şubat) misafirleri gazeteci yazar Mustafa Özcan ve Mustafa Eğilli idi.

Mısır İntifadası üzerine analizlerin tartışıldığı programda Bahadır Kurbanoğlu Mısır'da yaşanan süreçle ilgili yaptığı kısa bir girizgahtan sonra sözü ilk olarak Mustafa Özcan'a bıraktı. Özcan konuşmasına İhvan-ı Müslimin özelinde yakın dönem Mısır tarihine değinerek başladı ve özelde hareketin genelde ise Mısır halkının sistemle olan acı tecrübelerini izleyicilerle paylaştı. Daha sonra Mübarek'in İsrail işbirlikçiliğine dair ortaya saçılan belgelerden bahseden Özcan, İsrail yetkililerinin işbirlikçiliğin düzeyine ilişkin "Mübarek'e bir telefon kadar yakınız!" ifadelerini de dile getirerek süreçle ilgili aydınlatıcı bilgiler sundu.

Kurbanoğlu'nun, Mısır halkının direnişinin sadece ekonomik sebeplerle açıklanamayacağı, Mısırlıların sisteme başkaldırmasının özgürlük ve adalet talebi ile işbirlikçiliğe duyulan öfke gibi nedenlerden de kaynaklandığı vurgusundan sonra sözü alan Mustafa Eğilli, Mısır'ın özelde Filistin coğrafyası olmak üzere, tüm bölge ülkelerine yapacağı etkiler üzerine önemli değinilerde bulunduktan sonra, her halükarda gelişmelerden İsrail'in zarar göreceğinden bahsetti. Eğilli, özellikle İntifada sürecinde İhvan'ın Ömer Süleyman'la görüşme masasına oturmuş olmasının risk içeren yönlerine değindi. Mustafa Özcan'ın da katıldığı bu görüş, Mübarek gitmeden talep iletmek için dahi masaya oturmanın sakıncalarının, Ömer Süleyman'ın halkın Tahrir meydanını terk etme çağrısında ve darbe imalarını içeren tehditkâr üslubunda görünürlük kazandığı biçimindeydi. Ancak yine de taleplerinde net olmalarının ve mensuplarını sokaktan çekmemelerinin İhvan için çok önemli bir artı olduğunu dile getiren Eğilli, konuşmasını İhvan-ı Müslimin'in siyasal zekâsını ve tecrübesini gelinen süreçte çok iyi kullanması dileği ile bitirdi.

İslami hareketlere güven duymamız gerektiğini Hamas'ın seçimlere katılım süreci özelinde değerlendiren Kurbanoğlu da bazı kesimler tarafından aceleci ve ufuksuz tahlillerle dile getirilen "Ümmet liberal-demokrat bir sürece savruluyor!" şeklindeki yargıları da bu bağlamda eleştirdi. İsyan ile intifada, devrim ile inkılab arasındaki farka da vurgu yapan Kurbanoğlu, "arzu ettiğimiz ortamlar tarihin bir anında zuhur etmeyecek, bizim irademiz ve çabalarımızla zamana yayılarak yeşerecek" dedi.

Bahadır Kurbanoğlu'nun  son olarak sitemizde yayınlanan  ve Müslüman halkların tecrübe ettikleri inkılaplardan özgüven ve umut sağlaması gerektiği vurgusuyla son bulan yazısından bir bölüm paylaşarak bitirdiği program, bu akşam farklı konuklarla Mısır ve Tunus özelinde Ortadoğu coğrafyasında meydana gelen gelişmeler tartışılmaya devam edilecek.

Ersen Akyıldız / Haksöz-Haber