"Hilal Tv'de Gelişmeler" Başlıklı Yazıya Gelen Bir Değerlendirme Üzerine
Düşünce platformunda yazdığımız "Hilal TV'de Gelişmeler" başlıklı yazımız üzerine, bu yazının okuyucu formunda Hilal TV'nin çeşitli yönleri ile tartışıldığı veya değerlendirildiği olumlu bir platform oluştu.
Bu tartışma veya değerlendirme yazıları içerisinde dikkatimizi çeken bir eleştiri veya değerlendirme yazısı ise Şükrü Hüseyinoğlu kardeşimize ait olanıydı. Hem bizim yazımızın muhteviyatını ve hem de Hilal TV yöneticilerini konu alan bu yazıda şöyle diyor Ş. Hüseyinoğlu kardeşimiz: "…Hilal TV üzerine yapılacak değerlendirmelerin, bu kanalın teknik veya muhteva olarak zenginleştirilmesi vs konularından ziyade, kanal kurulurken deklare edilen "Kurucu Metin"e sadık kalınıp kalınmadığı üzerinde yoğunlaşması daha isabetli ve işlevsel olacaktır…"
Bu tespiti iki ana başlıkla kategorize ederek buna dair görüşlerimizi belirtelim ya da değerlendirmelerimizi yapalım. Yazıdaki birincisi husus, Hilal TV'nin, muhteva ve teknik olarak değerlendirilmesinin gereksiz veya çok önemli olmadığı; ikincisi ise "…kanal kurulurken deklare edilen "Kurucu Metin"e sadık kalınıp kalınmadığı…"nın sorgulanması gerekliliğidir.
Her şeyden önce "Kurucu Metin" gibi bir olguyu ne okumak aklımıza geldi ne de bilgimiz olmadığı için bunun üzerinde bir değerlendirme yapmak gerekliliği.. Öncelikle bunu samimiyetle beyan edelim.
Hilal televizyonunu yayına başladığından beri izleyen biri olarak ve "kendimizden" bir müessese gördüğümüzden, programlarını ortak değerlerimiz üzerinden izleme ve değerlendirmeye çalıştım.
Bunu yaparken, Haksözhaber web sitesi "düşünce platformu" köşesinde son yazımla beraber üç ayrı yazı yayınladım. Hilal TV programlarında gördüğüm olumlu veya olumsuz durumları tüm kamuoyu ya da en azından İslami kamuoyuna ve de Hilal TV yönetici ve programcılarına arz ettim.
Bu yazılarımdan birincisi; "Hilal TV'de inancın renkleri" başlıklı, 13 Nisan2009 tarihli; https://www.haksozhaber.net/author_article_detail.php?id=9784 linkli yazıdır. İkinci yazımız ise "Mustafa İslamoğlu Hocamızın Dikkatine!" başlıklı, 25 Temmuz 2009 tarihli; https://www.haksozhaber.net/author_article_detail.php?id=11368 linkli yazımızdır. Son yazımız ise bu yazımızdan bir evvel yayınlanan "Hilal TV'de gelişmeler" başlıklı, 29 Ocak 2010 tarihli; https://www.haksozhaber.net/author_article_detail.php?id=14521 linkli yazımızdır. Linklerini vermiş olduğum yayınlanmış yazılarımın da bilahare incelenerek konu hakkında bir yargıya varılması ideal bir tutumdur diye düşünüyorum.
Bu yazılarımızda gerek programlardan gerek programcılardan gerekse programlardaki konulardan; ortak fikriyatımız bazında olumlu veya olumsuz gördüğümüz yanlardan bahsettik. Amacımız bu TV'de yönetici veya programcı olan kardeşlerimizi çalışmalarında desteklemek, yanılgılarında ise ikaz ederek, yine onlara destek olmaktı. Yani amacımız "eksen kayması" olmadığı müddetçe her halükarda onlara destek olmaktı.
Bu eleştiri veya değerlendirmelerimize Hilal TV yetkilileri veya çalışanlarından olumlu cevaplar veya sinyallerde aldık. Mesela; 14 07 2009 tarihli "İnancın renkleri" sezon sonu programında, son sunumunu yapan sunucu Murat yorulmaz, şahsımıza, programa katkılarımızdan dolayı teşekkür etmiştir. (Bakınız; http://www.hilaltv.org/yeni/izle.php?header=mp3+wma+wmv+encoders+player+flv+codec+network&id=1095 )
Yine Hilal TV haber merkezinde çalışmaya başladığını öğrendiğimiz, B. Şahin Erdeğer kardeşimizin; mezkûr yazımızın, Hilal haber merkezi çalışanları tarafından olumlu değerlendirildiğini belirten yazısı, "düşünce platformu"ndaki "Hilal TV'de gelişmeler" başlıklı yazımızın okuyucu formunda bulunmaktadır. (Bakınız; https://www.haksozhaber.net/author_article_detail.php?id=14521 )
Ezcümle biz, Hilal TV'yi izlediğimiz gibi onun olumlu ve olumsuz gördüğümüz taraflarını da hem Hilal TV yönetimi ve çalışanlarına hem de İslami kamuoyuna açıklamışızdır.
Yani hem olumlu yönlerde desteğimizi hem de olumsuz gördüğümüz yanlarında bu olumsuzlukların düzeltilmesi gerekliliğini arz etmişiz. Aynı zamanda bunu İslami kamuoyuna arz ederek onlar açısında da bilgilendirilme işlevini yerine getirdik.
Ancak şahsınızın, bizim, Hilal TV hakkındaki bu gayretlerimizi hafife aldığınızı anlamakta ya da vehmetmekteyim. Bu aşamada şunun sorulması gereklidir diye düşünüyorum. Hali hazırda yayın yapan ve İslami hassasiyetleri gözeten ya da gözettiğini inandığımız bir müesseseyi, bizim açımızdan vakıf olduğumuz olumlu ve olumsuz yönleriyle; "..kanalın teknik veya muhteva olarak zenginleştirilmesi.." zaviyesinden eleştirmemiz mi gerekliydi yoksa önceden bilgimiz ve haberimiz olmadığı ancak sizin beyanlarınızla aşina olduğumuz olumsuzlukları baz alarak bu TV kanalını kale almayıp yok mu saymalıyız. Ya da ne halleri varsa görsünler deyip silip bir kenara mı atalım? Yoksa bunların içimize sokulan bir "Truva atı" olduğunu mu vehmedelim?
Muhakkak ki, "Mevcut kanallar içerisinde bizler açısından tercihe en yakın olanının Hilal TV olduğunu söyleyebiliriz." Sözünüze istinaden; muhtemelen eleştirelim, düzeltmeye çalışalım diyeceksiniz. O halde mezkûr form yazınızda beyan ettiğiniz olumsuzlukları; sizin de yazarı olduğunuz Haksözhaber web sitesi "Düşünce platformu"nda yayınlayacağınız bir yazınızla gündem etmeniz gerekmektedir. Şimdiye kadar bunu yapmamanız büyük bir eksikliktir diye düşünmekteyim.
Belki diyeceksiniz ki, bu işi sizin yazınızın formundaki değerlendirme yazımla yaptım! Bizce bu mazeret, yeterli değil. Çünkü 2007 yılından beri yazmakta olduğunuz bir köşede Hilal TV ile ilgili olumsuz veya hoşnutsuz olduğunuz malum "kurucu metin"e aykırı durumlardan detayları ile bahsederek, bu durumu İslami kamuoyu ile paylaşmamanız ve onları bu olumsuzluklar hakkında aydınlatmamanız hiç de doğru bir davranış değildir.
Hilal TV'deki mezkûr olumsuzluklar hakkında gerçekleştireceğiniz bu gayretiniz, hem Hilal TV yöneticilerini, bahsettiğiniz olumsuzluklara karşı lakayt kalmamaya ve hem de bu olumsuzluklardan haberi olmayan veya dikkat etmeyen bendeniz de dâhil, Hilal TV izleyicilerini uyanık ve seçici olmaya sevk etmiş olacaktır.
Buna mümasil olarak aynı zamanda Hilal TV yöneticileri üzerinde "izleyici baskısı" oluşmasını sağlayarak, olumsuzlukların düzelmesini hem çabuklaştırmış hem de sağlamış olacaksınız. Aksi halde malum olumsuzlukları bir bilen olarak her iki kesime karşı vazifenizi yapmamış olacaksınız, kanaatindeyiz.
Bunun yanı sıra "Gündeme getirilmesi gereken bir başka konu da; "Hilal TV'nin İslami kamuoyunda sevilen bazı yazarlara karşı ambargo uyguladığı yönünde oluşan izlenimlerdir. Bu ne kadar doğrudur, bu tür bir ambargo var mıdır, yok mudur?" diye muğlâk ve kendi kendinize fısıldar şekilde sorular sormaktansa, açık, net ve örneklerin yer aldığı gürül gürül bir yazıyla bunu İslami kamuoyu ve Hilal TV yönetimine arz etmeniz, formdaki yazınızda vurguladığınız gibi "..daha isabetli ve işlevsel olacaktır…" kanaatindeyiz. Gerçekleştireceğiniz bu davranışınız "Bu konular tartışılmalı, bu esaslar üzerine ıslah edici yorumlar yapılmalı." şeklindeki görüşünüzün olumlu bir yansıması olacaktır.
Dolayısıyla bu "..daha isabetli ve işlevsel olacak…" görevin, Hilal TV ile ilgili konulara vakıf ve şahit olan bir Müslüman ve sonrasında televizyon alanında; "Evlerimizdeki Truva Atı: Televizyon" gibi bir kitabın müellifi, konunun bir uzmanı olarak öncelikle sizin üzerinize düşen bir vecibe olduğunu da hatırlatmak gereğini duyuyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Gerçi,sayın yazar Cengiz Duman Bey'in açıklaması ve tebriki beni taltife yetiyor ama;
Yanıtla (0) (0)(envercem) adlı yorumcu benim yazdıklarımı ön fikirle okuyunca bana hitaben;
(Lütfen ulu orta konuşmayalım hele söz konusu islam ve temel esasları ise haddimizi bilelim.
Rota.Sakarya rumuzlu kardeşim,kendince üstad M.İslamoğlu’nu eleştiriyor.Öncelikle şunu bil ki cahilin âlim hakkındaki görüşleri/şehadeti kabul edilmez,buna rağmen yine söyleyeceklerimi söyleyeyim,yazıda geçen suni kelimesinden ne martavallar çıkarıyorsun)demiş.
Hz.Mevlâna'nın bir sözünü hatırlatıp devam edeyim:"Her söze bir cevabınız olsun,lâkin bir söze bakın söz mü? diye başlar.Devamına gerek yok.Lâfın tamamı kime söylenir bilenler bilir.
Eğer yazdıklarıma tekrar döner ve ön fikir gözlüğünü çıkararak okursa görecektir ki ben;
1.)"HİÇ OLMAZ AMA";Sayın İslâmoğlu ..... diye söze başlamışım.Bu söz,ona hata atfetmek ve kötülemek değil,ilmine itibar manasınadır.
Devamında ise;(2.Kelime burada yanlış olarak SÜNNİ yerine SUNÎ yazılmıştır.)demişim.Ve haklı olarak "tüm Sünni alimlerin Tefsirlerini bir kenara iterek,Şİİ alimlerin tefsirlerinde kendine çıkış melcei arıyor."diye kendi fikrimi yazmışım.
Sayın yazar Duman da bana cevabında bu fikrime katılarak eklemede bulunmuş;İslâmoğlu için
(Amacının Sunnî külliyatı küçümsemek olduğu kanaatinde değilim.Ancak bir yanlış ifadede bulunmuştur.Asıl olan bu yanlışlığı düzeltip düzeltmediğidir.Yani söz konusu meal-tefsirinde bu yanlış ifadeyi kaldırırsa gerçek yerine gelmiş olur İnsanoğlu hata yapabilir.Çağdaş müelliflerin önemli ortak özellikleri geleneksel kaynaklarda bulunmayanı keşfettiklerini iddia etmeleridir.İslamoğlu hoca'da böyle bir girişim yaparak ayetteki bin dört yüz yıllık "güldü" ifadesini "hayız gördü" yapmıştır.Buna itirazımızı okuduğunuz yazımızda yaptık.)DEMİŞTİR.
Sayın Duman;(Rota.Sakarya rumuzlu kardeşimizi tebrik ediyorum.Birincisi tavsiyemize uyup araştırdığı için;ikincisi bir yanlışı bulduğu için.Sünni,Suni olmuş,Hata bizimdir)diyor.Bu bana yeter.
EDİTÖR: Vahdet bey, sözünü ettiğiniz konularla ilgili sitemizde önceki tarihlerde eleştiriler, tartışmalar yayınlandı. Hassasiyetinizi paylaşıyoruz. Bu konuda Müslümanların çabalarını sahiplenme ile birlikte eleştirel dir duruş sahibi olmanın da sorumluluk olduğunu düşünüyoruz. Ancak takdir edersiniz ki Haksöz-Haber sitesinde özellikle de isim belirterek kişileri ya da kurumları yıpratmaya dönük yorumlara yer veremeyiz ve vermeyiz. İslam kardeşlik hukuku bağlamında yapıcı eleştirilerinizi yazabilirsiniz. Ki onaylanan birçok eleştirel yorumu da okumuşsunuzdur. Ancak yıpratıcı, yaralayıcı, kardeşlik hukukunu baltalamaya namzet yorumlara yer veremeyeceğimizi bilmenizi isteriz. Sözünü ettiğiniz eleştirilerin aynısını farklı bir üslupla ifade etmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Allah'a emanet olunuz...
Yanıtla (0) (0)Yazının öncesinde ve sonrasında okunan şeylerden bu suni kelimesinin aslında Sünni olduğunu anlamayacak bir okuma özürlünün kalkıp üstadın İslami ilimlerdeki bilgisini bile ölçmesi insanı sadece güldürür. Azizim üstadı biraz takip et ondan sonra ahkâm kes. Şimdi Sünni âlimleri bir kenara itip Şii âlimlerden medet umduğunu Kur’an ayetlerine dair yaptığı hangi tefsirlerinden çıkardın. Bir de İslami bilgiler sahasında yetersiz olduğunu nerden çıkarıyorsun. Bari konuşacaksan Cengiz Bey gibi İslami usuller ve deliller çerçevesinde konuşta biz de aydınlanalım. Ne diyelim zırvalar tevil götürmez.
Yanıtla (0) (0)Selami mahlaslı kardeşimin yazısında dile getirdiği hz Ebubekir’e atfen söylenilen bir yanlışlığı da tashih etmek istiyorum. Hz Ebubekir’in bu sözü hangi kitapta geçiyor bilmiyorum ancak dile dolaşan bu sözünü yani : ‘Allah’ım vücudumu öyle büyüt ki cehennemde hiçbir Müslümana yer’ kalmasın deyişinin fedakârlık olarak insanlara anlatılır durulur, ancak benim kanaatim hz.Ebubekir’in böyle bir sözü söylemeyeceğidir. Nedenine gelince: 1- Bu haddini aşmaktır, hiç kimse mü’min kullarına Allah’tan daha fazla merhametli olamaz ve böyle bir iddia da bulunamaz. 2. Mahşer günün dehşeti ve cehennemin korkunçluğu karşısında peygamberler bile endişeye düşecekken bir mü’min kulun kalkıp beni onların yerine cehenneme at diyebileceğini varsaymak Kur’an ayetlerinden ve hadislerden bihaber olmak demektir. Zira yüce Mevla’nın azabı karşısında dili tutulmayacak hiç kimse olmayacaktır.3. Hz. Peygamber’den bile böyle bir söz nakledilmemişken onun izinde giden o güzide sahabinin böyle bir kelam edeceğine ihtimal veremiyorum.
Sevda rumuzlu kardeşimin hilal tv ile ilgili eleştirileri güzel. İşte bence eleştiri denilince böyle olgun ve dengeli olmalı. Teşekkürü asıl hak eden bence böyle itadili yaklaşan kardeşlerimdir.
Forumda benim gibi yorum yapan kardeşlerin görüşlerine katılmadığım noktalar oldu bunu belirtmek ihtiyacını duydum: Öncelikle yazılan konunun çerçevesine dikkat ederek görüşlerin serdedilmesi en uygun olanı, buna rağmen konu dışına sapan, alakalı/alakasız konulara gönderme yapan kardeşlerimiz de var. Bir önceki yazıda A.Selam’ın ve diğerlerinin Allah isminin yanında peygamberimizin isminin olmaması gerektiğine dair söylediklerini ele alırsak, peygamberin isminin anılması onun hâşâ Allah ile muadil olduğu gibi bir şeyi nerelerden çıkarıyor/lar? Ümmetin telakkisi bu mu? Kelime-i Şehadette efendimizin isminin anılmasını nereye koyacağız. Bu abes görüşü konuşmak bile gereksiz görüyorum. Sahabelerin hepsini aynı kefeye koymak için insanın islam adına zırcahil olması lazım. Efendimizin dizinin dibinde yetişen ve onun öğretilerini hayatıyla taçlandıran, İslam’ın sahih çizgisini bize ulaştıran kimselerdir; işte bunlardır üsve-i hasene olarak kabul edilen sahabeler. Peygamber Efendimizin bu seçkin sahabeleri için dediğini es geçip konu ile alakası olmayan bir ayetin delil gösterilmesi son derece vahim. Çünkü Müslüman haddini bilen ve kaynaklarına saygı duyandır. Sahabelerin yıldızlığı meselesine gelince bunun sahih hadis olmadığını kaynaklarınla belirtip sonra akl-ı selim bir gerekçe ile çıksaydın makul olurdu. Ancak kendi indi görüşleriyle ‘allame’ kesilen cahillerde hiç çekilmiyor arkadaş. Lütfen ulu orta konuşmayalım, hele söz konusu islam ve temel esasları ise haddimizi bilelim.
Yanıtla (0) (0)Rota. Sakarya rumuzlu kardeşim, kendince üstad M. İslamoğlu’nu eleştiriyor. Öncelikle şunu bil ki cahilin âlim hakkındaki görüşleri/şehadeti kabul edilmez, buna rağmen yine söyleyeceklerimi söyleyeyim, yazıda geçen suni kelimesinden ne martavallar çıkarıyorsun. Bu mantıkla yaklaşırsan herkese söylenecek çok şey bulursun.
Selamün aleyküm, "..falandan reklam alamassın çünkü şu mahsur var, filandan reklam alamassın şu mahsuru var. bu ortamda nasıl yürüteceksin kardeşim bu işi. demişti. ben de o zaman demiştim ki kendi kendime: bunları baştan göze almamış mıydınız sevgili hocam..." İfadenizi çok yerinde ve isabetli buluyorum. Müslümanların bir zaafı, bir işe; Ya Allah deyip Türk! gibi başlamalarıdır. plansız programsız; deveyi bağlamaksızın, tevekkülle yapılan işlerin neticesi çoğunlukla yukarıda değindiğiniz yakınmaları ortaya çıkarır. Allah yapılan işten olumlu ders alınmasını dilerse o iş olumlu neticelenir ve devam eder yok eğer bundan olumsuz bir ders alınmasını murad etmişse o zaman da son dönemlerde yaşadığımız organizasyon yanlışlarını yaşarız. Ancak hatalar Müslümanlardan kaynaklanır, takdir Allah'ındır. Temennimiz, Cenabı Hakk'ın bu oluşumu hayra havale derek yoluna İslami doğrultuda devam etmesidir. Bu hususta köstek değil destek oluruz, yazılarımızda bunun için dercedilmiştir. Taki, "eksen kayması" gibi bir durum olana kadar!.... Bir diğer değindiğiniz husus olan Hilal tv kurucu metnini doğrusu okumak aklıma gelmedi. Hilal web sitesinden pdf formatında yeni indirdim, inşaallah okuyacağım. Ancak bu hususta gerekli değerlendirmeleri bu metinden haberdar olup yine bu hususta olumsuzluklar yaşadığını beyan eden, Ş. Hüseyinoğlu kardeşimize havale ettiğimizi yazımızda belirttik. Allah'a emanet olun.
Yanıtla (0) (0)Selamün aleyküm, Rota.sakarya rumuzlu kardeşimizi tebrik ediyorum. Birincisi tavsiyemize uyup araştırdığı için; ikincisi bir yanlışı bulduğu için. "Sunnî" olması gerekirken kelime "suni" olarak geçmiş, yanlışlık bizden zuhur etmiştir. özür dilerim. Mustafa hoca bu ifadelerinde Sunnî külliyatı tamamen gözden geçirdiğini söylemiştir. Bundan sonra tabatabaî'nin Mizanına başvurduğunu beyan etmiştir. Amacının Sunnî külliyatı küçümsemek olduğu kanaatinde değilim. Ancak bir yanlış ifadede bulunmuştur. Asıl olan bu yanlışlığı düzeltip düzeltmediğidir. Yani söz konusu meal-tefsirinde bu yanlış ifadeyi kaldırırsa gerçek yerine gelmiş olur. İnsanoğlu hata yapabilir. Çağdaş müelliflerin önemli ortak özellikleri geleneksel kaynaklarda bulunmayanı keşfettiklerini iddia etmeleridir. M. İslamoğlu hoca'da böyle bir girişim yaparak ayetteki bin dört yüz yıllık "güldü" ifadesini "hayız gördü" yapmıştır. Buna itirazımızı okuduğunuz yazımızda yaptık. Ayrıca konu ile ilgili kıssa çalışmasını yapıyoruz. Hazır olunca yayınlayacağız. Allah'a emanet olun.
Yanıtla (0) (0)hilal tv kurulalı 1 yıl olmuştu. m.islamoğlu hoca bir dersinde hilal tv'nin zor durumda olduğunu söylemişti. hatta yaklaşık olarak şunu söylemişti: falandan reklam alamassın çünkü şu mahsur var, filandan reklam alamassın şu mahsuru var. bu ortamda nasıl yürüteceksin kardeşim bu işi. demişti. ben de o zaman demiştim ki kendi kendime: bunları baştan göze almamış mıydınız sevgili hocam. sonra nasıl olduysa -iyi de oldu- hilal yoluna devam etti ve bu günlere geldi. evimde tv yok. izlemiyorum ama hakkındaki haberleri takip ediyorum. cengiz beyin bundan önceki yazısını okuyunca olumsuz eleştirecek sanmıştım. ama devamında övücü yazılar görünce hem şaşırdım hem sevindim olumlu gelişmelerden dolayı. ama bir yandan da kurucu metin aklıma geldi.
Yanıtla (0) (0)cengiz duman beyin kurucu metinden haberdar olmamasına gerçekten şaşırdım. tv kurulacağı zaman islamoğlu hoca özellikle bu metne vurgu yaptı. kurucu metin eskiden hilal tv internet sitesinde vardı. şimdi var mı bilmiyorum. şükrü hüseyinoğlu kardeşin bu metne atıf yapması son derece yerindedir.
Sayın C.DUMAN Hocam,(Linklerini vermiş olduğum yayınlanmış yazılarımın da bilahare incelenerek konu hakkında bir yargıya varılması ideal bir tutumdur diye düşünüyorum)notunuz üzerine;"Mustafa İslâmoğlu Hocamızın Dikkatine" başlıklı yazınızı ve yorumları okudum.
Yanıtla (0) (0)(Hocamız şöyle demekteydi)girişinizle,(...)"Bu sefer tefsirleri karıştırdım,karıştırdım…. Sunî tefsirler bitti.Şiî külliyatına geçtim. Tabatabai'nin,El-Mizan'ını açtığımda ..." şeklinde bir bölüm dikkatimi çekti.
Yani aslında buradaki "SUNÎ" ye aklım takıldı.Bunu iki şekilde izah imkânı olduğunu düşündüm.
1.)"Hiç olmaz ama";Sayın İslâmoğlu,Zemahşeri,Zeccac,Kâdı Beyzavi,Ebussud Efendi,Alûsi,Taberi,Esed El Muhasibi,İ.Hakkı Bursevi,Seyyid Kutub,Mevdudu,Elmalılı M.Hamdi Yazır gibi eski-yeni tüm alimlerin tefsirlerini (SUNÎ=YAPMACIK)buluyor.!
2.)Kelime burada yanlış olarak SÜNNİ yerine SUNÎ yazılmıştır.O zamanda,İslâmoğlu,yukarıda saydığım ve sayamadığım tüm Sünni alimlerin Tefsirlerini bir kenara iterek,Şİİ alimlerin tefsirlerinde kendine çıkış melcei arıyor.
İslâmoğlu'na göre;(Kur'an'ı anlama işi tefsir ile,yorumlama işi ise te'vil ile ifade edilmiştir.Tefsir,"Kapalı bir şeyi açmak"; te'vil,"bir şeyi aslına döndürerek amacını ortaya koymak" anlamına gelir. Kur'an'ın lafzı bir kez indi,manası kıyamete kadar inmeye devam edecek.Kur'an tefsirleri, inmeye devam eden manaları tesbit edip kayda geçirme çabasının ürünüdür)
İslâmoğlu o konuşmasında;"Dahike" kelimesinin manası için etimoloji lugatına döndüm.Meğer bilmediğine değil,bildiğin için de lugata bakacakmışsın" diyor ve orada kelimenin başka manalarının da olduğunu söylüyor.
Bunu ne zaman diyor 15.06.2009 da.Yani 15 yılı aşkın canlı tefsir programı yapan ve yazan biri için geç değil mi? Bir kerre Hz.Kur'an'ın dili bugün kullanılan Arapça ile aynı değil.1431 yıl önceki gerçek ile bugün okuyanların veya geçmiş yüzyıllarda tefsir yapanların verdikleri mana mutlaka farklı olur.
Tefsir yapmaya çalışanların en az 5-6 İslâmi İlim dalını da bilmeleri gerekir..
verin parayı pisliğe bulaşmayalım;söylemi, beni dağıdar etti.ben,pisliğe bulaşma; ihsan istemez diyorum.
Yanıtla (0) (0)hilal tv.yi izleyen tüm kardeşlerimiz ise,bu insandan helallık dilemeleri lazımdır diye düşünüyorum.zira bu kardeşimiz,size dini ulaştırmak için, bu tehlikeye girmiştir.bu kardeşimiz de tıpkı "SAİD"'i nursi gibi milletim cennete gitsin de ben cehennem'i boylamaya razıyim demiş gibi oluyor.Ebubekir gibi,ya rab beni büyüt benimle cehennemi doldur; diyer insanlar kurtulsun;fedakarlığı gibi bir fedakarlık yapmıştır.
Şükrü Hüseyinoğlu bey'in eleştirilerinin gayet yapıcı eleştiriler olduğuna,bilakis Cengiz Duman bey'in fazla pembe bir tablo çizdiğini düşünüyorum.Kendisinin de ifade ettiği gibi Hilal Tv bizim için bir değerdir ve konuya yapılan katılımlarda ,müslümanlara hitap gayesi güttüğünü ve alternatif bir televizyon dili oluşturmak olduğunu söyleyen bir kanal için dikkate alınan öneriler olmalıdır.
Yanıtla (0) (0)Açıkcası Hilal Tv'nin kurulduğu ilk günlerdeki yayınlarını ,şimdikine göre çok daha acemi ve teknik bakımdan yetersiz olmasına rağmen arayanlardanım.
Her nekadar kaldırılış gerekçelerini bilemesemde,''Abdurrahman Dilipak,Ali bulaç-Abdurrahman aslan,Engin noyan ve Mehmet emin kazcı ile Ulvi alacakaptan'ın ''yaptığı programların bu günde devam etmesini isterdim.
Bir zamanlar Engin noyan programı sırasında reklama girerken ''küçük bebeğimizin beslenmesi lazım ''diyerer bir ekmek arası isterdi.Bugün bebeği beslemekten ,doğru dürüst bir program seyredemiyorum.Ne zaman açcam peş peşe dünya kadar reklam.Geçen seneydi,başörtüsü reklamları ile ilgili bir itiraz mesajı yollamıştım,geri dönüp cevap verilme tenezzülünde dahi bulunulmadı.Zaten bu tarz müslüman kadını temsil etmeyen reklamlarla birlikte,kanalda program yapan hanımlarında büyük bir bölümü ,tesettürün amacını aşan şekilciliğe bürünüverdiler.
Şu an birkaç program dışında izleyecek birşey bulamıyorum ,kimse kusura bakmasın.İlahiler konusu ise ayrı bir muamma .
Son olarak,dilerim ki Hilal Tv,''Vahyin haramlarla ilgili çektiği kırmızı çizgi Hilâl Televizyonu'nun da kırmızı çizgisidir, aşılamaz. '' ilkesine daima bağlı kalır ve kendi ifadeleriyle kazanma hırsıyla reyting tuzağına düşmezler.
Ve lütfen taassublarımız uğruna sözün doğru ve adil olanını söylemekten artık çekinmeyelim.
şimdi belden aşağı vurmalar bu olsa gerek. birbirimizi tanımadığımız halde evimizin içine kadar su-i zanda bulunmak bir kere islami edebe sığmaz. bilmediğimiz şey hakkında casusluk yapmayalım: we la tecessesu. keman çalan bayanın saçı açıktı meselesine gelelim. bunlar ilahideki figürler itirazım buraya yoksa başka yerde ne yaparlarsa yapsınlar. bu yüzden meseleyi çarpıtmamak lazım. varolan çelişkileri görmek gereklidir. bizdendir kör olalım düşüncesi maalesef türkiye müslümanlarının büyük bir zaafı. aynı şey akp için, gülen cemamati için, vakit için, iran için, vesaire vesaire.. düşünülüyor.kalkış noktası bir. islami ilke dediğiniz nedir? islami nas dediğiniz nedir? hayatın her alanın islamileştirilmesi nedir? öyle pragmatik duruşlarla, düşüncelerle dünyevi anlamda bir başarı olabilir; ama islamın kendisinden referanssız ya da kıyısından köşesinden referanslı bir duruş duruş değildir. hayalkırıklığını oluşturan ise; büyük bir iddiayla ortaya çıkanların daha önce amansız saldırdıklarına benzemeleridir. ne oluyor nereye gidiyoruz anlamakta zorluk çekmiyorum. iktidar herne olursa olsun ulaşılması gereken bir yer olarak görülürse sonuç bu olur. nerede ilkeler? nerede üç muhammed? biraz kendinize gelin. kimseyi tekfir etme gibi bir derdim yok; ama polyanıcı da olmaya gerek yok. bu mu tutarlılık? bu gördüklerimiz bize tutarlılığın olmadığını çok açık ve net göteriyor. örtüyü teşhir ve zerafat olarak gösteren durumların neyi kabul edilebilir. reklamlar geri çevriliyormuş. inandığınız değerlerle çelişiyorsa geri çevireceksiniz elbette. bunu minnet vesilesi olarak dile getiriyorsunuz bu sizin imanınızla alakalı bir şey teşhir etmenin lüzumu yok. aslında islam toplumu bugüm kafa yapısı itibariyle muhafazakar. arap kanallarını dinliyorum aynı kafa yapısı. eleştirmeyin, düşünmeyin, siz bilemezsiniz yeri değil,zamanı değil,zaten problem sizde, siz anlamayazsınız... falan filan hilal tv ye değerinden daha fazla anlam yüklemeyin. yoksa sonuç hayalkırıklığı olabilir
Yanıtla (0) (0)Keşke büyük küçük herkes birbirlerini dinlemeye tahammül gösterse ne kadar güzel olurdu değilmi? Bazen belli bir ilmi seviyeye gelmiş abilerin uyarılar karşısında sert tepkiler yada kırılganlıklar gösterdiğini görüyorum.Halbu ki kişi ne kadar bilgi alırsa alsın bazı konularda hareket stratecisini kendisi çizemez.Çünkü hergün birarada konuştuğu arkadaşları dışında diğer kesimleri kafasında anlamladıramaz.İşte bu noktada danışmanlık ifadesi devreye giriyor.Farklı fikirleri olan kardeşlerde hilal tv de faydalanabilir.Şükrü beyden de görüş isteyebilirler.Amaç başarı ise bu yapılmalıdır.
Yanıtla (0) (0)hilal tv yi eksik gedik ve/veya defolu olmakla tarifleyenler hakkında tv yi kapatıp evlerini medres-i nuriye ye çevirdikleri gibi bir hüsnü zannım var! bu hususta biz de kendileri gibi olmayı dileriz...
Yanıtla (0) (0)entellektüelizmin şehvetine kapılmak diye bişeyden bahsederler..buna kitap kurbanı diyenler bence de haklı..
Avm lere kapitalizmin mabedleri demek albenili bir yakıştırma olabilir..hakikate de çok uzak değildir..ve fakat şehirleşmenin de bir neticesi değil midir?
müslümanlar çağın imha sektörlerine karşı alternatif geliştirdiler de bizim mi haberimiz yok?
toplu saldırıya toplu müdafa..kurumsal saldırya kurumsal müdafa..kişisel saldırıya kişisel müdafa..değilmi yöntemlerden biri?
alışveriş şehvetine kapılmamak şartıyla daha ucuz alışveriş için avm leri kullanmanın sakıncası nedir? bir müslüman zaten eksende insan tavırda denge ve tasarrufta ihtiyac kaidesini bilmeli değilmi?
yaşımın genliğine verirlerse üstadlar sevinirim..
fakat öyle..
keman virtüözünün başı açıktı..
ilahi söyleyen çocukların hepsinin örtüsü yoktu..
şu kadar taksitle alışveriş..reklamı vardı yollu serzenişler yapıcı eleştiri midir sizce?
hilal tv nin giderinin gelirinden fazla olmasına rağmen kendisine gelen reklamların yüzde 95 inden fazlasını geri çevirdiğini bilip insafla kaleme sarılmak gerekmez mi? onu yapma kardeş doğrusu budur diyenin ama doğrusunun da şöyle bir maliyeti var bu anlamda benim de şu kadar katkım olsun gibi şık bir jesti olmamalı mı? dostuna nasılsın diyenin dostunun iyi değilim cevabına hazır olması gerekmez mi?iyi değilse sadra şifa için kol sıvamaz mı?
müslüman kardeşinin güzelliğine dürbünün küçülten tarafıyla ve fakat onda kusur sandığı şeye ise büyülten tarafıyla bakmayı yamuk bir bakış olarak görüyorum.
böyle devam ederse ah keşke dediğimiz şeyleri gerçekleştirme adına mütevazi gayretler sarfedenlerin emekleri de desteksizlikten kaybolup gidecek..
bize para verin bu gibi şeylerdden vaz geçelim.stv.ye de para versek o da vaz geçer.dandik ayakkabı yapıp satan kişiyede sana para vereyim kalitesiz mal yapma desem oda vaz geçer. bu iddiaya midem bulandı; hiç seyr etmek istemiyorum. Allah ile muhammedin ismini yan yana yazmaktan ben de hoşlanmiyorum.
Yanıtla (0) (0)kazık yiye yiye gözlerimiz biraz açılmiştir.bu piyasada dandik malların satılmayacağını bilseniz iyi olur.
Öncelikle şunu ifade etmem gerekir ki, Cengiz Duman kardeşimizin hakkında yazı yazması, bizlerin de yorumlarla konuya iştirak etmemiz, Hilal Tv'nin bizim için bir değer ifade etmesinden kaynaklanmaktadır. Hilal Tv herhangi bir Tv istasyonu değildir. Kur'an merkezli bir birikimin, bu birikimle topluma hitap etme iddiasıyla kurulmuş ve "Kurucu Metin"le de sınırları belirlenmiş bir "özel" kanaldır.
Yanıtla (0) (0)Hilal Tv veya buna benzer kurumlarınn önemli bir özellikleri de, toplum açısından referans kurumlar olarak görülmeleridir. Mesela Hilal Tv'de yayınlanan "Axes kartınıza 10 taksit" şeklindeki bir reklam, toplum açısından kredi kartlarının meşruluğu yönünde bir algıya yol açacak niteliktedir. Çünkü Hilal Tv, bir Kanal D gibi değildir, referans bir kurumdur.
Bu konuları, “Mü’min bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahtan el çeker, Allah’tan günahının affını dilerse, kalbi o siyah noktadan temizlenir. Eğer günaha devam ederse, o siyahlık artar ve bütün kalbi pas tutar. 'Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler kalplerinin üzerine pas tutmuştur' (Mutaffifin,14) ayetindeki 'rân' budur.” (Tirmizî, Kitabu Tefsiri’l-Kur’an, 75; İbn Mâce, Zühd, 29)hadisi eşliğinde bu sitede "Reklam kuşakları Allah'ın hükümranlığından bağımsız mı?" başlıklı yazıda dile getirmeye çalışmıştım.
Aslında temel mesele şudur: Rabbimiz bizden ne olursa olsun kitleselleşmemizi mi istiyor, yoksa yeryüzünde her şart ve durumda kendi ölçü ve ilkelerinde sebat eden, şahitliği hiçbir şeye değişmeyen bir topluluk bulunmasını mı arzu ediyor?
Son olarak: Bu sabahki haber kuşağında, Hilal Tv'nin de "AVM'lerde mescid" derdine düştüğünü üzülerek izledim. Bünyesinde mescid olan ve olmayan AVM'ler tek tek sayıldı, olanlar olumlanarak. Oysa Kur'an merkezli birikim, İslam'ın kapitalizme iliştirilmiş embedded bir din olarak algılanmasına karşı durmayı gerektirmez miydi? İslam, kapitalizmin mabedinde kendisine bahşedilen bir odalık ritüel dini midir?
bu mevzu abartılıyor gibime geliyor. arada bir izleyen biri olarak bütününden çok da tatmin olmadığım bir kanal. olumsuzluklar ise bana göre şunlar: başörtüsü reklamı yanio reklam hangi islami ilkeye uygun doğrusu merak ediyorum, o bir melekti filmine bakın melek mi şeytan mı ancak sürekli takip edildiğinde anlaşılıyor şeytan olarak birinin gösterilmesi ve bundan da öte bu şeytana melek denilmesi, söylenen ilahilere dikkat edin islamoğlunun üç muhammedini autlar nitelikte, sonra kürtçe ilahileri nerede bir kürt olarak bölgemizde kürtçe ilahiler gayet yaygın ve yeterli düzeyde bunları görmüyoruz veya sayılı birkaç tane gördük bunu da belirtelim,ilahileri söyleyen çocukların içinde örtülü yok! geçen akşam bir sözde ilahide ise başı açık keman çalan bayanlar, son olarak islamoğlunun konuşurken ki durumuna yönelik tutumlar eyvallah tabi tabiler... özetle stv nin biraz daha iyi hali bu yüzden yazarın geçmiş yazılarını da okumuş biri olarak bu yazısını çok iyimser buldum fakat reel de bulmadım.
Yanıtla (0) (0)hilal tv nin bizzat sayın mustafa islamoğlu tarafından kaleme alınan kurucu metne sadakat göstermediği ve/veya kurucu metnin bazı hususlarda hakikate nisbetinin zayıf/sakat olduğu yönünde insanın zihnine berrak olmayan soru işaretleri bırakan dostların kendilerinin ve kanaatlerinin üzerindeki perdeyi aralamarını dilerim..
Yanıtla (0) (0)bu zamanda böyle bir televizyonculuk yapmaya yeltenmenin gerekliliği üzerinde durmaya hacet olmadığı sanırım genelin oluruna mazhar olmakla beraber bunun aynı zamanda nuh gibi karada gemi yapmak gibi yaman ve yakıcı bir sıfatı da vardır..
populer sinema eleştirmenliği türü hariçten salvo olmadığı sürece ihtilaf ahlakına uygun yapıcı katkılar bünyeyi güçlendirir..
fakat...
hemen her sivil teşekkülün yaşadığı gibi malesef hilal tv de bir düzine kahramanın çok özel fedakarlıklarıyla zar zor nefes almaya devam etmektetir..
zaruriyatını dahi çoğu kez denkleştirme sıkıntısı çeken böyle bir işletmeye haciyat ve hatta tahsiniyatla ilgili eksikleri hatırlatmak eğer tüm gövdesini taşın altına koyan asil kahramanlar içerisinde değilseniz tatlı su kardeşliğidir..
belli camiaların gözde yazarlarına mesafe koyulduğunun doğru olmadığını düşünüyorum..pekçok mülakat roportaj ve proğram yapma teklifine pekçoğunun ağırdan alma ağırdan satma ve bazılarının da hilal tv nin ödemesi mümkün olmayan ücret talepleriyle mukabelede bulunulduğunu şehsen biliyorum...
hilal tv ye seyirci kalarak eleştiri okları fırlatmak yerine hilal tv nin izleyicisi olarak ona katkı sağlamanın yerinde olacağı zannındayım..kaynaklarıyla beraber ciddi projelerle hilal tv ye teklifte bulunulduğunda bunun hüsnü kabul göreceğini düşünüyorum...
eleştiri entellektüel bir faaliyet olarak kalmamalı..
teorik eleştiri makamında olanları meşhur ifadeyle sosyal mesaj vermenin yanında iş bilenin kılıç kuşananın çercevesinde kendilerini meydanlara sahaya bekliyoruz....
baki selam dareyn saadet...