1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Hilal Kaplan, İran’ın Derinleşen Çelişkisini Yazdı
Hilal Kaplan, İran’ın Derinleşen Çelişkisini Yazdı

Hilal Kaplan, İran’ın Derinleşen Çelişkisini Yazdı

İran’da “İslâmi Uyanış Kongresi” tarafından düzenlenen 'İslâmî Uyanış ve Kadın' konferansından izlenimler…

13 Temmuz 2012 Cuma 20:33A+A-

Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan, İran’da “İslâmi Uyanış Kongresi” tarafından düzenlenen 'İslâmî Uyanış ve Kadın' konferansına katıldı ve bugün izlenimlerini yazmaya başladı.

Kaplan, bugünkü yazısında İran’ın Suriye tutumundaki derin çelişkisinin konferansa nasıl yansıdığını gözler önüne serdi. NATO’nun müdahale ettiği Libya Devrimine destek veren İran’ın; Suriyeli muhaliflere cephe almasındaki tutarsızlığa dikkat çeken Kaplan, Tunuslu kadınların, konuşmalarında Suriye’de yaşanan katliamı gündemleştirmelerinin salonda nasıl bir yankı uyandırdığını anlatıyor.

İran'dan selam ile...

Hilal Kaplan / Yeni Şafak

Son birkaç gündür, önemli bir uluslararası konferans sebebiyle İran'dayım. Toplam 85 ülkeden 1200 Müslüman katılımcıyla gerçekleştirilen konferansın misafirleri de ev sahipleri de kadın. Çünkü bizi biraraya getiren üst başlığı 'İslâmî Uyanış ve Kadın' oluşturuyor.

İran devleti, İslam ülkelerinde peşpeşe gerçekleşen devrimlere binaen, ilk İslâm devrimini gerçekleştirmiş ülke olarak bir nevi inisiyatif almak amacıyla geçtiğimiz yıldan bu yana çeşitli faaliyetler düzenlemiş. Bu amaçla Ekim 2011'de kurulan ve başkanlığını eski İran dışişleri bakanı da olan Ali Ekber Vilayeti'nin yaptığı İslâmi Uyanış Kongresi, daha önce de "İslâmi Uyanış ve Erkek" ile "İslâmi Uyanış ve Gençlik" gibi başlıklar altında toplantılar düzenlemiş. Kongrenin yönetim kademesinde Türkiye'den de Caferilerin lideri Selahattin Özgündüz bulunuyor.

tunuslu-kadinlar.jpg

Oldukça görkemli geçen konferans boyunca hem Arap ülkelerindeki hareketlerin yanında olduğunu iddia edip hem de Beşar Esad'a sahip çıkan ve Suriyeli muhaliflere 'terörist' diyen İran'ın çelişkisi fena halde sırıtmaktaydı. Öncelikle konferansa Suriye'de yaşayan Filistinli mülteciler dışında hiçbir Suriyelinin çağrılmamış olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca açılış toplantısında, Ahmedinejad'ın da hazır bulunduğu salonda konuşan ilk katılımcı olan Tunuslu Sofya Atik'in diğer ülkelere ek olarak Suriye'deki devrimcilere de selam çakması salonu dalgalandıran sözlerin başında geliyordu. İran'ın İmam Humeyni'den sonraki ruhani lideri İmam Hamaney'in katılımcılara verdiği sohbet sırasında da yine Tunuslu bir kızkardeşim Hacer, ümmetin bölünmemesine ilişkin okuduğu ayeti kerimelere mukabil şu sözleri söyledi:

"Mezhep üzerinden ayrışmaya karşı çıkmamız gerekir. Buna karşı çıkamadığımız içindir ki Filistin otoritesi bölünmüş ve neticede kazanan düşman olmuştur. Bu yüzden Sünni-Şii demeden zulme uğrayan tüm kardeşlerimize, Suriye'deki kardeşlerimize de destek olmalıyız."

Hacer, bu sözleri söylediği andan itibaren salonda büyük bir coşku husule geldi. Ön taraftaki kadınlardan bir kısmı menfi tepki gösterirken salonun büyük çoğunluğu elleri patlarcasına alkışlıyordu. O sırada hemen yanımda oturan İranlı bir kızkardeşimle beraber, salonun büyük çoğunluğunun getirdiği tekbirlere birbirimize gülümseyerek eşlik ettik. İster konferans boyunca ister Ahmedinejad veya İmam Hamaney'in yaptığı konuşmalar boyunca kimse Suriye'nin adını devrimcileri eleştirmek için doğrudan kullanmadı. Ama İran'ın politikasını eleştiren herkes doğrudan Suriyeli muhalifleri anarak çağrıda bulundu. Zaten İran'ın silahlı muhalefeti bir yana bırakın, Suriyeli muhaliflerden farklı olarak uluslar arası müdahaleyi bile açıkça isteyen ve sonunda bu şekilde Kaddafi'yi deviren Libya'nın kıyamını övüp de Esed'e karşı silahlı muhalefet yürüten Suriyeli muhaliflere terörist muamelesinde bulunması açıklanması zor bir çifte standarttı.

Hamaney: "En büyük silahları mezhep ihtilafı çıkartmaktır"

Yüksek koruma önlemleri sebebiyle yanımıza kağıt ve kalemden başka hiçbir şey alamayarak, İmam Hamaney'in sohbet vereceği Hüseyniye'nin yolunu tutuyoruz. Çoğunluğu siyahlar içerisindeki yüzlerce kadın sıralar boyunca uzanan güvenlik koridorlarını aştıktan sonra oldukça mütevazı olan salona adım atıyor. Dört bir yanda çadorlar içinde çalışan kadın kameramanlar var. Organizasyonun nerdeyse tüm ayrıntılarıyla kadınlar ilgileniyor. Hamaney'in konuşacağı podyumun baş köşesinde İmam Humeyni'nin resmi ve İran bayrağı bulunuyor. Hamaney salona teşrif edince kadınlar büyük coşkuyla Farsça "Hamaney, seni desteklemek için hazırız. Zulme boyun eğmeyeceğiz" diyerek slogan atıyorlar. İki yanında iki koruma olan Hamaney, podyumun ortasındaki sadalyeye sessizce oturuyor ve salonun yatışmasını bekliyor. Devrim süreçlerinden geçen ülkelerin kadın temsilcileri kürsüden sırayla yaptıkları konuşmaları beraberce getirilen salavatlarla birbirine bağlanıyor. Son söz, Hamaney'e bırakılıyor.

Asil ama sanki biraz bitkin ve yorgun görünüyor. Konuşmasını, sesini nadiren yükselterek sakince ve tane tane yapıyor. Müslüman kadının aslî mekânının ev olduğunu anlatıyor Hamaney; çoğunluğu hukuçu, gazeteci, aktivist ve öğretim üyelerinden oluşan dinleyici kitlesine...

Ardından söz dolaylı olarak, adını bile anmadan Suriye kıyamına gelip dayanıyor. İmam, Suriyeli muhaliflerin veya rejimin katlettiği sivillerin gözünün yaşına bakmıyor ve itham ediyor:

"İslâmî Uyanış, Tunus'ta başladı; Mısır'la devam etti. Bu çok büyük ve eşi görülmemiş bir hadisedir. Dünyayı değiştirebilecek güçtedir. O yüzden Batılı ve Siyonist güçlerin çizgisinde hareket ederek meydanlara çıkanlar, bu hareketi saptırmaya çalışıyorlar. Onların elindeki en büyük silah, mezhep ihtilafı çıkartmaktır. Biz 33 yıldır emperyalist güçlerin baskısı altındayız. Şii ve Sünni meselesini gündemde tutarak ihtilaf çıkarmaya çalışanların da karşısında olacağız. İran bu noktada dik durmuştur. Nerede bir mazlum halk varsa, İran İslâm Cumhuriyeti onları yanında olacaktır. Allah bizi Müslüman milletlerle bir kıldı. Bu O'nun rahmetindendir. O'nun inayetini dileriz."

İran devletinin yıllar önce kendi halkının yaptığına benzer şekilde ayaklanan halkların yanında olması ve bu hususta benzer toplantılar için emek harcaması takdire şayan.

Ama mevcut Suriye politikası devam ettiği müddetçe bu rol ne derece inandırıcı karşılanır, kestirmek zor.

İran izlenimleriyle devam edeceğiz inşallah.

islami-uyanis-ve-kadin_iran.jpg

Not: Geçen yazımda başörtüsü ibadeti için farzı ayn yerine sehven farzı kifâye yazmışım. Özür dileyerek düzeltirim.

 

HABERE YORUM KAT

11 Yorum
  • ŞAMİL / 15 Temmuz 2012 11:35

    İranın dedikleri ile yaptıkları bir değil,yıllardır bizlere takiyye yapmışlar.Sırf Alevi diye,Sunni Halkı alçakça öldüren çocuklara bile tecavüzeden Alevi-Nusayri unsurlardan oluşan şebbiha çetelerine desdek ile İslami söylem beraber gider mi.İran yıllardır Kerbela,Aşura edebiyatı yapıyor,ama bugün en az ehli beyt kadar açık mazlum Müslüman halk karşısında,Yezidin izdüşümü Eset ve Baas hanedanlığını desdeklemekte beis görmüyor.Bu tutumuyla asıl mezhepçilik fitnesini alevlendiren İranın sözde İslami rejimidir Bu yaptıklarını,Esetin rejimini kırmızı çizgi sayıp,alka karşı yapılan katliamı maddi,mavi,taktiksel,silahlı yada militan boyutuyla desdeklemesini bu ümmet unutacak mı zannediyorlar.bu yaptıklarının hesabı sorulmayacakmı zannediyorlar.Üstün üstlük Yerli işbirlikçileri ile Müslüman mazlum Halk aleyhine masa başı ve stüdyolarda ürettikleri manüplatik iftiraları servis ederken,ümmeti muhammedi akletmeyen koyun sürüsü mü zannediyorlar.Bir kafası çalışan kendileri,bizde deve kuşu gibi kafamız kumda,yaptıklarını görmüyoruz öylemi.Bilsinlerki artık alicengiz oyunları ve slogan cambazlıkarı onları Ümeti Muhammet karşısında temizlemeye yetmeyecek.Bu gün İran rejiminin yaptıkları sabrımızı bitirdi,gözümüzde İslam İnkilabı ve daha ilerisi İmam Humeyni felsefesinide tamiri imkansıza yakın bir şekilde yaralandı.Bütün bu çelişkilere rağmen,Demirperde mantığı ile sermoni toplantılarla kimi kanırdığını zannediyorlar,kendilerini kandırmasınlar....adam gibi tevbe ki ancak tevbeyi nasuh ile insan içine çıkabilirler.

    Yanıtla (0) (0)
  • yüksel oduncu yıldız / 15 Temmuz 2012 06:42

    suriyede katledilen müslüman kardeşlerimizin cesetlerini ve onların yaşarkenki fotoğraflarını gördünüz mü? beyinleri akmış, ağzı,eli, yüzü parçalanmış cesetleri gördünüz mü?insanın içi seyretmeye dayanamıyor ama o mazlum insanlar insanlık dışı bir şekilde öldürülüyor.Mazlumdan yana olmanın fitne neresinde?ölçülerimizi doğru koyalım.Bu insanların can güvenliği yok zalim yöneticileri hergün onlarca, yüzlercesini katlediyor.işte günümüzde müslümanların problemleri de tam da bu noktada ortaya çıkıyor.Zalim bizden yanaysa aman açık vermeyelim onu koruyalım.öyleyse yeryüzünde adaleti nasıl yayacağız? Kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz.artık ben günümüzde söylemlerden ziyade eylemlere bakıyorum. o kişinin tutarlı olup olmamasına bakıyorum.geçmişte o kadar çok kandırıldık ki insanların yaptıklarının en güzel kelimeler olduğunu öğrendik.

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah Abdussamed / 15 Temmuz 2012 00:53

    Libyada,Mısırda, TUnusta olanlara devrim de Suriyede Baas rejimine karşı devrim olunca siyonist uşaklar de.Ümmet artık bu iki yüzlüleri fark etti elhamdulillah

    Yanıtla (0) (0)
  • seyyid ali beyaz / 14 Temmuz 2012 23:55

    İran'da uzun yıllar yaşayan biri olarak sayın Hilal Kaplan hanımım kısa süre içinde bu kadar doğru tespitlerde bulunabilmesi Türkiyeli müslümanların geleceğine şekil vermesi açısından çok güzel. Gerçekten onun kısa zamandabu kadar çarpıcı tespitte bulunması aslında bir zamanlar İran'ı kendilerine örnek alan müslümanların bugün kendiler ile örnek aldıkları iran arasındaki mesafenin tersine ve hangi boyutta olduğunu gösteriyor. Tebrikler Hilal Kaplan. Allah bizleri sünni ve şii ihtilafından korusun

    Yanıtla (0) (0)
  • bawemalik. / 14 Temmuz 2012 15:45

    (...)
    Acaba diyorum yüzlerimi tutmadı suriyeli kadınları bu pograma davet etmeye,yoksa suriyeli müslüman bacılarım,namuslarının kirletilmesine mal olsada bunların gerçek yüzlerini gördülerde,onların davetine ancak tükürükle cevap vereceklerini ilan ettilerde ondanmı programa çağrılmadılar.

    Uyanın beyler,müslümanların kanları akıtılıyor ve namusları kirletiliyor,Şu sizin iran sevgisi sizi helake götürmesin.

    Yanıtla (0) (0)
  • emre Yildiz / 14 Temmuz 2012 12:57

    Irana da Bı Devrım Gerek

    Yanıtla (0) (0)
  • sait alioğlu / 14 Temmuz 2012 11:08

    Hilal kaplan'ın yazısı hakikati çıplakı şekilde ortaya koyuyor! başka söze hacet bırakmıyor aslında...

    İran yaklaşık otuz küsur yıldır şahsen benim de gündemimde idi, birçok Müslümanın gündeminde olduğu gibi...

    Oralara gitmek te istemişti, ama bir türlü kısmet olmamıştı. Artık bundan sonrada gitmeye, oraları görmeye gerek kalmadı gibi...

    Nesini göreceğiz ki, devrim/inkılap diye mezhepçi curüfatı mı, mümtaz iinsanlara karşı yapılan ve ahlaık sınırını aştığında hiç kuşkum olmayan o iğrenç iftiralarını mı?

    Yetmedi müminleriğn annesi olan Aişe anamız karşı yapılan namussuzluğu mu? İtidal içre kalan ve tevhidi çizgide olan İranlı kardeşlerime hiçbir sözüm yok, ama alayına yuh olsun!

    Aradan otuz küsur yıl geçti, ne oldu sonuçta? Koca bir hiç! Hani İran dünya Müslümanları için bir laboratuvardı, ama fare akapanı olmaktan ileri gidemedi, gitmedi, derin mezhepliler onunn yolunu kestiler, bir fidanı kökünden budar gibi...

    Elimizde, daha doğrusu ellerimizde kala kala bir ucu Sasani şirk dönemimin islam'la alakası olmayan, ama islam sosuna bulandırılmış kültürel ögeleri ve sözde Ali çizgisinde olduğu hep iddia edilen katı ve kör bir mezheplilik ve moderr argümanlarla bezeli(!) Fars ulusçuluğu kaldı! Bizler zaten mezhepçiliğe ve milşiyetçiliğe/ulusalcılığa karşı değil miydik, islami referanslara baktığımızda, sonuç ne oldu?

    ümmet adına -özellikle de Suriye'nin mazlum ve direngen halkı adına- adaletsizlik, zulum, tarafgirlik ve ihanet kaldı!

    Yemin ediyorum ki, eğer gelinen bu noktayı o zamanlar öngöre bilseydim, iran'!ın ve yaşayan ve yaşamayan rehberlerinin yüzüne bşle bakmazdım! Demek ki, göreceğimmiz varmış!

    Kahrolsun mezhepçilik -her türü- kahrolsun maskecilik, yalaıcılık, kahrolsun sadece şii olmayan Müslümanlara karşı yapılan takiyyecilik, yaşasın tevhiidi değerler ve yaşasın Suriye'nin mazlum Müslüman halkı ve İslam!!!

    Yanıtla (0) (0)
  • Rıdvan Kaya / 14 Temmuz 2012 11:06

    Hilal hanım İran'ın çelişkisini ve İran ile birlikte çelişki anaforuna kapılanları iyi resmetmiş. Manzara net: Salonun protokolü ile arka sıraları dolduranlar farklı ruh hali içinde. Önde devlet kutsaması içinde çıkarları herşeyin merkezine koyan bürokrat kafalı yöneticiler, arkada ise Ümmet var!

    Yanıtla (0) (0)
  • Sadık / 14 Temmuz 2012 06:46

    Mümin zulme de karşı olur, fitneye de karşı olur eğer İran BOP karşi ise bu hata olmaması gerekir
    Allah kimin iyiliğine ve rahmetine layık olduğunu herkesten daha iyi bilir
    Dünya geçcidir insanların çoğu dünyanın çıkarlarını tercih edıyor ama Allahin salih kulların hedefi onun rızası ve sevgisidir belkı çoğulerı İranı bunun için eleştiriyor Allah insanlar arasında hak ve adaletle hükmedecek

    Yanıtla (0) (0)
  • yüksel oduncu yıldız / 14 Temmuz 2012 01:07

    Kuranı kerimin anlamını çalışanlar bilirler ki mezhepten değil zulme karşı çıkmaktan mesulüz.mezhebi insan günlük hayatında uygulayabilir ama illa sen de bu mezhepten olacaksın derse bir batağa saplanır.aslolan zalimlere karşı dik durmaktır.İran niçin suriyeyi destekliyor?O Esed ki sanıyorum 2 yıl önceydi pek çok başörtülü öğretmenin örtüden dolayı tayinini çıkardı.İranda ise tesettür devlet eliyle mecbur.Dinde temel konulardan birinde bir yönetici size tamamen zıt davranıyor sonra müslümanları öldürüyor.benzer mezhepten diye siz bir de onu destekliyorsunuz.yok hayır bunun vebalinin altından kalkılamaz.iran ne yaptığının farkında mı?

    Yanıtla (0) (0)
  • abdullah atagül / 13 Temmuz 2012 21:26

    Ben bipolarlıyım. Bipolarlılar şiddetli manik ataklarında sevdiklerinin (Buna iranda dahil di...[bi zamanlar]) , hayallerinin, umutlatının peşinde koşarlar. Manik atağa geçtiğimde kurtuluşun iranda olacağı düşüncesiyle/hayaliyle irana gittim yolun bir bölümünü yayan yürüdüm.

    Ve iranda 1 ay kaldım. Burda anlatacak değilim. Ama İrandayken gördümkü İranda 1979 yılı devrimi sadece Lafta sloganda var. İslami bir devrim yaşamış ülke göremedim.



    Hele birde Suriye İntifadasına takındığı tavırı görünce . Eminim ki artık İranda; Devrime, Devrim gerekiyor.



    Saygı, Selem ve Dua İle Tek Bir Rab Allah'a Emanetiz...

    Yanıtla (0) (0)