
"Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim katımızda olmasın"
"Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim katımızda olmasın; ancak biz onu belirlenmiş bir miktar olarak indiririz." (Hicr/21)
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ ﴿٢١﴾
"Hiç bir şey yoktur ki, hazineleri bizim katımızda olmasın; ancak biz onu belirlenmiş bir miktar olarak indiririz." (Hicr/21)
Allah teala bu âyet-i Kerimede, herşeyin sahibi olduğunu, herşeyin kendisi için kolay olduğunu ve herşeyin hazinesinin bizzat kendi katında bulunduğunu ve bu eşyaları, hikmetinin icabettirdiği şekilde kullarına belli bir miktarda gönderdiğini beyan etmektedir. Allah'ın, kullarına bu nimetlerinden vermesi, sadece onun bir lütfudur. Allah, kulları için herhangi birşey yapmak mecburiyetinde değildir. O halde kullar bu lütufları bilmeli ve lütufkâr olan rablerine karşı nimetlerinin şükrünü eda etmelidirler.
Hiçbir yaratığın, hiçbir şeye gücü yetmez, hiç kimse hiçbir şeyin sahibi değildir. Her şeyin hazinesi -ana kaynağı, deposu- Allah katındadır. Onları yarattıklarının dünyalarına “belirli bir ölçüye” göre indirir. Hiçbir şey ölçüsüz inmez. Hiçbir şey gereksiz değildir.
Bu açık ve anlaşılır ayetin anlamı insanoğlu bilgi alanında ilerledikçe, bu evrenin bileşim ve oluşumundaki sırları çözdükçe daha bir belirginleşmektedir. İnsanlar maddi varlıkları meydana getiren elementlerin özelliklerini, yapabildikleri kadar- bileşim ve analizlerinin özelliklerini ortaya çıkardıkları zaman “ana kaynağı” kelimesinin anlamı iyice belirginleşmişti. Örneğin, suyun esas kaynağının hidrojen ve oksijen olduğu bilinmektedir. Aynı şekilde yeşil bitkilerin varlığında somutlaşan rızıkların ana kaynağının havadaki azot, karbondioksit olarak birleşen oksijen ve karbon bir de güneşin gönderdiği ışınlar olduğu ortaya çıkmıştır. Allah’ın katındaki rızıkların ana kaynağını açıklayan benzeri örnekler çoktur. İnsanoğlu bunların bir kısmını öğrenme imkânını bulmuştur. Ama bütün bildikleri bunların çokluğunun yanında çok az bir şeydir.
FİZİLALİL KUR’AN
Bu, büyümesi için belirli bir sınır konulan yaratığın sadece bitkiler olmadığını hatırlatmak için burada zikredilmiştir. Aynı şey, hava, su, ışık ısı, maden, bitki, hayvan, güç ve enerji ne olursa olsun varolan herşey için geçerlidir. Kısacası varolan herşey ne artan ne de azalan belirli bir miktarda, sayıda vs. bulunur. İşte bu herşeyde varolan "belirlilik" tüm evrende denge ve düzeni sağlar. Herşey o denli düzenli ve dengelidir ki, insan kendini tüm bunların bir tek hikmet sahibi yaratıcı tarafından yaratıldığı düşüncesinden kendisini alamaz. Çünkü eğer evren sadece tesadüfen meydana gelmiş veya birçok tanrı tarafından yaratılmış olsaydı, herşeyde bu denli denge ve uyumluluk bulmak imkansız olurdu.
Her şey bizim elimizde, Bizim mülkümüzdedir.
Ama Biz onu ancak belli bir ölçüye göre indiririz. Sizin isteğinize göre değildir onun inmesi. Kimsenin bir yetkisi yoktur bu konuda. Hiç kimse Allah dilemedikçe hiçbir şeye mâlik olamaz. Yetki elinde olan Allah her şeyi belli bir ölçüde indirmektedir. Herkese ihtiyacı kadar indirir. Herkesi düşünür Rabbimiz. Azmayacağımız kadar verir. Şımarıp kendisini unutmayacağımız kadar verir. Aynı zamanda isyan etmeyeceğimiz kadar verir. Rabbimiz her şeyi belli bir ölçüyle gönderir. İnsanların ihtiyacına göre, ya da yeryüzündeki hayatın devamına gerekli olan kadar gönderir.
TEFHİMUL KUR'AN
HABERE YORUM KAT